Bölüm 48 *Crossroad*

660 121 32
                                    

Duru'dan;

Furkan'ın bir şey demesine izin vermeden oradan ayrıldım.

Eğer onu dinleseydim affetmek gibi bir hataya düşebilirdim ve böyle bir şeyi kesinlikle istemiyordum.

Furkan beni hiç beklemediğim bir anda bırakmıştı.

Beni bırakmayacağına önce inandırmış sonra sözünü tutmamış ve kaçmıştı.

Ben Tanrı falan değildim. Önüme geleni affedemezdim.

Bu kadar basit olamazdı.
Olmamalıydı.

Eve vardığımda odama çıkıp telefonuma baktım.

Mesaj falan yoktu.
En azından mesaj atacak kadar yüzü olmadığını biliyordu.

Kahretsin ki affedecektim.
Benim de zayıf noktam oydu.

Ama öncesinde tüm bunları ona ödetmeliydim.

-

Furkan'dan;

Bu sefer onu bırakmayacaktım.
Bu bir işaretti.

İşaretleri hep görmezden gelmiştim ama artık görmezden gelemeyeceğim kadar fazlaydılar.

Yine odamda uyuşturucu altında boğulup onu kaybedemezdim.

Bu sefer elim kolum bağlı oturmayacaktım. Deneyecektim.

Ta ki kazanana kadar.
Herkesi kaybetmekten yorulmuştum.

Ve Duru'yu kazanmaksa herkese bedeldi.

Reha'yı arayıp bize gelmesini söyledim.

Bira da olduğunu duyunca beş dakikayı geçmeden zil çalmıştı zaten.

Reha, Duru'yu benden daha iyi tanıyordu. Bazen bu durumu kıskansamda öyleydi.

Çocukluktan bu yana arkadaşlardı ve ara sıra her ne kadar kavga etselerde sonunda hep yine iyi olurlardı.

Kapıyı açtığımda Reha koşturarak mutfağa gitti.

"Sana da selam Reha."

Mutfaktan çıkıp salona baktı.

"Başlatma Reha'na biralarım nerde biraları-hah burdaymış."

Masanın üzerinden birayı alıp koltuğa yerleşti.

"Bunun için geldiğini bu kadar belli etmesen?"

Gözlerini bana çevirdi.

"Elimde değil."

Bir yudum aldı.

"Neyse sen devam et, anlat olayı. Ben sana taktik veririm ona göre."

Olayı detaylıca anlatmak istemesem de anlattım. Plan kusursuz olmalıydı.

"Ee? Ne yapmam gerek?"

"Biramı bitireyim bir dur."

Yudumlamasına izin vermeden şişeyi elinden alıp duvara fırlattım.

Biradan daha önemli konularımız vardı.

"Vovovow, sakin olsana az. Birileri bugün ters tarafından kalkmış anlaşılan."

Duvarda parçalanan camlara bakıp iç geçirdi.

"O en sevdiğimdendi."

"Reha."

Sinir kat sayım yükseliyordu.

O da bunu anlamış olacak ki tüm dikkatini bana verdi.

"Yapman gereken şey basit ya."

Devam et der gibi elimi salladım.

Elin turistine açıklar gibi heceleyip bağırdı.

"GİT VE ÖZÜR DİLE."

Ciddi misin der gibi bakıp masanın üzerinde ki birayı elime aldım.

Bir yudum alıp geri yerine bıraktım.
Uyuşturucunun yerini tutmuyordu, sevmedim.

"Furkan, abim, canım. BİR ÖZÜR AMINA KOYUM, YILLARDIR BİR DIYEMEDIN. SIÇTIRTMA ŞİMDİ."

"Mal mısın? Duru bu."

Kaşını kaldırdı.

"Aynı Duru'dan bahsediyoruz değil mi?"

Cevap beklemeden devam etti.

"Duru kinci gözükür falan ama aslında iyidir ya. Affeder yani. Sadece biraz sabretmen milyon kez falan özür dilemen gerekir."

Güldüm. Dalgacı bir gülüştü.

"Reha, abicim. Eğer senden o biraların parasını almamı istemiyorsan doğru düzgün bir plan sun bana."

Bıkkınca gözlerini çevirdi.

"Orası da sana kalmış ama artık. Sonuçta özrü dileyen sensin. Biraz aklını kullan, bul bir şeyler. Duru değişmiş gibi gözükse de hala tanıdığın eski Duru. Sadece o tarafını geri ortaya çıkar."

Düşünür gibi yaptım.

"Kısaca senin de aklında bir şey yok."

Son birasını da bitirip boş şişeyi masaya bıraktı.

"Aynen."

Reha ile biraz daha konuştuktan sonra evden kovdum.

Odama çıktığımda resimler, notlar hâlâ yerdeydi.

Yıllardır elime almamıştım.
Alamamıştım.

Yere eğilip rastgele bir fotoğrafı elime aldım.

9. Sınıfa başlamadan önce son çekildiğimiz fotoğraflardan biriydi.

Her zaman gittiğimiz parktaydık. Saçları topuzdu.

Açık saçlı halini sevmediğimi söylerdim.

Çünkü yüzünü kapatırdı.

Oysa yüzü fazla güzeldi.

Şimdiyse ne zaman görsem yüzünü herkesten, her şeyden saklardı.

Önce benden, sonra geriye kalandan.

Saçlarını ara sıra örerdim.

Saçlarına dokunmayı seviyordum.
O da dokunmamı seviyordu.

Artık dokunulmasından hiç hazetmiyordu.

Onun dönüm noktası ben olmuştum.
Her şeyin sonu. Hiçliğin başı.

Biliyordum ki yine dönüm noktası olurdum.

Hiçliğin sonu.

Ve her şeyin başlangıcı.

Onu geri kazanacaktım.

EROINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin