2 | 4

2.4K 169 64
                                    

Medya; Yoonnie

Yazar
24 Yıl Önce
Seul, Güney Kore

Genç kadın kucağındaki bebeğe acıyan bir bakış atıp adımlarını hızlandırdı. On dakikalık bir yürüyüşün ardından müstakil eve gelmişti. Bebeğin yüzünü açtı ve ona öfkeyle baktı.

"Artık gitme vakti seni küçük fare." Bebeği kundağına daha sıkı sardı ve evin kapısına koydu. Ardından arkasına bile bakmadan hızla oradan uzaklaştı.

Bebek Namjoon olanlardan habersiz bir şekilde uykusuna devam ederken evin kapısı nihayet açılmıştı. Bayan Kim, yerde yatan kundağı görünce korkuyla geriledi.

"Tatlım! Buraya gelmelisin!" Kocası Bay Kim yanına gelince kundağı gösterdi. "O bir bebek mi?"

"Sanırım evet." dedi Bay Kim ve kundağı alıp Namjoon'a baktı. "Aman Tanrım... Onu buraya kim bıraktı?"

"Polise haber vermeliyiz." dedi Bayan Kim ve telefona uzandı. Bay Kim o sırada Namjoon'un üzerindeki notu fark etti.

Sevgili Kim çifti,
Neredeyse beş yıldır evlisiniz ve çocuğunuz olmuyor. Biliyorum. Bu bebek sizin kaderiniz. Ona iyi bakın ve polise gitmeyin. Ailesi, yani ben onu istemiyorum. Güzel bir ailede büyüsün yeter.
Hoşçakalın.
B.W

"Tatlım,polisi arama." dedi Bay Kim ve notu karısına gösterdi. Bayan Kim bir süre şoktan çıkamadı. Kocasıyla yarım saat kadar tartıştıktan sonra polise gitmeye karar verdiler.

Ancak neredeyse bir yıl uğraşan polisler aileyi bulamadı. Namjoon'u yetimhaneye vermeye karar verdiklerinde Bayan Kim onu evlat edinmek istediğini söyledi.

Böylece Namjoon'un kaderi hepten değişti...

Şimdiki Zaman
Yazar

Bon Wha geçmişi düşününce yaptığı hata bir kez daha yüzüne tokat gibi çarptı. Böyle bir hataya nasıl düşmüştü? Namjoon'un dünyaya gelmemesi gerekiyordu... Oysa onu öldürmek istememiş sadece ondan kurtulmak istemişti.

Şimdiyse hataları gün yüzüne çıkıyordu. İçkisini bitirdi ve odasından çıkıp Hee Woo'nun odasına girdi.

Burukça gülümsedi ve yatağa oturdu. "Yeğenin Namjoon, Kim Namjoon Hee Woo. Ablan bir aptallık etti ve cezasını hâlâ çekiyor."

İç çekti ve yatağa uzandı. "Ne yapacağımı bilmiyorum Hee Woo... Keşke şimdi burada olsaydın. Keşke Namjoon'u nasıl unutacağımı bilseydim. Keşke Namjoon'u hiç doğurmasaydım..."

Göz yaşları yanaklarından süzülürken Hee Woo'nun yastığına sıkıca sarıldı. "Seni özledim. Hemde çok..." Göz yaşları yastığa dalarken aklına Jennie geldi. Öfkeyle "O kızı öldüreceğim." dedi. "Bu yanına kalmayacak."

***

Daegu'ya vardıklarında Namjoon bilgisayarından sinyallere bakıyordu. Aklına annesi geldiğinde burukça gülümsedi. Onları Busan'a göndermişti. Bütün bu kargaşa bittiğinde huzurla onların yanına gidecekti.

Depoya geldiklerinde Jin arabayı durdurdu. "Hazırlanın,"

Jungkook arkadaşlarına baktı. Silahını hazırladı ve "Çok dikkatli olun." dedi. "Plan şu,Yoongi ve ben önden gireceğiz. Taehyung, Lisa ve Jisoo arka tarafta kalacak. Tzuyu, Jennie ve Jin de yan kapıları tutacak.

Namjoon da bize nereye gitmemiz gerektiğini söyleyecek. Tamam mı?"

"Tamam."

Lisa arabadan inince hızla Jungkook'a sarıldı. "Dikkat et." Jungkook hafie gülümseyip Lisa'nın saçlarından öptü. "Merak etme. Siz ne olursa olsun Rosé'yi alıp çıkın."

"Tamam." Lisa son kez Jungkook'a gülümseyip Taehyung'un yanına ilerledi. İçinde kötü bir his vardı.

Taehyung Lisa'ya baktı ve gülümsedi. "Gergin gibisin."

