Multi: Duru KOREL
Herkese merhabalar, uzun zaman oldu biliyorum ama beni bilenler biliyor artık nasıl olsa.
Kalanlarla devam o yüzden:)
İlk defa yazım veya noktalama yanlışı var mı diye kontrol etmedim. Bu seferlik affola. Eğer ki görürseniz yorum bırakın düzelteyim.
Neyse iyi okumalar:')
Furkan'dan;
Son gelen mesaja cevap vermeden sohbetten çıkmıştım. Bu şahsiyetin derdinin kuklası olmayacaktım. Uğraşamazdım. Daha önemli sorunlarım vardı. Uyuşturucu gibi. Duru gibi.
Duru sorununu çözmeliydim. Onun bana karşı olan kırgınlığını-nefret gibi göstermeye çalışıyordu ama nefret değildi onun ki, kırgındı bana-yıkmalıydım.
Duru'ya mesaj atıp on beş dakikaya kapı önüne çıkmasını söyledim. Neyse ki olumsuz bir dönüş almamıştım.
Üzerimde ki geceden kalma kıyafetleri sonunda çıkarıp kirliye attıktan sonra temiz olanları dolaptan alıp giydim. Tamamen hazırlanıp kapıdan çıktığımda beş dakikaya ordaydım, evlerimiz pek uzak değildi neyse ki.
Geldiğimde çoktan kapıdaydı. Kollarını birbirine sarmış kendini ısıtmaya çalışıyordu, hava soğuktu bugün. Çok mu bekletmiştim acaba? Benim yüzümden soğukta kalmıştı.
"Fazla mı beklettim?"
Tabi ki beklemişti.
"Yoo, ben biraz erken çıktım hava almak için."
Yalancı.
"Neyse. Konuşman gerekliymiş. Ne diyeceksen de, içeri girip çalışmam lazım daha. Sınava az zaman kaldı."
Konuşmam gerektiğini söylemiştim ama kahretsin ki kabul etmez nasıl olsa diye bir konuşma hazırlamamıştım. Doğaçlamada her zaman kötü olmuşumdur.
"Hadi ama, bekleyemem seni. Ne diyeceksen hemen de, gitmem lazım."
Tamam Furkan, Asır'ı ortaya çıkarma zamanın geldi, göreyim seni koçum.
"Para lazım."
Kaşlarını çattı.
"Ne?"
Asır sikeyim seni.
"Uyuşturucu için yani."
Off güzel sıvadın, cidden acilen sikilmen lazım bu ne oğlum.
"Ya sen benimle kafa mı buluyorsun bu saatte? Ben de adam gibi konuşacak sanıyorum ciddi ciddi."
Evin kapısından girmeden hemen önce
"Hayır, bir akıllısı da neden beni bulmaz ki, la havle ve la kuvvete." diyip kapıyı sert bir şekilde ardından çarptı.Asır madem Furkan'la aynı boksun ben seni neden ortaya çıkarıyorum ki?
Neyse bu işe yaramadığına göre B planını uygulama vakti geldi.
B planı ise tabiki Reha.
Reha'da nedendir bilmem ama Duru'nun ev anahtarlarının olduğunu biliyorum. Arkadaşlığında bir sınırı olmalı neticede.
Reha'ya bunu sorduğumda, yemeklerini ara sıra çaldığını, bunun için onda olduğunu söylemişti. Kafam da o sırada dumanlı olduğundan durumun absürtlüğünü irdelememiştim pek.
Reha'yı arayıp Duru'nun evinin anahtarını buraya getirmesini söyledim. Nedenini sorgulamadan tamam deyip telefonu kapattı.
Hadi benim kafam dumanlıydı her zaman.
Ama Reha'nın sorunu neydi onu bilmiyorum işte.Aradan nerdeyse yarım saat geçtikten sonra sonunda gelmişti. O sıradaysa götüm donacak hale gelmişti, uyuşturunun etkisinden çıkmak üzere olduğum için.
"Kanka, ben telefonda sormadım falan ama sen de mi yiyecek aşıracaksın? Niye istedin ki?"
La havle ve la kuvvete.
"He amına koyayım, yiyecek aşırmak için Duru lazımdı zaten değil mi?"
Omzunu silkti.
"Niye ki? Ben her zaman aşırıyorum sonuçta. Başkaları neden aşırmasın?"
Kafamı iki yana salladım.
"Neyse, boşver şimdi sen yiyeceği. Duru'nun evine girmem lazım. Annesi falan evde midir?"
Kafasını hayır anlamında salladı.
"Sen nerden biliyorsun diye sormak istemiyorum. Ama nerden biliyorsun?"
"Kanka şey ya, Fatma teyzenin pazar günleri altın günleri oluyor. Onun için genellikle erkenden çıkıp alışverişe falan gider, ordan da inci teyzelere kahveye gider genelde."
Kaşlarım çatıldı.
"Fatma Teyzeye takık olduğunu düşünmeye başlamış olabilirim bir miktar."
"Yok ya, gün yemeklerine ben de giderdim normalde. Bu seferkini kaçıracağım ne yazık ki ama olsun. Kankam için değer."
Ne diyorsun dercesine baktım.
"Ne ya, güzel oluyor yemekler sonuçta. Gitmeyip napayım? Çağrıyı kabul etmemek ayıptır bizde."
Daha fazla uzatmamak için başımı sallayıp eve doğru adımladım. Arkamdan gelmesi için elimi ona doğru salladım.
Kapıyı açtıktan sonra Reha mutfağa doğru gitmişti bile.
Onu kendi vahşi alanında bırakıp Duru'nun odasına çıktım.
Muhtemelen kulağında kulaklık falan vardı, aksi halde kapı sesini duymama gibi bir şansı yoktu.
Duru'nun kapısını her ihtimale karşı çaldım.
İçeriden ses gelmiyordu.
Bir kez daha çaldıktan sonra kapıyı yavaşça araladım.Hiç aklıma gelmeyecek olan bir ihtimalle karşı karşıyaydım.
Duru yerde baygın halde uzanıyordu.Gözlerim yanmaya başlamışken yanında ki notu farkettim.
"Duru için bu kadar uğraşman gözlerimi yaşarttı doğrusu. Ama ne derler bilirsin Asır. Tarih her zaman mutsuz sonu yazar."