Medya Özgür ve Enes :)
***
Enes'in cebindeki telefonun çalmasıyla geri çekildiğinde bakışlarını cebine indirip telefonu çıkarttı ve ekrana baktı. Ekrandaki 'sevgilim' yazısını görmemle gözlerimi sımsıkı kapattım dudaklarıma birbirine bastırdım.
İyi bok yemiştik.
Gözlerimi araladığımda telefonu açıp benden uzaklaştı. Herifin sevgilisi vardı ve ben aptal gibi onu öpmüştüm. Cidden işler bok yoluna gidecekti. Derin bir nefes alıp bakışlarımı sağ tarafa çevirdim. Bir an önce buradan siktir olup gitmek istiyordum.
İçimde tarif edemediğim garip bir şey vardı. Ne olduğunu bilmiyordum fakat çok can sıkıyordu ve kötü hissettiriyordu. Yutkunarak göz ucuyla Enes'e baktığımda bakışları bendeydi. Telefondaki sevgilisine geçici bir kaç cevap verdikten sonra telefonu kapatıp bir kaç adımda yanıma ulaştı. Kafasının güzel olduğu yürürken yalpalamasından belli oluyordu.
"Seni evine bırakayım."diye mırıldandım keyifsiz bir sesle. Başını olumsuz anlamda sallayarak bir kaç kez öksürdü."Evdekiler beni bu halde görürlerse iyi olmaz."
Az önceki olay yaşanmamış gibi davranıyordu. Onun için sorun yoksa benim için de yoktu, ben de öyle davranırdım.
"Bana gidelim o zaman, ayılınca eve geçersin."omzunu silkince sıkıntılı bir nefes verip kolunu omzuma doğru attım ve ilerlemeye başladım. Bir yandan da cebimdeki telefonu çıkartmış taksinin numarasını bulmaya çalışıyordum. Taksiyi çağırdıktan sonra taksi gelene kadar hiç konuşmadan bekledik. Kolumun altındaki bedeninin gerildiğini hissedebiliyordum fakat yalnız değildi, ben de geriliyordum.
Taksi geldikten sonra binip evin yolunu tarif ettim. Enes başını cama yaslamış boş gözlerle dışarıyı izliyordu ve başı sürekli cama çarpıp duruyordu. Yutkunarak çenesinden tutup onu kendime çevirdim ve kafasını omzuma koymasını sağladım.
Böyle daha rahat ederdi.
Taksi evin önünde durunca ücreti ona uzatıp Enes'i taksiden indirdim ve kapıya doğru ilerledim. Büyük ihtimalle babamla annem işteydi ki evde olsalar bile eve getirdiğim arkadaşlarıma pek karışmazlardı. Zaten onlara bana karışabilecekleri kadar yüz vermemiştim.
Eve girdiğimizde Enes'i salondaki üçlü koltuğa oturttum. Gülmeye başladığında gözlerimi kısarak onu süzdüm, gerçekten ilk defa sarhoş olmuş gibi görünüyordu. Bana doğru uzanıp kolumdan çekince üstüne düşmemek için büyük bir çaba sarfedip kendimi yanındaki boş yere attım."Duş alırsan ayılırsın belki."
"Ceren'i sevmiyorum."bu ani itirafıyla kaşlarım havalanırken boş bakışlarını yüzüme çevirdi ve ellerini kaldırıp iki yana açtı."Neden bilmiyorum ama onu sevemiyorum."
"Nasıl?"
"Baya işte."diyerek yutkundu. Çaresiz görünüyordu, bunu yüzündeki ifadeden anlayabiliyordum."Onu sevmek istiyorum ama olmuyor. Beni öpüyor, sarılıyor, birlikte güzel vakit geçiriyoruz, bir şeyler hissetmek için çabalıyorum ama o anlamda hiçbir şey hissedemiyorum."
"O halde niye hala devam ediyorsun?"
"Ailem yüzünden, Ceren'le evlenmek zorundayım."
