2 | 1

3.2K 192 53
                                    

Medya; Lalisa

Lalisa Manoban

Gözlerimi yavaşça açtım ve yüzüme vuran güneş ışığına ters bir bakış atıp arkamı döndüm. Ne ara sabah olmuştu ya? Esnedim ve baş ucumdaki saate baktım. On buçuktu...

Yavaşça kalktım ve banyoya girip işlerimi hallettim. Odama döndüğümde telefonum çalmaya başladı.

Jungkook arıyordu. Gülümsedim ve açtım. "Efendim?"

"Yine uyandırdım galiba..."

"Hayır, az önce uyandım. Bir şey mi oldu?"

"Seni özledim." Kıkırdadım. Neredeyse bir aydır görüşmüyorduk çünkü Jungkook ve ekibi Japonya'daki işlerle uğraşıyordu.

"Bende seni özledim. Ne zaman geleceksiniz?" Yatağıma oturdum ve pencereme baktım. Güneş tam tepedeydi. Temmuz ayı işte...

"Az kaldı,biraz daha sabret."

"Ben gayet sabrediyorum. Her gün arayan sensin."

Güldü. "Tamam tamam... Seni seviyorum, görüşürüz." Gülümsedim. "Görüşürüz."

Hee Woo'yu yenmemizin üzerinden altı ay geçmişti. Hepimiz öyle mutlu ve öyle huzurluyduk ki. Jungkook da artık o 'işleri' bırakıyordu.

Benim ailem dışında kızların aileleri memleketlerine dönmüştü. Kızlarla bir süre daha birlikte olacaktık sonra uzun bir süre hepimiz ailelerimizle yaşayacaktık.

Şu anda hepimiz kariyerlerimize odaklanmıştık. Ben dans öğretmeni olma yolundaydım, Rosé ses eğitmeni olma yolundaydı. Jennie moda ile ilgili bir kursa gidiyordu. Jisoo da resim kursuna gidiyordu.

Namjoon ve Jisoo ilişkisi ise... Orası hâlâ karışıktı.

***

"Rosé! Yine yemeğimi yemişsin!" Jisoo Rosé'ye kızarken bende onlara gülüyordum. Sonunda her şey güzeldi. Evimize dönmüştük ve ben Jungkook'la ailemi kazanmıştım.

Annem ve babam akşam yemeği için dışarı çıkmıştı biz de kızlarla film izliyorduk.

Rosé "Of, bu film cidden sıkıcı." dediğinde ona döndüm. "

"Özel gününde misin? Bu filmde hep ağlardın, "

"Hayır,sıkıldım artık." Ayağa kalktı ve odasına yöneldi. Tam içeri girecekti ki bana döndü. "Ben biraz hava alacağım."

"Bu saatte mi?" dedi Jisoo tek kaşını kaldırıp. Jennie de Rosé'ye döndü. "Hava çoktan karardı. Başına bir şey gelmesin?"

"Merak etmeyin. Sadece evin önünde olacağım."

"Dikkat et yine de." dedim. İçimde kötü bir his vardı. Yine de bir şey demeden filme döndüm. Rosé hazırlanıp bize el salladı ve evden çıktı.

Saate kaydı gözlerim. Dokuza on vardı. Mısırı kenara bıraktım ve arkama yaslandım.

***

Genç kız ince montuna daha çok sokuldu ve binadan çıktı. Hava almak istemişti. İçi içine sığmıyordu çünkü aklında Jimin vardı. Hastanede onu ziyarete gitmişti ve o günden sonra her gün oraya gitmek istiyordu.

Derin bir nefes alıp gökyüzüne baktı. Aşık mı oluyordu? Yoksa sadece etkileniyor muydu?

Arkasında bir hareketlilik hissedince irkilerek döndü. Bir kadın ve bir adam yanından geçiyordu.

Rahatlayacaktı ki, o adam kolundan tuttu. Bağırmaya fırsat kalmadan kadın ağzına o iğrenç kokulu ilacı sürdü.

Gözleri kapanırken kadının yüzünü bulanık gördü. Kırmızı rujlu dudakları pis bir şekilde gülümsüyordu.

believer || liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin