15

6.3K 344 188
                                    

"Özgür biraz konuşalım mı?"Taner'in sesini duymamla başımı kaldırıp ona baktım. Elinde iki tane bira şişesiyle ayağa kalkmamı bekliyordu. Omuzlarımı silkip oturduğum yerden doğruldum ve elindeki bira şişesinin birini alıp ilerlemeye başladım. Depodan dışarı çıktığımızda derin bir nefes alıp sırtını deponun kapısına yasladı.

"Çok fazla ileri gittim."diye mırıldandı bakışlarını yüzüme çıkartarak. Omuzlarımı silkip elimdeki şişeden bir yudum aldım. Evet, fazla ileri gitmişti ama ben çok takan bir insan değildim. Sonuçta öfkeliydi, neye öfkeli olduğunu bilmesem de."Sıkıntı yok."

"Enes'in çocukluğundan beri yanında ben varım, birbirimizi koruruz hep o yüzden sana biraz sert çıktım."

"Onu anladım."dediğimde gülümseyip elini kaldırdı ve omzuma koyup sıktı."Özür dilerim kardeşim."

"Sorun yok."dedim ben de gülümseyerek. Bazen şerefsizliği tutsa da iyi adamdı Taner. Yanımda kimse yokken onun gelip yanımda oluşunu hala unutmuş değildim fakat abimden vurunca biraz canım sıkılmıştı tabi. Taner başını salladığında gülümsedim ve birlikte içeri geçtik. Enes dikkatle bizi izliyordu.

Biseksüel olduğunu söyledikten sonra bu konu hakkında uzun uzun konuşmuştuk ve bunu kimseye söylemememi istemişti. Ceren'i sevmese de onunla birlikte olmaya devam edecekti, bu cidden berbat bir durumdu.

"Hallettiniz mi?"Doruk'un sesiyle başımı salladım ve az önce oturduğum yere kuruldum."Yusuf'un yanına mı gitsek lan?"dedi Enes başını telefonundan kaldırmayarak. Gizem'le ayrıldıktan sonra baya kötü görünüyordu fakat yalnız kalmak istediğini söylemişti."Bence biraz yalnız kalsın."dedi Eren kucağındaki cipsi yerken. Taner'de başını salladı."Bence bir kaç güne barışırlar zaten."

"Aynen, ikisi de seviyor sonuçta."bende usulca başımı sallayıp bakışlarımı Enes'e çevirdim. Ceren'le mesajlaşıyordu. Tek kaşımı kaldırıp önüme döndüğümde derin bir nefes verdim. Ne yaptığını bilmiyordu. Bence kendinden bile emin değildi Enes.

Beni bağlayan bir şey yoktu zaten.

Herkes ne hali varsa görsün.

Bir anda deponun kapısının sert bir şekilde açılmasıyla Enes sıçrayarak elindeki telefonu yere düşürdü. Bakışlarımı kapıya doğru çeviriğimde beş kişinin ters bir şekilde bize baktığını gördüm. Bakışlarımı yavaşça aşağı indirdiğimde bellerindeki jopu görmemle kaşlarımı çattım.

Herkesin bakışları Taner'e dönmüştü.

Taner bize bakıp yapmacık bir şekilde gülümsedi.

"Allah seni alsın!"diyerek ayağa kalktı Eren. Eren'in arkasından hepimiz ayağa kalkmıştık."Sikeceğim şimdi senin belanı!"diyerek Taner'e doğru yaklaşan çocuğa baktım. Elini belindeki jopa atıp çıkarttığında hızla bakışlarımı Enes'e çevirip elindeki bira şişesini aldım.

"Özgür bir dur!"Enes'i umursamayıp Taner'e doğru yaklaşan çocuğa yetiştim ve elimdeki bira şişesini kafasına geçirdim.

Benim hamlemden sonra herkes birbirine girmişti.

