Bölüm 51 *Part 1*

646 106 99
                                    

Bilin bakalım kim dayanamayıp bölüm atmaya karar verdi?

Bu bölüm çerezlik tadında olacak, hatta bölüm bile değil. Birkaç parttan oluşacak.

Neyse iyi okumalar, sizi özlemişim.

Cidden.


Multi: Aksel Yiğiter

Furkan'dan;

Aksellerin yanına gittiğimde Duru yoktu. Lavobaya gitmiş olmalıydı.

Reha'nın oturduğu yerin yanına çöküp elimi cebime attım.

Cebimden kağıt hışırtısına benzer bir ses geldiğinde elimi cebimden çıkarıp ne olduğuna baktım.

Üzerinde yazı olan küçük bir kağıt parçasıydı.

"Kahramancılık oynamak ister misin? Canın sıkılmışa benziyor ve bende biraz kaos istiyorum. Bence orta bir yerde buluşabiliriz."

Küçük kağıdın arkasını çevirdiğimde yazının geri kalanı olduğunu gördüm.

"Küçük Duru'nun yardımına ihtiyacı var gibi duruyor. Koridorun sonundaki pano sana yön gösterecektir."

Ne sikim dönüyordu bilmiyordum. Duru sadece beş dakikadır yoktu, muhtemelen birazdan gelirdi. Sonuçta şakaları severdi ve bu da büyük ihtimal şakalarından biriydi.

Ama riske atamazdım.
Bu küçük oyunu devam ettirip panoya doğru ilerledim.

Şaka olmama ihtimali her ne kadar düşük olsa da bundan emin olsam daha iyi olurdu.

Pano tamamı ile boştu. Tahmin ettiğim gibi Duru'nun oyunuydu yine.

Kafamı iki yana sallayıp panonun önünden ayrıldım.

Panonun karşısındaki aynaya şans eseri yüzüm düştüğünde kendimi inceledim.

Bitik haldeydim. Gözlerim daha da kızarmıştı ve kolumdaki damarlar iyice belirginleşmişti. Bakışlarım soluk, bedenim oldukça yorgundu.
Ruhumunda aynı halde olduğu bariz belliydi.

Aynaya bakarken kenarına sıkıştırılmış olan kağıt parçası dikkatimi çekti.

"Ayna her zaman gerçekleri yüzümüze mi vurur? Yoksa onu isteyen zaten biz miyizdir?"

Kağıdı elime alıp arkasında bir şeyler yazacağını tahmin ederek çevirdim.

"Sınırlarını görmek istiyorum. Sınırlarını göster bana Furkan Asır. Ne kadar ileri gidebileceğini. Daha doğrusu, ne kadar dibe?"

İkinci adımı çok nadir birileri bilirdi. Duru'nun bile bildiğini sanmıyordum.
Bu kişi her kim ise Duru olmadığına emin olmuştum artık.

Asır adını kendimi bildim bileli hiç kullanmazdım ve birilerine de kullanma iznini sunmazdım.

Şimdiyse tanımadığım-daha doğrusu öyle düşündüğüm-biri bu adı kullanıyordu.

Kağıdı okumayı bitirdiğimde aynanın kenarlarına baktım.

Bir not daha bırakmış olmalıydı.

Aynanın her yerine karış karış baktım ama kağıt falan yoktu.

Merdiven tarafında olabilir umuduyla o tarafa yöneldim.

Merdivenlerin başında bir kağıt parçası sallanıyordu. Muhtemelen oydu.

Kağıt parçasını aldığımda başka bir not daha olduğunu anladım.

"Oyun artık biraz hareketlenmeli ha? O zaman bizde hareketlendiririz. Duru'nun fazla zamanı kalmadı ve inan benimde sabrım... O yüzden hadi biraz hızlanalım. İlk olarak arkadaşlarına küçük bir itirafta bulunmaya ne dersin? Bence eğlenceli olurdu."

Notu okuyup bir aşağı basamaktaki kağıdı aldım.

"Uyuşturucu içtiğini er ya da geç öğreneceklerdir. Onu daha bekleyebilirim, zaten fazla beklememe gerek kalmayacak ha? O yüzden şimdilik daha basit bir şeyle başlayalım."

Kağıdın arkasını çevirdim.

"Mitra'ya eskiden takıntın olduğunu biliyoruz. En azından ben biliyorum. Peki ya şu an takıntılı platonik misin yoksa basit bir zavallı mı? Şansımı basit zavallıdan kullanacağım ama emin olmakta sakınca yok gibi ha? Takıntılı olmadığını kanıtla."

Kağıdı buruşturup yana attım.
Son basamakta olan kağıt parçasını aldım.

"Mitra'ya eskiyi hatırlatmanı istiyorum. Eskide kalmış bir şey zaten, senin için sorun olmaz gibi. Asıl soru şu; Reha için olur muydu? Bunu öğrenmenin vakti geldi de geçiyor. Beş dakika? Dört dakika? Zaman tükeniyor, yetişmen gereken bir zaman ve Duru var. Acele et yoksa ikisi de elinden kayıp gidebilir. Geç kalmak istemezsin Asır."

Ortada büyük bir saçmalık dönüyordu ve buna engel bile olamıyordum.

Denemiyordum bile.

Bu kişi her kim ise gerçekten takık ruh hastasının tekiydi.
Kim böyle bir oyuna bu kadar vaktini harcardı ki?

Ve kim niye böyle bir oyun oynardı?

Bu soruların cevaplarını bilmiyordum.

Bilmek de istemiyordum.

Öncesinde halletmem gereken bir Reha sorunsalı vardı.

Arkadaşlığımız bitmeyecekti, izin vermezdim.

Ama büyük bir darbe alacağı kaçınılmazdı.

Sonrasındaysa Duru vardı.

Kaybetmeyi göze alamadığım kaçınılmaz başka bir darbe.

EROINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin