Kapıyı çalıp bir adım gerilediğimde Yiğit kapıyı açıp sırıttı. Gülerek tek kaşımı havaya kaldırdım ve 'ne oldu' dercesine başımı iki yana salladım."Hoşgeldin kanka geçsene."
"Hoşbuldum da ne sırıtıyorsun oğlum?"
"Öylesine."diyerek omuzlarını silktiğinde içeri girip salona geçtim. Bir tek Enes gelmişti ve Anıl'la muhabbet ediyorlardı."Çocuklar gelmediler mi daha?"diyerek arkamdaki Yiğit'e döndüğümde başını iki yana salladı."Biz beklemeyelim geçelim oyuna, gelirler zaten birazdan."diyerek ayaklandı Anıl. Enes'te oturduğu koltuktan bana dönüp gülümsedi. O gülümseyince ben de gülümsemiştim."Geçelim o zaman."diyerek Yiğit kolunu omzuma attı ve 'oyun odası' diye bahsettikleri odaya ilerledik.
"2019 Pro evolution soccer, açıyorum?"
"Ooo."dedi Enes heyecanla."En sevdiğim."
"Ben içecek bir şeyler getireyim."diyerek yanımızdan ayrıldı Yiğit. Anıl onun arkasından bakıp gülümseyerek ayaklandı."Ben de yardım edeyim."başımı sallayarak koltuğa yerleştiğimde bir anda odanın kapısı kapandı ve kilit sesi duyuldu. Gözlerimi kocaman açarak oturduğum gibi yerimden kalktım ve kapıya doğru ilerledim."Lan napıyorsunuz?"Enes'de benim gibi şaşkın bir şekilde kapıya yaklaşıp bir kaç kez yumrukladı."Taşak mı geçiyorsunuz amına koyayım?"dışarıdan ses gelmeyince oflayarak bakışlarımı Enes'e çevirdim.
"Dalgasına çağırmış bu şerefsizler bizi."omuzlarımı silkip eski yerime geçtim ve koltuğa oturdum. Enes hala kapıyı yumrukluyordu."Yiğit, Anıl! Oyun mu oynuyorsunuz ya?"
"Siktir et, açarlar birazdan."diyerek arkama yaslanıp koltukta iyice yayıldım. Bakışlarını bana çevirip başını salladı ve kapıyı yumruklamayı bırakıp yanıma oturdu. Yutkunarak gözlerini yüzüme çıkarttığında derin bir nefes verip gülümsedim."Nasılsın?"
"İyiyim."dedim omuzlarımı silkerek. Dudaklarını birbirine bastırıp başını usulca sallayınca ben ona sordum."Sen nasılsın?"
"İyiyim."
"Güzel."bir kez daha başını sallayınca bakışlarımı karşımızdaki duvara çevirdim. Konuşacak onca şey varken neden susuyorduk? Arkadaşça muhabbet edebilirdik, Yusuf'un hanımcılığıyla dalga geçebilirdik ya da Doruk'un yenge muhabbetiyle, neden susuyorduk?
"Hala neden ağladığını söylemedin?"diye konuştu yüzüme bakmadan. Neden ağladığımı ben de bilmiyordum ki."Anlık bir şeydi."
"Bir sebebi yok muydu yani?"
"Yoktu herhalde."diyerek omuzlarımı silktiğimde gülümsemişti. Elimi kolyemin ucuna götürüp kolyemin ucunu stresle çekiştirmeye başladım."Anıl'la Yiğit'in ailesi hakkında konuşurken bir an pot kırdım, anlayacaklar sandım."
"Anlasalar ne olacak ki?"
"Bizim çocuklar anlasa sorun olmaz ama Taner anlarsa ailem de duyar."gülerek başımı iki yana salladım ve parmaklarımı burun kemerime götürüp sıktım. Enes gerçekten korkaktı."Hayatını mahvediyorsun."diye mırıldandığımda derin bir nefes verdi."Dünyaya bir kere geliyoruz, sen istediğin gibi yaşamak varken hayatı kendine zindan ediyorsun."
"Biliyorum."
"Her gün istemediğin bir kızın yanında yatıyorsun, ailen söyledi diye istemediğin şeyleri yapıyorsun, hiç hoşuna gitmeyen şeylere maruz kalıyorsun."başını sallayıp bana döndü."Beni anlıyorsun."
"Anlıyorum ve böyle yaşamanı istemiyorum."
"Neden?"
"Sadece sana özel değil, kimsenin böyle yaşamasını istemem."Enes omuzlarını düşürüp önüne döndüğünde kaşlarımı kaldırmıştım."Ceren beni çok seviyor."diye fısıldadı üzgün bir ses tonuyla."Onu bırakamam, bunu ona yapamam."
"Emin ol Ceren kendisini sevmeyen bir adamla evlenmek istemez."
"Doğru, istemez."
"Sana kalmış Enes, ömrün boyunca kukla olmak istiyorsan devam et ama bana sorarsan ben kukla olmak yerine kimsesiz kalmayı tercih ederim."
"Aslında böyle değildi, her şey normal ilerliyordu bir şikayetim yoktu."bakışlarımı merakla ona çevirdiğimde dudaklarını yalayıp yutkundu."Sonra dengem bozuldu."
"Nasıl bozuldu?"
"Gözüme yediğim yumrukla."dediğinde kalp atışlarım hızlanmıştı. Gözlerimi gözlerinden çekemiyordum."Keşke senin kadar cesur olabilsem."
"Benden daha cesur olduğuna eminim."
"Hiç bir erkeğe karşı çok yoğun bir duygu hissetmemiştim."diyerek önüne döndüğünde bakışlarımı üstünden çekmiyordum."Kafayı yiyorum galiba."diyerek güldüğünde benim dudaklarımda da bir tebessüm oluşmuştu."Kim bu şanslı pezevenk?"Şaşkın bir şekilde kafasını kaldırıp inanamıyormuşcasına bana baktı. Bende kaşlarımı kaldırmış yüz ifadesine bakıyordum."Dalga mı geçiyorsun aptal?"
"Hayır."diyerek omuzlarımı silktiğimde bir kaç kez gözlerini kırpıştırıp bana yaklaştı."Sikeyim Özgür, dengemi bozdun!"ensemden tutup dudaklarını dudaklarıma bastırınca nefesim kesilmişti. Alt dudağımı dudaklarının arasına alıp emdi. Nefes nefese delirmiş gibi öpüşüyorduk. Belinden tutup ona kendime bastırığımda dudağını dişledim. Ellerini saçlarıma çıkartıp parmaklarının arasında geçirirken inlemişti. Dudaklarımızı ayırdığında geri çekilmek yerine başını omzuma yasladı ve kollarını bana sardı.
Bana hissettirdiği şeylerin tarifi yoktu, onun yanındayken aklımı kaybediyordum. Hiçbir şey düşünemiyor sadece ona odaklanıyordum. Kokusu sarhoş ediyordu.
Gözlerimi kapatıp yüzümü boyun girintisine soktum ve boynuna ufak bir öpücük bıraktım.
Geri çekildiğinde kızarmış dolu gözlerini görünce acıyla başımı iki yana sallayıp elimi yanağına koydum."Yapma böyle."
"Ne yapacağımı bilmiyorum Özgür."
"Yanındayım."burnunu çekip bakışlarını gözlerimden kaçırdığında yanağındaki parmaklarımı dudağına indirip okşadım."Üstesinden geleceğiz."
"Altında ezilirsek?"
"O zaman da eziliriz Enes, bırak ezilelim."
"Ezilelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rolling in the deep
Short StoryBitiş tarihi| 9 Eylül 2019 [Yarı texting] あ "Derdiniz ne lan sizin?"çocuk anlamaz bakışlarla bana bakarken öfkeli bir nefes alıp dişlerimi birbirine sürttüm."Sen kimsin?"diyerek beni itmeye kalktığında sırıtarak cevap verdim."Tanıştırayım, ben Özgür...