Doğa tek eliyle omzuna attığı çantadan tutunurken kollarında güç kalmadığı için çantanın kulpu ikide bir kayıyordu.Evinin olduğu caddeye girdiğinde yol boyunca sessizce yürüdü. Saat akşam dokuz olmasına rağmen sokakta kimseler yoktu.
Evinin önüne geldiğinde apartmana yönelecekti ki kulağına dolan seslerle duraksadı. Başını kaldırıp karşı eve baktığında sesin kaynağını bulmuştu. Yönünü o tarafa çevirdiğinde 7-8 yaşlarında bir çocuğun sesini duydu.
"Baba ne olursun yapma ,abim ölecek!"
Doğa duyduğu cümle ile teninden ufak bir titreme geçerken bir ses daha duydu. Bir şeyler kırılırken çocuk daha çok bağırıp çağırmaya başladı. Doğa dudaklarını kemirirken eve girip girmeme konusunda kararsız kaldı.Girmemesi ve aile meselelerine karışmaması gerekiyordu.
Arkasını dönüp evine girecekken o cümleyi duydu."Bıktım lan senden ,bıktım! Doğmaz olaydın! Öl de kurtulayım artık senden !" Doğa hızla evlerinin karşısında ki apartmana girerken merdivenleri ikişer üçer çıkıyordu.
3.Katta durduğunda kapının önünde bağırarak ağlayan çocuğu fark etti. Bir kaç komşu kapılarından dışarı çıkmış film izler gibi olayı izlerken Doğa çocuğa yaklaştı. Çocuk kafasını kaldırdığında yalvarır bir ifadeyle baktı."Ne olur yardım edin abim çok kötü"
Doğa açık kapıdan içeri girdiğinde hala adamın sert sesini duyuyordu. Öfkesini alamayan adam elini kaldırıp yerde yatan çocuğa bir kez daha vuracaktı ki koluna sarılan ince parmaklar buna engel oldu. Doğa adamı geriye doğru iterken sarhoşluğunda verdiği etki ile geriye doğru yalpalandı adam.
Doğa yerde ki çocuğa baktığında kısa bir şok geçirdi. Bu kavgada mağdur olmayacağını düşündüğü tek kişi yerde yarı baygın yatıyordu. "Kimsin lan sen , çık evimden !"
Doğa bu sefer adama daha büyük bir öfkeyle yaklaşıp yakalarından tuttu. Kendisinden cüsse olarak daha ağır olan adam karşısında ki kızın deli cesaretine alayla güldü. "Bacak kadar boyunla dikleniyor musun lan sen bana?"
Bu sözün üzerine Doğa dizini adamın kasıklarına geçirdiğinde adam öne doğru eğildi. Ardından dirseği ile adamın boynuna vurduğunda heybetli adam dizlerinin üzerine çökmüştü. Şimdi oğlunu daha yakından görebiliyordu.
Doğa Barış'a doğru yöneldiğinde yerde öylece boş gözlerle babasına baktığını fark etti. O kadar boş bakıyordu ki bir an kız bile korkmuştu.Elini uzatıp yerdeki çocuğun koluna girdiğinde kaldırmak için uğraştı. Fakat Barış o an öyle bir transa girmişti ki ne yapacağını bilemedi. Arkasında ki sarhoş adama dönüp baktığında düştüğü yerde yatıp sızdığını fark etti.
Ayağa kalkıp etrafına bakındığında sehpanın üzerinde ki sürahiyi alarak Barışın yanına gitti. Sürahinin içinde ki suyu yerde yatan çocuğun suratına döktüğünde Barış uykudan yeni uyanırmış gibi şaşkınca etrafına bakındı.
Ağrıyan kaburgalarını tutarak ayağa kalktığında yerde sızıp kalan babasına baktı. Ardından bakışları bütün salonda gezinmiş ve en son elinde sürahi ile duran kızda durmuştu.Doğa elinde ki sürahiyi yanında ki konsolun üzerine bırakırken ciddiyetle Barışı süzdü. " Kardeşin dışarıda ağlıyor hala "
Barış duyduğu şey ile adımlarını evin çıkışına yönlendirdiğinde Doğa etrafına bakınmaya başladı. Ev resmen savaş alanına dönmüştü. Bir kaç saniye sonra Barış kucağında kardeşiyle geldiğinde Doğa kısa bir hasar tespiti yaptı.
Barışın kanayan kafasından sızan kan gömleğinden içeri akmış ve beyaz gömleğini kırmızıya boyamıştı.Kucağında ki çocuk ise korkudan titriyordu. Barış utançla gözlerini kaçırırken Doğa bir kaç adımda onların yanına gidip Barışın kucağında ki çocuğun sarı saçlarına dokundu.