"Hayır değilim,"

Taehyung Jisoo'ya baktı. "Dehşete düşmüş."

Lisa gözlerini devirdi ve bıçağı daha sıkı tutup yandaki ağaçların arasına girdi. Taehyung ve Jisoo da kenardaki konteynerların arkasına saklandılar.

Jisoo endişeyle depoya baktı. Burası onu çok ürkütmüştü. Aklına Namjoon gelince ister istemez sırıttı. Vücudu anlamsız bir şekilde güvenli hissederken boğazını temizledi ve silahı daha sıkı tuttu. Şimdi sırası değil Jisoo.

Taehyung gökyüzüne baktı. "Tanrım, lütfen Tzuyu ile evlenmeden ölmeyeyim..."

Jungkook ve Yoongi kapıyı sessizce açıp içeri girdiler. Yoongi etrafa baktı ve Jungkook'a döndü. "Burada kimse yok gibi."

"En alt katta olabilirler."

Yavaş hızla en alt kata indiler. Burada iki kapı vardı. Yoongi birine, Jungkook birine yöneldi.

Yoongi kapıyı açınca boş bir odayla karşılaştı. "Kahretsin... Burası boş."

"Burası değil." Yoongi kaşlarını çatıp Jungkook'un yanına yürüdü. O odada bir ceset vardı.

"Aman Tanrım..."

"Beni duyuyor musunuz?" Kulaklıktan Namjoon'un sesi gelince Jungkook dikkat kesildi. "Sinyal hâlâ burada. İçeride ne var?"

"Bir ceset daha. Rosé'den iz yok." dedi Jungkook öfkeyle. "Lanet sinyal nereden geliyor?"

"Buradan," dedi Yoongi yerde bulduğu telefonu havaya kaldırıp. "Burayı bulacağımızı biliyordu."

"Kahretsin!" Jungkook öfkeyle depodan çıktı. Namjoon herkese haber verdiğinde hepsi arabada toplandı.

"Şimdi ne olacak?" dedi Jennie ağlamaya başlayarak. "Ya Rosé ölmüşse?"

"Şşşş," Yoongi onu sakinleştirmeye çalışırken herkes kendi düşünceleriyle boğuşuyordu.

Lisa pencereden dışarı baktı. Rosé'yi gerçekten çok özlemişti ve başına kötü bir şey gelme ihtimali onu yiyip bitiriyordu.

Jisoo başını elleri arasına aldı ve ağlamaya başladı. Yavaş yavaş tüm umutları tükeniyordu. Rosé'yi çok özlemişti ve artık her şey bitsin istiyordu.

"Ne yapacağımı bilmiyorum." dedi Jungkook çaresizce. "İlk defa ne yapacağımı bilmiyorum."

"Bende." dedi Taehyung ve başını geriye yasladı. "Sanırım Bon Wha bulunmak istemiyor."

"Bir fikrim var." dedi Jennie. Gözlerimi sildi. "Hee Woo'yu öldüren benim, Bon Wha beni istiyor. Onu bana çekmeliyiz."

"Olmaz." dedi Yoongi. "O tehlikeye giremezsin."

"Başka bir fikrin var mı? Mecburuz," Jisoo Jungkook'a baktı. "Bon Wha ile iletişime geçmeliyiz. Nasıl yapacağız?"

"E postası ile." dedi Namjoon ve bilgisayarı arkaya uzattı. Taehyung bilgisayarı aldı ve şaşkınca "Bu kadar yetenekli olmanız beni korkutuyor." dedi.

Jennie bilgisayarı aldı ve Bon Wha'ya mesaj yazdı.

Alıcı; Hee Bon Wha
Gönderen; Kim Namjoon
Mesaj; Ben Kim Jennie. Hee Woo'nun katili. Beni aradığını biliyorum. Rosé'yi beni kendine çekmek için kaçırdın. Bu yüzden yanına gelmeye karar verdim. Bana hemen ulaş.

Jin Jungkook'a baktı. "Eve mi gidiyoruz?"

"Bon Wha'dan cevap gelene kadar evet."

Hepsi üzgün suratlarla eve gitti. Hiçbiri artık beklemek istemiyordu ve umutları tükenmek üzereydi.

Kızlar Rosé'nin odasına girdiler ve yatağına uzandılar. Lisa sessizce ağlamaya başladığında Jisoo Rosé'yi düşünüyordu. Birlikte yemek yemeyi çok özlemişti. O sırada da Jennie Bon Wha'yı öldürme planı kuruyordu.

"Onu da kardeşi gibi öldüreceğim..."

×××

Kısa oldu biliyorum ama en yakın zamanda telafi edeceğim. 💜

believer || liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin