Multi: Aksel YİĞİTER
Furkan'dan;
"Kimin yaptığını biliyor muyuz?" Derin'in dediğine Aksel başını olumsuz anlamda salladı.
Tam söze başlayacaktım ki Reha "Çağrı şerefsizi yapmıştır, başka kim olacak?" Dedi hiddetle.
Mitra "O burada bile okumuyor artık. Sallıyorsun madem az salla Reha" dedi.
Tam bir şey diyecekken Duru, onun ardından Aksel, ondan sonra da Reha aklınca fikirlerini öne sürüyordu.
Benim payıma düşen ise çenemi kapatıp susmaktı herhalde.
Hoş, belki de cidden söylememem daha iyiydi.
"Ben kimin yaptığını biliyorum"
Hepimiz sesin kimden geldiğini biliyoruz hadi ama.
Gizem.
"Şurda ki kitap okuyan çocuğu görüyor musunuz?" Diyip eliyle az uzağımızda kalan banktaki sarışın çocuğu gösterdi.
Okulun zeka küpü.
"Hayır, Gediz o kadar boş bir insan değil. Senin aksine uğraşacak çok daha önemli işleri var Gizem."
Derin'in söylediğine Gizem yapmacık bir sırıtmayla karşılık verdi.
"Onu ne kadar tanıyorsun da savunabiliyorsun ki, benden daha iyi biliyorsan sen çık söyle."
"Ben onu tanımıyorum ama senin gibi sinsileri çok gördüm Gizem. Böyle şeyler olsa olsa senin gibi sümsük bir insanın başının altından çıkar," gözünü Gizem'e dikti. "Sahi, senin yapıp yapmadığını nerden bilebiliriz ki? Tam senlik duruyor aslında. Böyle boş şeylerden ancak sen tatmin olurdun zaten."
Gizem itici gülüşlerine bir yenisini daha ekleyerek bir şey demeden uzaklaştı. Tabi bana 'Söyle götün yiyorsa' dermişcesine bakmayı da ihmal etmemişti.
Reha, az önce Gizem'in gösterdiği yere bakıp "Sahi bu çocuk senin kuzenin değil miydi Aksel?" Dedi.
"Kuzenimse nolmuş?"
Reha bilmem dercesine omuz silkti. "Ne bileyim, hiç kuzen gibi durmuyorsunuz. Çocukla konuştuğun yok doğru düzgün."
Mitra güldü. "Merak etme, Aksel yerine Derin bolca onunla konuşuyor zaten." Dedi.
Derin Mitra'nın omzuna hızlıca vurup "Sussana sen." Dedi.
Mitra acıyan omzunu ovuşturup "Ne yalan mı? Çocuğa dibin düşüyor kızım. Hoş, çocuk derslerde zehir gibi ama bir seni fark edemedi bir türlü," dedi.
"Amma da acıttın ya, elin de maşallah hani."
Derin "Kaşınmasaydın, kaşımazdım" diyip yerinden ayaklandı. "Neyse, öğle arası bitmek üzere. Kütüphanede az işim var. Gidiyorum ben."
Mitra sırıtıp "Kitap kurdunu da yanında götürsene. Kütüphane fantezilerine yenisi eklenir" dedi.
Duru da dediğine gülünce ellerini tokuşturdular.
Derin arkası dönük bir şekilde kütüphaneye giderken son kez el hareketi çekmeyi de ihmal etmedi.
"Neyse hadi biz de kalkalım artık" dedim. Tadım kaçmıştı.
Okul kapısından girdiğimizde Aksel "Siz gidin, ben yetişirim" dedi.
Reha "Beladan uzak dur çocuk" diyerek her zamanki klasiğiyle kendince ona onay verdi. Tabi Aksel çoktan uzaklaştığından bu sözleri havada asılı kalmıştı.
Aksel'den;
Biraz uzağımda olan Gediz'e hızlıca yetişip ""Hey, okeye dördüncü eksik. Çıkışta gelirsin değil mi? Her zamanki yer." Diyip cevabı beklemeden koşturarak uzaklaştım.
Gediz'e bu sıralar oldukça işim düşüyordu. Paraya ihtiyacım vardı ve o da bana yardım ediyordu.
Okulda çok nadir konuşurduk ve konuştuğumuzda da geyik muhabbeti yapmazdık zaten.
O benimle konuştuğunda onun bana, ben onunla konuştuğumda ise benim ona işim düşerdi. Hoş, şu ana kadar onun bana pek işi düşmemişti.
Daha doğrusu hiç düşmemişti. Çünkü dediğim gibi, benim para için ona işim düşerdi.
Onunsa ihtiyacı yoktu zaten. Teyzemlerin hali vakti oldukça yerindeydi. Deli gibi zenginlerdi.
Gediz ise hiçbir zaman ona verilen paraları müsrif etmeyen iyi aile çocuğuydu işte. Her zaman parası olurdu.
Onun paraya ihtiyacı yoktu. Benimse vardı. Binevi sadece benim kâr ettiğim bir takastı.
Aslında sadece benim kâr ettiğimi de söyleyemeyiz ha? Sonuçta sevap-günah sistemi bilirsiniz.
Neyse.
Peki paraya niçin mi ihtiyacım var? Orası da bana kalsın. Bu şimdilik bir sır.
-
Evettt, belki bileniniz vardır-panomda söylemiştim-Eroin'e yan kitap yazıyorum ve başkarakterlerim belli.
Ordaki başkarakterlerimi de burada biraz tanıtmak istedim. Gediz ve Derin yani.
Neyse bu bölümü ilk defa-yarısını-Aksel'in ağzından yazdım. Neden böyle olduğunu bence yan kitapta göreceksiniz, kim bilir belki burda görürüz?
Neyse, bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle,
Xoxo Esther.
