Furkan'ı ziyaret etmemin sebebi ne onu korkutmak ne de şaşırtmaktı.
Kafası yeterince dumanlıydı ve birkaç tane daha içerse o şeylerden dolayı diğer tarafı boylaması an meselesiydi.
Onu sadece bir süre oyalayıp aklını bulandırmak istedim ki o hapları birkaç dakika olsa bile unutsun ve buna odaklansın. Böylece onları içmeye biraz ara vermiş olurdu.
Nerden mi biliyorum? Çünkü o Furkan. Aklı aynı anda iki şeye çalışmaya yetmez.
Zaten yetseydi şimdi bu halde olmazdı değil mi?
O da benim onu tanıdığım gibi tanıyor tabi, ama ayıkken.
O yüzden benim kim olduğumu asla çıkaramaz.Eve giderken Furkan'ın anne ve babasını arayıp-tabiki başka bir hattan-komşuları olduğumu ve evden fazlaca gürültü geldiğini izah ettim.
Onlar Furkan'ı dışarda olarak bildiklerinden içeriye girenin hırsız olduklarını düşüneceklerdi haliyle.Telefonu kapatınca saate baktım.
Umarım yarım saat Furkan için yeterli olurdu, yoksa anne ve babası yine yetişemeyebilirdi.Eve vardığımda sıcak yaz aylarının vermiş olduğu hissiyatla hemen klimayı açıp koltuğa uzandım. Biraz uykuyu haketmiştim.
-
Telefonun zil sesi her ne kadar rahatsız etse de açmadım ve kapatmaya da oldukça üşeniyordum çünkü bir hayli uzağımdaydı.
Kapanır zannettim ama 15 dakikadır hâlâ çalıyordu.
Uykumu kesecek bu kadar önemli ancak birinin ölüm haberi falan olabilirdi. Biri ölmemişse de uykumun hakkını birini öldürerek ben verecektim.
Ölüm kelimesini fazla mı kullandım?
Sanmam.Ekranda görünen telefon numarası rehberimde kayıtlı değildi. Muhtemelen annemin şarjı bitmiş ve beni başka birinden arıyordu.
"Efendim anne?"
Karşıdan Gülme sesi geldi.
"Anne deme lazım olur"
Bu itici sesi bir yerden tanıyorum.
"Furkan?"
Ordan sırıttığına adım gibi emindim.
"Sarı?"
Ve aniden gelen koca bir siktir.