Merhaba!
Ne kadar geciktiğimin farkındayım. Çünkü ipadim bozuk, telefondan yazmak, tam bir işkence. Yazmayı bir şekilde halletsem de, medyaya resim koymak oldukça zor. Elimden geldiğince düzgün yayınlamaya çalıştım. Açarsa ne ala, açmazsa yakında düzenleyeceğim için takılmayın. Çok sürmeyecek. Kasımın 15 inde ipad aldığımda kurguyu düzenlemeye alıp tüm görselleri, yazım hatalarını düzenleyeceğim. O zamana dek af buyrun. Birkaç bölüm sonra sezon finali vereceğim. Hem dinlenirim, hem de ipad alırsam düzenleyip geri dönerim.
Şu okuduğunuz bölümlerin tadını çıkarın. Birkaç bölüm sonra olaylara gireceğiz.
Bölüm şarkımız: Edip Akbayram - Adaletin Bu Mu Dünya?
Keyifli okumalar!
20. Bölüm: "Kara Kin"
Günleri, kocası gittikten sonra umduğu kadar sıkıcı geçmiyordu. Alışveriş yapıyor çoğunlukla, kitaplarını dinliyor, örgülerini örüyordu. Ali gittikten sonra tek sorunu, Duru ile aynı çatı altında olmaktı. İyice daralmaya başlamıştı. Sürekli tartışıyorlardı. Ne zaman kalabalık ortama girse, Duru'nun iğneli lafları saplanıyordu üzerine. Sinirlendikçe aralıksız makyaj yapıyor ya da fırına sürekli yemek atıyordu. Dayanamamıştı bir keresinde. Tartışmaları, meşakkate tutulduğunda dayanamamıştı Leyla.
"Ne zaman bitecek senin bu kötülüklerin? Kinin kime? Seni önümde eğdiren adama mı, yoksa bana mı? Söyle de rahatla!" Tek kendisini değil, bütün aileyi bıktırmıştı çünkü. Ukala tavırları, yersiz ani çıkışmaları, iyiden iyiye daraltmıştı. "Önünde eğilmem sana iyi gelmiş olabilir ama unutma, ben bir kere sana eğilirim, sen daima insanlara muhtaçsın!"
Yumruğu parmaklarıyla oluşturmuş, birden yapıştırmıştı yüzüne. Eli, tesadüfen tam da istediği gibi kadının yüzüne yapışmıştı. Tam o sırada Duru'nun annesi araya girmiş, ikisini ayırmıştı. "Delirdiniz mi siz, ne bu haliniz?!"
"Kızınıza sorun! Odama girip kıyafetlerimi giyiyor, bana danışmadan eşyalarımı karıştırıyor!"
"Yaa sen kimsin be, ne sanıyorsun kendini?! Sürtük!"
"Bak hâlâ hakaret ediyor! Mahkemelik ederim seni Duru, sürünürsün!"
"Umarım kocan olmadan yapabilirsin!"
Sıkı tuttuğu nefesini sertçe üfledi dışarıya. Başını salladı. Ortadı duran Kerime Hanım'a sakince uzaklaştırdı. "Tamam, çekilin. Konuşacağız, bir şey yapmayacağım."
Kadın, hafifçe geriye gittiğinde, nefesinin geldiği noktadan Duru'nun nerede olduğunu iyi biliyordu. Bir tokat daha attı yüzüne, hem de öylesiye sert.
Duru, annesi tarafından odadan çıkarılıp sakinleştirilirken, Leyla da odasından kendi kendini sakinleştiriyordu. Odasından çıktı. Ağır adımlarla merdivenleri indi. Tam o sırada Duru da bahçeden çıkmış, ona doğru yaklaşıyordu. Kadını sertçe tekmeleyip aniden yere yıktığında, ne yapacağını bilemez olmuştu kadın. İki üç defa yerde tekmelerken "Sen bana vuramazsın!" diye bağırmıştı. Yeniden tekmelediğinde tekrarladı cümlesini: "Sen bana vuramazsın, tamam mı?! Kimsin ki sen?!"
"Duru!" Kerime Hanım'ın gür, bağıran sesi yaklaştığında ortama, eliyle karın boşluğunu tutuyordu Leyla.
"Öldüreceğim seni!" Yerden, kolundan tutup kaldırdığında bu defa kendisine dokunmasına izin vermeden saçına yapışmıştı Leyla. Refleksle yaptığı şeyi, kendini korumak için yapmıştı. Tekmeleyerek sertçe yere yapıştırdığında elinden saçı kurtulmuştu. Tam yeniden tekmeleyecekken Kerime Hanım birden tutmuş, tüm gücüyle çekmişti Duru'yu. "Gel buraya, topla kendini!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA ||TAMAMLANDI||
Любовные романыEla gözlerini sarmalayan uzun, şekilli, katran karası kirpikleri vardı. İnce yüz hatları acıyı gizlerken derinlerinde, inadına gülümsüyordu hayata. Dudaklarında yitiğinin sazı olmuş, yanık bir sevda türküsü dönerken, parmaklarının işlediği nakışları...