Enes Turan
Koltuğa yaslanmış karşımda Eren'le gülerek bir şeyler konuşan Özgür'e bakıyordum. Gülüşü, bakışı, sesi, her şeyi o kadar güzeldi ki kendimi ondan alamıyordum. Telefonumun sesiyle bakışlarımı istemeden ondan çekip kucağımdaki telefona çevirdim. Babam arıyordu. Sıkıntılı bir nefes verip dudaklarımı yalayarak kucağımdaki telefonu elime aldım ve oturduğum yerden doğrulup mutfağa doğru ilerledim. Telefonu açıp kulağıma götürdüm."Efendim?"
"Kararını verdin mi?"bakışlarımı mutfak kapısından Özgür'e çevirip dudaklarımı birbirine bastırdım. Konu iyi bir gelecek, iyi bir iş, iyi bir hayat değildi, konu bizim hayatımızdı. Babam istediği yere gitmezsem Özgür'ün peşinde olacağını söylüyordu, onu rahat bırakmayacaktı. Asla huzurlu olamayacaktı.
Ama ben olmazsam...
"Verdim."dedim kendimden emin bir sesle."Gidiyorum."hafif bir gülüş sesinin ardından o tok sesi duyuldu."Biliyordum."dişlerimi birbirine bastırıp gözlerimi sımsıkı kapattım. Ondan nefret ediyordum, gerçekten ondan nefret ediyordum."Uçağın gece 2 de kalkacak, hazır ol."
"Kapatıyorum."dedikten sonra telefonu kulağımdan çekip kapattım. Ayakta duracak gücü kendimde bulamayınca yutkunarak arkamdaki tezgaha tutundum. Özgürsüz ne yapardım, bilmiyordum. Burnumun direğinin sızladığını hissedince başımı yere eğdim.
Bir baba neden hep evladını mutsuzluğa iterdi ki?
Özgür'ün bir anda gülerek içeri girmesiyle toparlanıp gülümsemeye çalıştım."Çocuklar gidecekmiş yavrum."
"Oturuyorduk."sesim pürüzlü çıktığı için boğazımı temizleyerek mutfak kapısına doğru baktım. Özgür elini yanağıma götürüp önümde durdu."Bir şey mi oldu?"
"Yok, olmadı."
"Emin misin?"başımı salladığımda o da gülümseyip yanağımı öptü."Arayan kimmiş?"
"Üniversiteden bir arkadaş."kaşlarını kaldırıp geri çekildi ve elimi tutup beni içeriye sürükledi."Sonra konuşalım bu arkadaş meselesini."
Sonrası olursa.
İçeri geçtiğimizde hepsi ayaklanmışlardı.
"Daha erken değil mi?"diye sordum fakat sesim hiç bir duygu barındırmıyordu. Kendimi çok boş hissediyordum ve Özgür'le konuşmak için zaman kazanmaya çalışıyordum. Babamın yaptığı adiliği ona anlatmayacaktım, sadece ayrılmak istediğimi söyleyip bitirecektim.
Doğru olan buydu.
"Gizem arayıp duruyor, siz oturacaksanız oturun."dedi Yusuf omuzlarını silkerek. Eren kolunu Yusuf'un omzuna atıp sırıttı."Ben de gideyim, Tuana'yla buluşacağız."
"Bu da iyice Yusuf'a benzedi."dedi Doruk gülerek. Taner'de gülüp onu onayladı. Eren ikisini de takmıyordu, sanırım Yusuf ve Eren'i anlayabiliyordum. İnsan her zaman sevdiği yanında olsun istiyordu.
Ben de istiyordum.
Özgür sonsuza dek benimle olsun, asla birbirimizden gitmeyelim.
"Siz bilirsiniz o zaman."diye mırıldandı Özgür. Bakışlarımı acıyla ona çevirip yan profilini incelemeye başladım. Nasıl bir anda ayrılmak istediğimi söyleyecektim? Daha yeni bu konu hakkında onu üzmüşken tekrar canını nasıl yakacaktım ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rolling in the deep
KurzgeschichtenBitiş tarihi| 9 Eylül 2019 [Yarı texting] あ "Derdiniz ne lan sizin?"çocuk anlamaz bakışlarla bana bakarken öfkeli bir nefes alıp dişlerimi birbirine sürttüm."Sen kimsin?"diyerek beni itmeye kalktığında sırıtarak cevap verdim."Tanıştırayım, ben Özgür...