Herkese merhaba!
Sanki biraz beklettim gibi ama beklettiğime de değdi. Oyuncularımız, çok güzel oldular, değil mi? Ben çok sevdim, tam da oturdular birbirlerine. Günlerdir bunlarla uğraştım ama değdi çok şükür. Ali için Mehmet Akif Alakurt tam oldu. Sizce de, bir kadına aile olacak, kol kanat gerecek adam görüntüsüne sahip değil mi? Onun sayesinde Ali'ye tekrardan ısındım ve eskisinden daha çok sevdim. Hayalimdeki adamdır benim karakterim aynı zamanda. Normalde böyle düz karakter yazmayı sevmem ama Nehir'de, benim acılarımın bir kısmından var. Benim hayalimdeki adam da böyle biri. Düz, idealist, disiplinli, sevgisi ise güçlü.
||Demet Özdemir & Mehmet Akif Alakurt||
Bu isimleri tanıtıma da ekleyeceğim ki, eski afişlere bakıp da, artık kimsenin kafası karışmasın! Oyuncularımız net, o eski görsel çalışmalarını da kaldıracağım! Bundan sonra bol olaylı, çok da güzel bölümler gelecek. Bu bölüm, sizi bekleyen süprizlerin yanı sıra, artık karakterlerimiz o kadar kolay bir araya gelemeyecek! Yarısını geçtik kurgunun ama bu karakterlerimizi yansıtan oyuncuların hatrına, biraz daha yazacağım!Şimdi gelelim bölüm şarkımıza! Ben, daha önce Soner Arıca'nın "Seni Seviyorum" şarkısı ile geldim mi karşınıza? Galiba daha önce geldim ama varsın olsun, bu bölümde de dinleyelim. Sanırım huzurla geçecek birkaç bölümümüz kaldı. Şu Hülya rahat verse de Ali ve Nehir mutlu olsalar! Ah nerde o günler! :) O rahat verirse, hikâyenin tadı kalmaz zaten! Bu bölüm sizi değişik süprizler bekliyor, bakalım birlikte, geçelim bölüme artık!
41. Bölüm: "En Çok Sen"
"Ah manolya,
Umarsız sevdaların ilmeğinde sığınırım sana...
Renginden huzur ister yürek sızılarım,
Elimde sararmış sayfalarla,
Kırık kalemimin ucundan şahlanırım...
Gövdendir o an sırtımı okşayan,
Ben hissinle olmazları yazarım...Ah manolya,
Hüzünlerin asi çığlığı;
Haydi, yeni bir masal yarat!"
(Aslı Kaya)Şehrin ışıkları usulca sarmalarken sokakları, gecenin karanlığı, hüküm kurmuştu etrafa. Hayat kargaşasında tükenen kalpler ve bedenler, çoğu zaman, mutlu olmaya da fırsat bulamazlardı. Çünkü daima sonunu düşünürlerdi. Nehir de öyle, şu an ne kadar huzurlu olsa bile, günün birinde bu huzurun elinden alınmasından korktuğu için, mutluluğunun tadını alamaz olmuştu. Koltukta oturmuş, olup bitenleri düşünürken, omzundaki ağrı da biraz daha geçmişti. Ali, kendisini evden çıkardığı an, hastaneye götürmüş, oradan sonra da kendi evine getirmişti. İlaçlarını da almıştı üstelik, şimdi daha rahattı.
"Bakalım sevecek misin sandviçimi." Önüne tabağı bıraktığında, kendi de koltuğa oturmuştu. Yanındaki adama belli etmese de, içten içe merak etmişti. Annesinin ne durumda olduğunu, içerisindeki insaftan ötürü düşünmüş, endişelenmişti. "Hadi atıştır şunları, sonra konuşuruz. Sıkma artık kendini, korkma da. Bırakmayacağım seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYLA ||TAMAMLANDI||
RomanceEla gözlerini sarmalayan uzun, şekilli, katran karası kirpikleri vardı. İnce yüz hatları acıyı gizlerken derinlerinde, inadına gülümsüyordu hayata. Dudaklarında yitiğinin sazı olmuş, yanık bir sevda türküsü dönerken, parmaklarının işlediği nakışları...