2 | 5

2.4K 179 84
                                    

Medya; Rosé

🎶 Blackpink - Don't Know What To Do

Yazardan

Rosé ağlamaktan şişen gözlerini yavaşça açtı. İlacın etkisi geçmeye başlıyordu. Bu iyi bir şeydi çünkü gücünü bulabilirse buradan kaçabilirdi.

Yavaşça hareket etmeye çalıştı. Dün parmaklarını oynatmaya başlamıştı, bugünde bacakları hareket ediyordu.

Sırtını soğuk ve küflü duvara yasladı. Buraya geleli kaç gün olmuştu? Arkadaşları neredeydi? Jungkook onu şimdiye kadar bulmalıydı. Ya da Taehyung... Ya da Namjoon...

İçine yerleşen umutsuzlukla tekrar ağlamaya başladı. Günlerdir bu soğuk ve küflü odada yaptığı tek şey ağlamaktı. Bir de gücünü toplamak...

Kızları o kadar çok özlemişti ki... Onlara sarılmayı çok istiyordu. Ailesinin yanına gitmek istiyordu.

Ya Bon Wha onlara bir şey yaptıysa? Aklına gelen düşünce ile ürperdi. Düşüncesi bile korkunçtu. "Tanrım lütfen..." diye mırıldandı. "Lütfen iyi olsunlar..."

Kollarını kendine sardığı sırada kilidin sesini duydu. Hemen eski pozisyonuna geçti ve hiç hareket etmemeye çalıştı.

Bon Wha'nın ayakkabı sesi odayı doldurduğunda Rosé yine ürperdi. "Hâlâ felçsin," dedi Bon Wha ona yukarıdan bir bakış atarak. Kollarını göğsünde birleştirdi ve alayla gülümsedi.

"Bu iyi Chaeyoung. Çünkü seninle daha çok işimiz var."

"Bunu bana neden yapıyorsun?" dedi Rosé titreyen sesiyle. "Bunu neden yapıyorsun?"

Bon Wha'nın kıvrılan dudakları yerini soğuk bir yüz ifadesine büründü. "Çünkü intikam istiyorum."

Rosé'nin karşısına eğildi. "Çünkü Jennie hayattaki tek değerli varlığımı,kardeşimi öldürdü. Ailemi,her şeyimi elimden aldı. Yeterli mi?"

"Senin kardeşin bir psikopattı!" diye bağırdı Rosé.

"Sırf ona katılalım diye arkadaşımın ailesini öldürdü! Bir çocuk ailesini kaybetti! Ailelerimize aklına gelebilecek her türlü işkenceyi yaptı! Bunu hangi aklı başında bir insan yapar!?"

Bon Wha'nın yüzünde mimik dahi oynamadı. "Hee Woo'nun yaptığı işler umrumda değil. O benim kardeşimdi. Anladın mı? Ve ben, onu kaybettim."

Bon Wha arkasını döndüğü sırada Rosé onu yere mıhlayacak kelimeleri söyledi. "Sen bir anne değilsin,o acıları anlayamazsın..."

***

Lisa aniden uyandı ve saate baktı. Yine gece ikide uyanmıştı. Sol tarafına döndü ve yatağa oturmuş, bilgisayarla uğraşan Jennie'yi gördü. "Hey," dedi fısıldayarak. Doğruldu ve sırtını yatak başlığına yasladı. "Ne yapıyorsun?"

"Cevap bekliyorum." dedi Jennie de fısıldayarak. Jisoo hâlâ uyuyordu. "İki gün oldu. Neden hâlâ cevap vermiyor?"

"E - postasını kullanmıyorsa ne yapacağız?" diye sordu Lisa.

"Bilmiyorum." Rosé gittiğinden beri herkesin bilgi tek bir şey vardı,o da hiçbir şey bilmemekti.

"Gerçekten artık kafayı yiyeceğim." dedi Jennie ve başını elleri arasına aldı. "Delireceğim..."

Lisa bakışlarını tavana çevirdi. Göğsündeki o kötü his bir türlü geçmiyordu. Sanki kalbi atmıyormuş gibiydi.

Rosé'nin gülüşünü,kahkasını ,sinirlenişini çok özlemişti. Ona sarılmayı çok özlemişti.

believer || liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin