19🐠

524 41 10
                                    


Kafasını kaldırıp karşısında ki okulu inceledi genç adam. Kıstığı gözlerini boyası eskimiş duvarlarda , bir kaç camı kırık pencerede dolandırdı. 

Gözünde ki güneş gözlüğünü burnunun ucuna getirip üstten baktı bir kez daha. Dudağı memnuniyetsizce kıvrılırken tiksinti ile babasına ufak bir küfür savurdu. 

Böyle bir klişe cezayı babasından bile beklemezdi fakat korktuğu başına gelmiş onu sıradan bir devlet lisesine göndermişti. 

Okulun lacivert pantolonu ve beyaz gömleğini giymiş öğrenciler yanından geçerken kendisine garip garip bakmayı da ihmal etmiyordu. Üzerinde ki siyah deri ceketi , havanın yağmurlu olmasına rağmen gözlerinde ki güneş gözlükleri ve siyah saçlarını geriye yatırışı onu tam bir zengin kekosu gibi gösteriyordu. Tabi bu genç adamın umurunda değildi. 

Zengin, küstah, keko ve gey olduğunu hiç bir zaman inkar etmemişti. İşte tam da bu yüzden buradaydı. Arkadaş çevresi ve elinde bolca parası olduğundan ve ne yaptığını bilmediği yüzünden gey olduğuna inanan babası onu 'adam' etmek için bu okula göndermişti. 

'Çivi çiviyi söker' mantığı ile oğlunu adam etme çabasındaydı. Halbuki babası da zengin doğmuş ,asla yokluğu tatmamış bir adamdı. Fakat oğlunu bozan şeyin para olduğunu düşünüyordu. Oğlunun 'bozuk' olduğunu defalarca dile getirmiş ve baba-oğul arasına aşılmaz duvarlar örmüştü. 

Tam adım atacaktı ki sol omzuna çarpan birisi ile burnunun ucunda ki gözlük yere düştü. Öfkeyle sol tarafına döndüğünde kendinden küçük iki kişi ile karşılaştı. Sesinin yüksek çıkmasına aldırmadan üstten üstten konuştu.

"Lan mal ,o gözlük ne kadar biliyor musun sen de düşürüyorsun yere?" 

"Pardon abi arkadaşla şakalaşırken şey oldu " dedi kendisine çarpan çocuk. Genç adam daha çok sinirlendi bu savunmaya. 

"Beyin hücreleriniz mi eksik lan. İnsan gibi yürüyemiyor musunuz ?!" Diğer çocuk lafa girdi bu sefer. "Özür diledik ya abi ,ne diye uzatıyorsun?" deyip yerdeki gözlüğü alıp tekrar sahibine uzattı. 

Deri ceketli genç adam tiksintiyle çocuğun elinde ki yer yer çamur olmuş gözlüğüne baktı. Ardından elinin tersiyle çocuğun eline vurup gözlüğün tekrar yere düşmesini sağladı. "Ben bir daha kullanır mıyım lan onu sefil" diyerek yanından geçip gitti iki çocuğunda. 

Kısaca buydu Ferit. Kendinden başkasını sevmeyen ve hayatı boyunca babasının parasıyla övünmüş bir oğlan. Fakat bu okulun ve tanıştığı kişilerin onu bambaşka birisine çevireceğinden habersizdi. 

Genç adam eski okul binasına doğru adımlarını yönlendirip içeri girdi. Kendisine yöneltilen bakışları umursamadan merdivenleri tırmandı. Son basamağa gelmişti ki karşısına çıkan bedenle bir adım sendelemek zorunda kaldı. Sağ eli hızla merdinin korkuluğunu sıkıca sararken karşısında ki beden şaşkın ifade ile kendisini izliyordu. Ve o naif sesi doldu kulaklarına.

"İyi misin ?,özür dilerim " Berkin aceleyle merdivenlerin başına geldiğinde karşısında ki çocuğu görmemiş ve önüne çıkmak zorunda kalmıştı. Genç adam ise bir anda karşısında beliren beden ile ne yapacağını bilememiş merdivenlerin son basamağında geriye doğru sendelemişti. 

Genç adam daha sakin bir şekilde son basamağı da çıkıp kendinden 10-15 cm kısa çocuk ile karşı karşıya gelmişti. Dalgalı saçları ve kocaman açtığı gözleri ile suçlu bakışlar atıyordu suratına. 

"İyiyim " diyebildi sadece. O ukala ,küstah tarafına ne olmuştu bir anda? Normalde sövüp sayar ve karşısındakinin aptallığına dem vururdu. Şimdi neden sesi bir yerlerine kaçmıştı genç adamın? 

Karşısında ki çocuğun suratında gezindi gözleri. Cam gibi parlayan gözleri , pembe elmacık kemikleri ve suçlu bir edayla dişlediği kiraz renginde ki dudakları... Yanından geçip gidemedi. Halbuki müdürün odasına gitmesi sınıfını öğrenmesi ve babasına rapor vermesi gerekiyordu daha. 