"Kim takar aileyi."diyerek güldüm ve omuzlarımı silktim. Aileye bağlı yaşayan, kendini onların seçtikleri şekilde yaşamaya adayan, ailesiz hareket edemeyen insanlardan nefret ediyordum. Sonuçta dünyaya bir kez geliyorduk, kendi istediğimiz gibi yaşayamayacaksak yaşamanın ne anlamı vardı ki?
Özgür olamayacaksan öl daha iyi.
"Herkes senin gibi değil Özgür."diyerek başını iki yana salladı."Onların dediklerini yapmak zorunda değilsin Enes."
"Öyleyim, onlar benim ailem."
"Onların senin ailen olması senin yaşantına karışabilecekleri anlamına gelmiyor."Enes gözlerini devirip başını arkaya yasladı. Derin bir nefes alıp yüzünü incelemeye başladım.
Kirpiklerinin gürlüğü gerçekten dikkatimi çok çekiyordu. Bakışlarımı gözünün altındaki kızarıklığa çevirdim, bir insanın kusuru bu kadar kusursuz görünebilirdi.
O kızarıklık bile yüzüne o kadar çok yakışıyordu ki.
Dudaklarına baktığımda nefes alış verişlerimin hızlandığını farkettim. Bir kaç saat önce dudaklarımda olan dudakları. Beni bir anda neden öptüğünü cidden merak ediyordum.
Belki sarhoşluktandı, belki yeni bir şeyler denemek istemişti, belki de kendi isteğiyle öpmüştü fakat nedense son seçeneği kabullenemiyordum. Tamam, Ceren'i sevmiyordu ama kadınlardan hoşlanıyordu.
Ya da...
"Biseksüel misin?"dudaklarımdan bir anda dökülen soruya kendim bile inanamamıştım. Yutkunarak bana döndü ve yapmacık bir şekilde güldü."O nereden çıktı?"tek kaşımı kaldırdığımda anlamış olacak ki burnunu çekip bakışlarını benden kaçırdı."Yok öyle bir şey."
"Kabullenmek istemiyorsun."
"Boş yapıyorsun."
"Biseksüelsin."
"Siktir git, Özgür."diyerek yüzünü buruşturduğunda burnumdan öfkeli bir nefes verip dişlerimi birbirine bastırdım."Bir saat önce öpüştüğümüzün farkındasındır herhalde sayın amına koyduğum?"
"Kafam güzel, kafam!"
"Dalga geçme benimle!"
"Ne bokun varsa ye."diyerek ayağa kalktığında arkama yaslanıp bakışlarımı üzerinden çektim. Ne yaparsa yapsın karışmayacaktım. Kapının açılıp kapanma sesini duyunca tuttuğum nefesi dışarı bırakıp dudaklarımı birbirine bastırdım.
Neden ona biseksüelsin demiştim bilmiyordum.
Sanırım öyle olmasını umduğumdan bu kadar ısrar etmiştim.
Çünkü beni öpmesi...ne bileyim.
Kapının sesini duymamla düşüncelerimden sıyrılıp kaşlarımı çattım. Enes'in geri gelmesi imkansızdı, tartışmadan sonra döneceğini sanmıyordum büyük ihtimalle babam işten dönmüştüm. Oturduğum yerden doğrulup kapıya doğru ilerledim ve kim olduğuna bile bakmadan kapıyı açtım.
Enes karşımdaydı.
Tek kaşımı kaldırdığımda hızla inip kalkan göğüs kafesi dikkatimi çekti. Dudaklarını bir kaç kez araladı fakat konuşamadı.
Boş boş birbirimize bakıyorduk.
"Ne?"diye fısıldadım omuzlarımı kaldırarak. Gözlerini bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra dudaklarını yaladı ve tedirginlikle konuştu.
"Biseksüelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rolling in the deep
Short StoryBitiş tarihi| 9 Eylül 2019 [Yarı texting] あ "Derdiniz ne lan sizin?"çocuk anlamaz bakışlarla bana bakarken öfkeli bir nefes alıp dişlerimi birbirine sürttüm."Sen kimsin?"diyerek beni itmeye kalktığında sırıtarak cevap verdim."Tanıştırayım, ben Özgür...