Polis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa; kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne dek...
Bahçesindeki ağaçtan erik çalan kızı fark ettiğinde kızı korkutmak istemedi fakat her şey bir anda oldu. Tam kucağına hatta ellerine düşen meyve falan değildi. Bir kızdı, üstelikte komşu kızı!
Aile büyüklerinin hatta komşularında tanık olduğu, işte tamda o andan itibaren her şey karmakarışık bir hal aldı...
♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
"İzin ver biz olalım, bütün yaralarını bir bir özenle sarayım... Bana sözde bir nefes kadar yakınsın ama fersah fersah yasaksın."
"Ben... Ben korkuyorum."
"Benden mi, yaşanacaklardan mı?"
"Sana kapılmaktan..."
"Seni bırakamam biliyorsun değil mi?"
Cevap gelmedi çünkü narin beden titremekten konuşamadı. Korkuyordu çünkü ona kapılırsa her şeyin büyüsü bozulacakmış gibi hissediyordu. Adam, karşısındaki güzellikten cevap alamayınca devam etti.
"Bak, burası kalbim. Kırsan da döksen de orası senin yerin. Bana gelsen de gelmesende hep seninleyim..."
Genç kızın kalbi ağzında atmaya başladı. Kendisini içten içe azarlarken şöyle diyordu. Bir sus be yüreğim, başımıza arıza çıkarma! Karnımı kelebekler ordusu mu işgal etmiş? Ne bu uçuş uçuş haller? Yeter ya, düğün dernek mi kurdunuz içeride? Hem diğer organlar siz niye halaya duruyorsunuz?
♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧
Feyza. 🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀
Adının anlamı başarılı, mutlu ve feyz dolu demek lakin o bunlardan sadece birisinde iyi. Bütün engellere rağmen başarılı olmak. Mutluluk mu? O duygu henüz tam anlamıyla kapısını çalamadı, sanki adresini bir daha hatırlamamak üzere unutmuş ve çok uzaklara gitmiş.
Kör bir makasla yüreğini deşip duran bu his ve hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren endişesi heybesine yük. Hayal etmeyi çok seven umutlarına sıkı sıkı tutunan bir kız olmaktan başka hiçbir numarasının olmadığını düşünüyor. Feyza'nın kanayan yarası canavar gibi bir anneye sahip olması. Nasıl mı?
Birazcık anlatmak gerekirse henüz ilkokula giden bir çocukken korkuları yüzünden çişini kaçıran, okuldan eve ıslak sıçan gibi dönen ve annesi tarafından soba demiri ile dövülen kız bir çocuğuydu o.
Okuldan eve yorgun ve aç gelmesine rağmen bulaşık yıkamadı diye saçları huysuz annesi tarafından tutam tutam yolunmuştur. Ev işleri var diye sokağa çıkmasına izin verilmeyen saklanbacı doya doya oynayamayan, gücünün yetmediği her şeyde anneden azar yiyen karnı dayakla doymuş biçareydi.
Yaz tatillerinde anne tarafından illa işe gireceksin ve eve para getireceksin diyerek ne üdüğü belirsiz yerlere çalışmaya gönderilmiş genç kız diğer aile fertleri tarafından yeterince korunamadı. Namusunu korumak adına son girdiği iş yerinde sadece donu ile karşısına çıkan bir adam yüzünden ağlayarak eve koşup gelmişti. Neden ağladığı sorulmadı bile işten kaçıp geldi diye ev terliği ile dövülen kızcağızı komşusu cazgır annesinin ellerinden zor almıştı.
Arkadaşlarıyla mesajlaşıyor diye saçları yolunan ve eti çimdiklenen Feyza'cık hala bir umut adına anne denilen illetten minicik sevgi görebilmeyi beklemektedir . Yapılan hakaretlere ve aşağılamalara çocukluğundan bu yana boyun eğmek zorunda kalan kendine güveni azalmış, kendisinden başka kimseye güvenemeyen ve artık yetişkinliğe adım atan kız dünyaya hala çocuk gözleriyle bakıyordu.
Babasının güvenli gölgesine hiçbir zaman sığınamamış, yüreği çok sıcak ama bakışları üşümüş kızcağız bitmeyen umutlarına sarılarak ayakta duruyordu. Bahaneler değişse bile sonucu hiç değişmeyen döngüyü çocukluğundan bu yana yaşamak zorunda kalıyordu.
Bütün kötü anılarına inat çok güçlüydü Feyza. Bir gün mutlaka ama mutlaka çok mutlu olacağına çok sevildiği bir aile kuracağına inancı tamdı. Ona acıyarak bakanlara inat o güzel günlerin hayalini kuruyordu. Şimdi buna züğürt tesellisi diyenler olacak fakat bir insan neyi çağırırsa hayatına, onu mutlak yaşardı.
Feyza bebekken bir gül tomurcuğu tanesiydi. Çocukken yaprakları yaralar aldı, şimdi biraz büyümüşken artık yeni hasarlar almak istemiyordu. İçten içe yakılan çocukluğunda üzerine is taneleri yağmıştı. Bu sebeple çokça gül biraz da kül kokardı.
♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧
Akın. 🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
Büyüyünce ne olacaksın sorularına hep polis olacağım diyerek cevap verirdi. Oldu da. Bade Mahallesi'nin biricik polis genci olan Akın'ın tek derdi dünyayı yani en azından yaşadığı şehri, kötülerden ve pisliklerden arındırmayı görev edinmekti. Öyle de yaptı. Çocuklukta gücü yetmeyen herkesi korumayı çok istemişti ama o zamanlar yaşı küçüktü. Büyürken adım adım hedefine kavuştu ve başarılı bir polis oldu.
Fakat anladı ki herkesi kurtarmaya, büyüse bile tek başına onun gücü yetmezmiş. Dünya su olsa o sadece bir damlacıktı. Çocukluk ya herkesi kurtarırım sanıyordu ama öyle olmuyormuş. Yetemiyordu ve herkesi birilerinden koruyamıyordu. En yakınında ki çocukluk arkadaşını komşu kızını kurtaramıyordu. Ve bu ona çok koyuyordu.
Hani sonsuz bir döngüye girilir de her şey aynı düzeyde ilerler ya, olayların fitilini ateşleyen kişi başkası olmasına rağmen bomba Akın'ın ellerine yapışmıştı sanki. Ve o patlama anı çok yakındı.
Velev ki canı yanan kesinlikle Akın değilde değer verdiği biri olacaktı. Ona yakın ama uzak biri zarar görecekti. Erik ağacı bütün olanlara şahitti. Ah be kader; Akın'a güldün mü, sövdün mü belli değil!
🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥🔥
Selam güllerim (;
Azıcık ucundan baş karakterlerimiz sizlere merhaba dedi. Neler düşünüyorsunuz merak ediyorum :)
Karakterleri sizin hayal dünyanıza bırakıyorum nasıl hayal ediyorsanız o şekilde kalsınlar. O yüzden fotoğraf yok.
Hangi karaktere daha çok ısındınız?
Bütün kötülüklerden korunmanız dileğiyle gül taneleri.🌹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
》SiRAYET《
RomancePolis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne kadar... Bahçesindeki ağaçtan erik çalan kızı fark ettiğinde kızı korkutmak istemedi fakat her şey bir anda oldu. Tam kucağ...