Kiraz şeklinde ki dudakları oynadı karşısında ki çocuğun fakat ne dediğini duymadı genç adam. Kendisine doğru uzatılan beyaz ve ince kolu buldu bakışları. O naif ses tekrar ilişti kulaklarına. 

"Berkin ben " dedi. Berkin ise put gibi karşısında duran çocuğu süzdü kısaca. Siyah saçlı ,buğday tenli , keskin yüz hatlı ve oldukça yakışıklı çocuktu. Onu bu okulda daha önce görmediğine adı kadar emindi. Üstelik kendisi çekingen bir çocuktu. Daha önce kimseyle tanışma girişiminde bile bulunmamıştı. 

Eli hala havadayken gözlerini indirdi ilk önce yere. Ardından umutsuzca omuzlarını. En son elini de indirecekti ki parmaklarına değen parmaklar buna engel oldu. Karşısında ki çocuk elini sıkıca tutmuş ve yüzünde ki hafif gülümseme ile suratına bakıyordu. 

"Ferit bende. Tanıştığıma memnun oldum"

Berkin kafasını yerden kaldırıp yüzünde oluşan gülümseme ile elini Ferit'in elinden çekti. "Yeni mi kaydoldun okula" Ferit hala aptal aptal çocuğun suratına bakarken başıyla onaylayabilmişti sadece. Berkin'in kaşlarını çatarak gülümsemesi ile kendisine geldi hızla. "Müdürün odasını arıyordum" 

Müdürün odasının yerini biliyordu fakat karşısında ki çocukla biraz daha konuşabilmek için bilmezden geldi. Ve istediği soru saniyeler içinde gelmişti. "İstersen götürebilirim seni ?" Ferit bir kaç saniye düşünürmüş gibi yaptı evet diyeceği soruyu. Ardından umursamaz bir sesle cevap verdi. "Fark etmez" 

Berkin Ferit'i müdür odasına götürmek için geldiği yolu geri yürümek için arkasını döndüğünde gördüğü suratla duraksadı kısa bir an. Yüzünde ki gülümseme silinmiş yerini saf bir nefret almıştı. Bu nefreti iliklerine kadar hissetti Barış. Gözlerini dolduran ve kalbine sağlam bir yumruk atan bakışı iliklerine kadar hissetti. 

Bu nefreti hisseden sadece Barış değildi. Ferit anlamaya çalışır gibi yanında ki zayıf bedeni ve karşıda ki sarışın çocuğun üzerinde gezindirdi bakışlarını. 

Yanında ki beden büyük adımlarla sarışın çocuğun önünden geçip giderken Ferit de onun peşine takıldı. Bundan sonra hep bir adım gerisinde onunla yürüyeceğini bilmeden. 

Berkin tuttuğu nefesini bırakırken yanında ki yeni tanıştığı bedene dönmeden müdür odasına doğru yürümeye devam etti. 

O olayın üzerinden iki hafta geçmişti. Berkin ilk hafta okula gitmemiş ve bütün günlerini hayatı sorgulayarak geçirmişti.  İkinci hafta ise Doğa yanına gelmiş ve onu zorla da olsa ikna etmiş okula getirmişti. Olayı ailesine anlatmayı düşünmüştü fakat sonra vazgeçti. Onu Doğa vazgeçirmişti. Daha güzel planlarının olduğunu söyleyip beklemesi gerektiğine ikna etmişti.

 Bugün ise görmek istemediği suratla karşılaştığı an sınıftan koşar adım kendini dışarı atmıştı. Daha merdivenleri inemeden de Ferit ile burun buruna gelmişti. 

Müdür odasının önünde durduklarında Berkin yanında ki çocuğa çevirdi bakışlarını. Göz göze geldiği çocuğa bir kez daha gülümseyip eliyle kapıyı işaret etti. "İşte ,geldik." Ferit hala çocuğun küçük ve sevimli yüzüne bakarken cevap verememişti. 

Berkin bir cevap alamayınca elinin ensesine atıp kaşlarını yukarı kaldırdı ve kısaca etrafına bakındı. "Eee o zaman görüşmek üzere " diyerek Ferit'in yanından gidecek iken genç çocuğun sesi ile duraksadı. "Hangi sınıftasın Berkin?"

"11 D" dediğin de Ferit gülümsedi. 

"Teşekkür ederi yardımcı olduğun için"  Berkin hafifçe gülümseyip başını önemli değil gibisinden salladı. Ve "görüşürüz" diyerek yanından ayrıldı. 

Ferit giden çocuğun ardından derin bir nefes çekti ciğerlerine.  Bir kaç saniye içinde tuttuğu havayı dışarı saldığında kalbinin değişen ritmi yeni yeni düzeliyordu. Ve giden çocuğun ardından konuştu. 

"Görüşürüz güzel çocuk ,görüşürüz"


AKVARYUM   BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin