Medya; Jungkook
Yazar
Hoseok doktor onu kontrol ettikten sonra umutla gülümsedi. "Eee," dedi. "Nasılmışım?"
Doktor bey gülümsedi. "Değerleriniz gayet iyi Bay Jung,birkaç güne taburcu olacaksınız."
"Teşekkürler." Doktor bey odadan çıkınca Hoseok Jimin'in yanına oturdu. "Duydun mu Jiminşi? İyileştim." Burukça gülümseyip Jimin'in elini tuttu. "Şimdi sıra sende. Lütfen iyileş..."
Jimin boş gözlerle tavana bakmaya devam ediyordu. Ama yine de,Hoseok'un elini sıkmayı başardı.
Hoseok mutlulukla gülümsedi ve başını Jimin'in eline yasladı. "Ben iyileşeceğine inanıyorum Jimin. Hepsi geçecek ve biz yine yedimiz mutlu olacağız."
O sırada hemşire elinde deli gibi çalan telefon ile odaya girdi. "Affedersiniz Hoseok Bey,telefon Jungkook Beyden."
Hoseok telefonu alıp cam kenarına geçti. "Jungkook?"
"Durumun nasıl Hoseok Hyung?"
"Gayet iyiyim. Birkaç güne taburcu olacağım. Siz ne yapıyorsunuz?"
"Aaa.,şey... Biz işimize geri döndük." Hoseok kaşlarını çattı. Daha bir hafta önce işleri bıraktıklarını söylemişti. "Bu da ne demek?"
"Rosé, kaçırıldı."
"Ne?!"
"Maalesef. Onu kaçıranı bulacağım ve- neyse,ben yanınıza gelene kadar hastane odasından çıkma. Kapıdaki adamlar sizi koruyacak."
"Tamam."
"Hoşçakal." Telefonu kapatıp hemşireye verdikten sonra yatağına uzandı ve karanlık gökyüzüne baktı.
"Bende işlere dönebilir miyim acaba?" diye mırıldandı. O da iyi dövüşüyor ve silah kullanabiliyordu. Bu hastalık olmasaydı tabi...
Gözlerini kapattı ve uykuya dalmayı bekledi. Belki bir gün o da yardım etmeye gelirdi. Kim bilir...
***
Rosé gözlerini açtı ve yine loş Işıklı odayla karşılaştı. Dün gece onu bağlamayı bırakmışlar,vücuduna hareket etmesini zorlaştıracak bir ilaç vermişler ve onu bu odaya kilitlemişlerdi.
İçinden onlara küfür ettikten sonra zorda olsa sırtını duvara yaslamayı başardı. Bu oda gerçekten iğrençti. Her yer küf kokuyordu ve pislik içindeydi.
Kolundaki iğne acısıyla yüzünü buruşturdu ve sweatini sıyırıp baktı. Morarmıştı ve kanamıştı.
Bacaklarında hiç güç yoktu, neredeyse felç gibiydi. Aklına Jimin ve kızlar gelince gözleri doldu. Onları son kez görmeyi çok istemişti...
Küçük pencereden gökyüzüne baktı. Buradan nasıl kurtulacaktı? Bir çıkış yolu bulması gerekiyordu. Ayağa kalkmak için duvardan tutundu ve zor da olsa başardı.
Kapıya ilerledi ve delikten dışarı baktı. Sadece bir adam gözüküyordu. Dudaklarını ıslattı ve derin bir nefes aldı. Gücünü toplayabilirse o adamı yenebilir ve buradan çıkabilirdi.
Kilit sesiyle duvara yaslandı. Bon Wha elinde şırıngayla içeri girdi ve yine gülümsedi. "Merhaba tatlım."
"Defol git s*rtük." Eski yerine oturacaktı ki Bon Wha acıyan kolunu tuttu. Rosé yüzünü buruşturdu ve dişlerini sıktı.
"Benimle iyi anlaşsaydın başına bunlar gelmezdi." dedi Bon Wha ve şırıngaya kısa bir bakış attı. Bunu Rosé'nin koluma saplamayı çok istiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
believer || liskook
FanfictionLisa yapmaması gereken bir şeyi yapınca arkadaşlarının ve onun başına milyonda bir görülecek şey gelir; seri bir katil onlara sarar... "Senden nefret ediyorum." "Biliyorum." 𝐛𝐭𝐬 & 𝐛𝐩 𝐟𝐚𝐧𝐟𝐢𝐜