Barışın küçük bir kopyası gibi sarı saçları , açık kahverengi gözleri vardı. "Adın ne senin ?" Çocuk yaşlı gözlerini silerken çatlak bir sesle cevap verdi."Batu"
"Batucuğum , şimdi abinin kucağından inip odana gitmen gerekiyor. Ve sen gözlerini kapatıp uyumadan önce abin yanına gelecek , tamam mı?"
Batu bakışlarını yerde yatan babasına çevirdiğinde tereddütle Doğaya baktı. "Ya yeniden uyanırsa?"
"Uyanmayacak, söz veriyorum sana abin yanına gelecek birazdan"
Batu abisine bakıp başını olumlu anlamda sallarken Barış onu kucağından indirip küçük çocuğun odaya girişini izledi. Ardından hemen yanı başında ki kızın sorusunu işitti. "Batu ne zamandan beri böyle korkuyor?" Aslında sorduğu şey 'Ne zamandan beri bu adamdan dayak yiyorsun?' du.
"Doğduğundan beri" Doğa derin bir nefes alıp verirken yerdeki adama baktı kısa bir süre. Ardından Barışın heybetli bedenine. İstese yerde ki adamı tek yumrukta yere serebilecek bir vücudu vardı. Ama o kılını kıpırdatmadan dayak yemeyi seçmişti.
"Ona karşı gelebilirdin" Barışın da bakışları yerde ki adama kaydığında gözlerine dolan yaşların düşmemesi için dua etti."Biliyorum"
Doğa bakışlarını her an ağlamak üzere olan çocuktan çekip konuştu."Odası nerede bunun?" Barış hemen arkasında ki odayı gösterirken yerde sızan ayyaşın ayak ucuna geçti."Yardım et hadi"
"Ne yapacaksın?" Doğa ayaklarından tuttuğu adamı çekiştirmeden önce konuştu. "Kardeşine söz verdim az önce ,abin yanına gelecek diye. Şimdi bu ayyaş uyanırsa yeniden...ortalığı bir birine katar"
Barış damarlarının her zerresinde hissettiği utançla Doğa'ya yardım ederken babasını odasına taşımışlardı. Kendine gelecekmiş gibi ayılmaya başlayan adamla Barış bir adım geri gitti. Doğa bu sahne karşısında biraz da olsa şaşırırken tek kelime etmemişti. Okulda çoğu kişinin çekindiği adamı bu şekilde görmek aklını karıştırmıştı.
Barışın babası kafasını yerden kaldırıp hakaret edecekken Doğa ayağında ki postal ile gözünü kırpmadan yerde yatan atama sağlam bir tekme attı. Adamın başı baygın bir şekilde yere düşerken odadan çıktı kız. Barış hala yerde ölü gibi yatan adama bakarken Doğa'nın sesi ile kendine geldi. "Merak etme böyle insanlarını tanırım ,domuz gibi bir şey olmaz. Sabaha kadar uyanmaz"
Doğa salona geçtiğinde yerde ki çantasını omzuna atıp evin çıkış kapısına yöneldi. Arkasından gelen kişinin aklından geçen çoğu şeyi yüzünden de okuyabiliyordu. Evden çıktığında arkasını döndü. Barış ne diyeceğini bilmez bir halde kendisi hariç her yere bakıyordu.
"B-Ben..."
Doğa onun yerine konuştu. "Aile meselelerin beni ilgilendirmez. Okulda ki Barış'ı Komşum olan Barışla da kıyaslamam. Kafanda ki şüphelerde yersiz.Burada olan burada kaldı. Sadece kardeşinin yanında ol."
Doğa arkasını dönüp karşı binaya giderken Barış hırslı ve ağlamaklı bir ses tonuyla bağırdı. "Sağol !" Bu teşekkürün altında hem utanç yatıyordu hemde mahcubiyet. Utanıyordu çünkü sevmediği bir insanın onu en kötü anında görmüş olması onun için en büyük cezaydı. Bu da yetmezmiş gibi ona çok büyük borçlanmıştı.
Doğa arkasını dönmeden umursamazca elini boş ver anlamında sallarken Barışın gözünde bir damla yaş süzülüp dudağında ki yarayı yakmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKVARYUM BXB
Fiksi RemajaKüçük bir akvaryumda birbirlerini yutmaya çalışan Pirana gibiydiler. Ve bu vahşi balıklardan biri bir gün içlerinden birini yutamadı. Onu yok edemedi. Ondan nefret edemedi. Sadece... ...onu çok özledi. Bir akvaryumda kaç balık yaşar ? 🐠 NOT: Hikaye...