Medya Enes ve Özgür oğluşlarım :)
***
Yerde oturmuş bir elimde telefon diğer elimde kola şişesi kendi halimde takılıyordum. Hep birlikte Eren'in evindeydik. Enes meşhur sevgilisi Ceren'i getirmişti herkes o ikisiyle ilgileniyordu. Kola şişesini kafama dikip göz ucuyla Ceren'e baktığımda elini Enes'in elinin üzerine atmıştı ve çocuklara gülerek bir şeyler anlatıyordu.
Ceren güzeldi ve Enes'le de yakışıyorlardı.
Enes'te mutlu görünüyordu, herhangi bir sorun yoktu fakat benim içimi kemirip duran bu garip şey neydi?
Kendime itiraf etmekte zorluk çekiyordum fakat Enes'e her baktığımda kalbimin ritmi bozuluyordu.
Öfkeyle üst dudağımı dişlerimin arasına alıp ısırdım ve derin bir nefes alıp bakışlarımı tekrardan telefona çevirdim.
Bu hale düştüğüm için aptalın önünde gideniydim!
"Enes'te çok seviyor basketbol oynamayı."diye konuştuğunda bir kez daha bakışlarım ona döndü ve baştan aşağı süzmeye başladım. Bakanın bir kez daha dönüp bakacağı güzel mavi gözlere sahipti, her erkeğin beğenebileceği bir fiziği vardı ve sarı saçları da onu daha ön planda tutuyordu. Bakışlarım yanındaki Enes'e çevrildiğinde onun da bana baktığını farkedip bakışlarımı kaçırdım.
Kafasız Özgür!
"Yenge güzel kız arkadaşların var mı?"
"Çok var."dedi Ceren gülerek. Doruk heyecanla konuşmaya başlayınca gözlerimi devirdim."Beni tanıştırsana!"
"Tanıştırırım bir gün."
"Görüyor musun Gizem yenge?"diye bağırdığında bakışlarımı Gizem'e çevirdim. Gözlerini devirip Ceren'e döndü."Arkadaşlarının harcanmasını istemiyorsan tanıştırma."Ceren omuzlarını silkerek Doruk'a döndü."Umrumda değiller, istediğin gibi harcayabilirsin."
"Yenge sen birtanesin ya!"
"Demek pes atıyorsun?"diye konuştu Eren. Ceren başını sallayınca gülümsemişti."Bir gün atalım yenge."
"Olur, atarız ama iddasız oynamam."
"Tamamdır."
Bir anda Ceren herkesin göz bebeği olmuştu ve bu aşırı derecede canımı sıkıyordu. Elimdeki kola şişesini sert bir şekilde yere bıraktığımda herkesin bakışları bana dönmüştü. Hızla ayağa kalkıp bahçe kapısına doğru ilerledim, gerçekten daralmıştım.
Bahçeye çıkar çıkmaz havuzun yanına doğru ilerleyip ayakkabılarımı çıkarttım ve havuz kenarına oturarak ayaklarımı suya soktum. Biraz kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Ellerimi arkama atıp yüzümü gökyüzüne çevirdim ve gözlerimi kapatıp temiz havayı ciğerlerime çektim.
Omzumda hissettiğim ağırlıkla gözlerimi aralayıp arkamı döndüm. Eren tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu."Hayırdır moruk?"omuzlarımı silkip bakışlarımı havuza çevirdiğimde yanıma oturduğunu hissettim."Son zamanlarda sende bir şeyler var."
"Ne alakası var lan?"diyerek sahte bir şekilde güldüm. Çenemden tutup yüzümü kendi yüzüne çevirdi ve kaşlarını çattı."Hani birbirimizden gizlimiz saklımız yoktu?"
"Yok zaten oğlum."diyerek elini ittiğimde ters bir şekilde bana bakıp önüne döndü."Salak gibi dolaşıyorsun etrafta."
"Zaten her zaman böyle dolaşıyorum."dediğimde gülerek ayağıyla havuzdaki suyu itti."Sana bir şey soracağım da ters yapma."
Kalp atışlarım hızlanırken başımı iki yana sallayarak ona döndüm. Bir şeyleri farketmiş olabilir miydi?
"Aşık mı oldun sen kanki?"alaycı bir şekilde gülerek omzundan onu ittim."Siktir lan."
"Harbi diyorum bilader."oflayarak başımı hızla iki yana salladım ve oturduğum yerden kalktım."Boş yapıyorsun kanka ya."diyerek ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve içeriye doğru ilerlemeye başladım. Doruk elindeki telefonuyla ilgilenirken Taner Yusuf'la muhabbet ediyordu. Bakışlarım Ceren'e kaydığında Gizem'le gülerek konuştuklarını farkettim, Enes yanlarında yoktu. Merakla bakışlarım etrafı taradı fakat ortalarda görünmüyordu. Ayaklarım istemsizce merdivenlere doğru ilerlerken dudaklarımı birbirine bastırıp merdivenleri tırmanmaya başladım.
Yukarı kata ulaştığımda Enes'in de merdivenlere yaklaştığını görüp durdum. O da tam önümde durmuş, bana bakıyordu.
"Sevmediğin sevgilinle de çok iyi anlaşıyormuşsunuz."diyerek dudaklarıma sahte bir gülümseme yerleştirdiğimde sıkıntılı bir nefes verip geçmek için sola doğru kaydı fakat ben de onun önüne geçince başını 'ne var' dercesine iki yana salladı."Korkaksın."
"Biliyorum."sesi öyle kırık çıkmıştı ki söylediğim kelimeye anında pişman olmuştum. Yutkunarak bakışlarımı başka bir yere çevirdim."Sana kaç kere söyleyeceğim Enes, onunla birlikte olmak zorunda değilsin."
"Sana kaç kere söyleyeceğim Özgür, yapamam."
"Ceren'den ayrıldın diye seni evlatlıktan reddedecek değiller!"diye inlediğimde başını iki yana sallayıp buruk bir şekilde gülümsedi."Onları tanımıyorsun."
"Hayatın boyunca bu şekilde numara mı yapacaksın yani?"diye hayretle sorduğumda omuzlarını silkip dudaklarını yaladı. Bakışlarım dudaklarına inerken derin bir iç geçirmiştim. Yaptığı her hareket sanki beni etkiliyordu."Böyle yürümez."diye fısıldadım bakışlarım hala dudaklarındayken."Korkağım işte."
"Sadece biraz cesaretlendirilmeye ihtiyacın var."bana biraz daha sokulduğunda dudaklarımı aralayıp bakışlarımı gözlerine çıkarttım. Kirpikleri bir aşağı bir yukarı hareket ederken bedenimden bir elektirik akımı geçiyormuş gibi titremiştim.
O bir erkeğe göre fazla kusursuz ve güzeldi.
Sıcak nefesi dudaklarıma çarptığında dudaklarımın alev alev yandığını hissedebiliyordum. Enes'in bendeki etkisi ne ara bu kadar büyümüştü bilmiyordum fakat ayakta durma gücünü bile zor buluyordum.
Ben ne ara bu hale gelmiştim?
"Cesaretlendir o zaman."diye fısıldadığında konuşurken üst dudağı dudağıma sürtmüştü ve kalp atışlarım göğüs kafesimi delip geçecek kadar hızlanmıştı. Kolumu beline sarıp bedeninin benim bedenime çarpmasını sağladım ve dudaklarımızı birleştirdim.
Yavaş yavaş dibe batıyorduk.
Bir gün çok fena yanacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rolling in the deep
Short StoryBitiş tarihi| 9 Eylül 2019 [Yarı texting] あ "Derdiniz ne lan sizin?"çocuk anlamaz bakışlarla bana bakarken öfkeli bir nefes alıp dişlerimi birbirine sürttüm."Sen kimsin?"diyerek beni itmeye kalktığında sırıtarak cevap verdim."Tanıştırayım, ben Özgür...