***

"Sana dur diyoruz, değil mi?"diye inledi yanımdaki Enes. Alt dudağımı nefes nefese dişlerimin arasına alıp karşımda kafasını tutan çocuğa baktım. Biz bir tarafa, onlar bir tarafa yığılmışlardı."Ben bilseydim bu gerizekalının size 'ibneler' deyip saldırdığını şişeyi bunun kafasında kırardım."diyerek Taner'i gösterdiğimde gözlerini kısarak bana döndü."Sarhoştum pezevenk!"

"Doğan kanka iyisin değil mi? Bak ambulans falan çağıralım istersen."dedi yanındaki çocuklardan biri. İsminin Doğan olduğunu öğrendiğim, kafasında şişe patlattığım çocuk başını iki yana salladı."İyiyim lan, yok bir şey."

"Ya kusura bakmayın, gerçekten."dedi Eren ayağa kalkıp onlara doğru ilerlerken. Doğan'a yaklaşıp elini uzattı."Ben Eren bu arada."

"Doğan."diyerek yüzünü buruşturdu. Onun yanındaki çocuk burnunu çekerek Eren'e döndü."Ferhat ben."

"Berkay."

"Anıl."

"Yiğit."

"Siz sevgilisiniz yani şimdi?"diye sordu Doruk merakla Anıl ve Yiğit'i göstererek. Anıl gülerek başını salladı ve Yiğit'i kendine doğru çekip sarıldı."Evet."

"Oğlum çok iyi değil mi lan?"

"Kapa çeneni sen, azgın!"diye bağırdı Taner ona. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Doruk her ne olursa olsun kızlardan vazgeçmezdi, bunu hepimiz biliyorduk. Yanımdaki bira şişesini alıp doğruldum ve yalpalaya yalpalaya Doğan'ın yanına geçip oturdum. Elimdeki bira şişesini ona uzatıp sırıttım."Kafanda kırmayacağım, içmen için getirdim."Doğan'da sırıtarak şişeyi elimden aldı."Oğlum o değil de jopla mevzuya gelmek çok kral hareket değil mi?"dedi Enes elindeki jopu sallayarak. Gülerek başımı salladığımda sırtımın sızladığını hissettim. Jop cidden çok can yakıyordu."Ferhat bu arada sen bizim isimlerimizi falan nereden biliyorsun?"dedi Taner kaşlarını çatarak. Yanındaki Berkay sırıttı."Kendisi çok iyi stalkerdir."

"Ferhat bir kız var onu bana bulabilir misin?"diyerek ayaklandı Doruk. Ferhat kaşlarını çatarak ona baktı ve dudaklarını yalayıp konuştu."Sen bana kız hakkında bildiğin şeyleri söyle, bulmaya çalışırım."

"İki kolu, iki bacağı var."bir anda herkes kahkaha atmaya başlayınca Eren Doruk'un ensesine vurdu."Malsın Doruk."

Bakışlarımı Yiğit ve Anıl'a çevirdiğimde Anıl'ın elindeki peçeteyle Yiğit'in dudağındaki kanı sildiğini gördüm ve gülümsemeden duramadım. İkisi birbirlerine çok yakışıyorlardı ve çok güzel görünüyorlardı. Anıl peçeteyi çekip Yiğit'in dudağına minik bir öpücük bırakınca bakışlarımı Enes'e çevirdim. Onun da bakışları benim üzerimdeydi. Göz kırpıp başımı 'ne oldu' dercesine salladığımda omuzlarını silkti ve bakışlarını telefona indirdi.

Neler olduğunu bilmiyordum fakat ona bakmadan edemiyordum. Sanki ikimizin arasında bir çekim vardı. Bu öpüştükten sonra da değil öpüşmeden öncede vardı, biliyordum. Nedense kendimi ona bakmak zorunda hissediyordum. Bir şeyleri kaçırmak istemiyor gibiyim.

Neler olduğunu az çok tahmin ediyorum fakat bunun olmamasını umuyorum.

Olmaması gerekiyor.

***

"I lost myself" kitabından bu bebekleri de okuyabilirsiniz :))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"I lost myself" kitabından bu bebekleri de okuyabilirsiniz :))

pperses

♥️

rolling in the deepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin