Merhaba, erken geldim, değil mi?! :)
Elimdeki hazır bölümlerin hepsini tüketmek, size taze bölümlerle gelmek gibi amacım var. Artık okuyun siz de bu hali hazırdaki bölümü istedim. Elimden geldiğince erken atacağım, siz de elinizden geldiğince bol eleştiride bulunun, olur mu? Ne kadar eleştiri, o kadar erken bölüm demektir! Bu bölüm tatlı sahnelerimiz olacak, az da olsa Ali ve Nehir'in sahnelerini göreceğiz! Diğer bölümün aksine daha da olaylı olacak. Önceki bölüm de olaysız sayılmazdı ama şimdi daha da bir gergin geçecek.
Çok bekletmeyeceğim bundan sonra, hep birlikte güzel günlere adım atabilmek için bol bölümler okuyacağız. Biraz uzun olacak, çünkü tüm olayları aradan çıkarmak istiyorum. Bunun için de, elimdeki bölümleri olabildiğince uzun tutacağım. Korkmayın, sadece dört, bilemediniz beş bölüm kaldı uzun tutacağım. Leyla'da bölümler uzun başladığından çekinmedim, bu deliliğe kalkıştım. Tekrar başladığımda nasıl hepsi geçecek. Sabredelim, el çabukluğu ile şu finali getirelim!
Bölüm şarkımıza gelecek olursak, ben aylar önce, pandemi ilk başladığında bu bölümü oluşturmuştum. O zamanlar bu kadar ayrıntıya sahip değildi tabii. Sonra sıkıntılar üst üste geldi, hazır olsa da atamadım bölümü. Şimdi ise güzelce düzenledim, gücümü toparladım, atıyorum. Kendi zor günlerimden bilirim ki, unutmayın; hayatta tüm sıkıntılar misafirdir, gelirler, geçerler... Bir bakmışsınız ki, hiç olmayacak sandıklarınız olmuş, geçip bitmiş; bu hep aklınız da olsun...
Osman Değirmenci: "Gülüşün Bana Güneş Olsun"
Aylar önce bu bölümü kaleme alırken içinde sonsuz bir umudum vardı. Kalemimde mürekkebim tükenecek gibi olduğunda, umudumla doldurdum. Hayatta tüm acılar geçer de, Allah umutsuz bırakmasın. Herkesten sakladığınız, küçücük bir umut kırıntısı olsun içinizde. O küçücük umutla tutunun hayata, acılarınızla tutunun, umudunuzu katın acılarınıza, elbet tüm kötü günler geçecektir...
46. Bölüm: "Sır"
Hayat, beklemediğimiz anda, çok başka umutlarla getirirdi karşımıza. Ummadığı zamanda aldığı hamilelik haberi, istemsizce afallatmıştı genç kadını. Sıkıca tembihlemişti kendisi ile ilgilenen doktoru. Kimse bilmeyecekti. Öğrenirse annesi, kürtaja zorlayabilirdi kendisini. Karnındakini koruyabilmek için etrafındakilerden saklamaya mecburdu. Hastanede doktor, sağlık kontrolü için film çekmelerini istemişti, sebebini kendi de anlamamıştı ama kabul etmemiş, hemen çıkmak istemişti.
Eczaneden ilaçlarını da almışlar, eve gelmişlerdi. Hülya, Nehir'i vermemek için çabalarken, Levent çoktan ikna olmuştu. Telefonu çalan genç kadın, Nehir'i yatağına yatırdıktan sonra, telefonunu açmış, merakla cevaplamıştı. Salona doğru geldiğinde, dikkatle bakmıştı karşısındaki adama. Ne Levent'ten vazgeçebilirdi, ne de Nehir'den...
İkinci defa çalarken telefonu, sinirleri de bozulmuştu. "Bu da, kafayı benle bozdu, geri zakalı şizofren herif!" Ekrandaki 'Ali Komiser' ismini gördükten sonra, homurdanmadan edememişti. Yanına gelen Levent, heyecanla bakmıştı karşısındaki kadına. "Aç çabuk, sabah kızı teslim edeceğini söyle!" Paranın adını duyduğu an, delirmişti adeta. Kendi işini kurabilirdi bu para ile, hemen gidip bunun için birine söz verecekti. Hem Nehir'den kurtulacaktı, hem de para kazanacaktı. İstediği gibi kullanamadığı Nehir'i, gönderse doğru olacaktı.
"Ben, bırakamam kızımı." Kahırlı bakışlarında, azap içeren kıvranışları, kimse fark edememişti. Telefonun olduğu eli titremişti. Bırakamazdı. Yanında olmasa özlerdi, kendi kızıydı sonuçta, bırakması imkansızdı. "Nasıl bırakamam lan?! Göndereceksin, parayı da alacağız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA ||TAMAMLANDI||
RomanceEla gözlerini sarmalayan uzun, şekilli, katran karası kirpikleri vardı. İnce yüz hatları acıyı gizlerken derinlerinde, inadına gülümsüyordu hayata. Dudaklarında yitiğinin sazı olmuş, yanık bir sevda türküsü dönerken, parmaklarının işlediği nakışları...