30.Müsekkin 🌹

772 65 66
                                    

Bu bölüm beni yorumlarda asla yalnız bırakmayan cemreliss e
pinararz a ve
Gsyeaaaa ya ithaf edilmiştir. İyi ki varsınız güllerim. 🌹🥰

Bir evet kelimesi insanın hayatını ne kadar değiştirebilir? Feyza'nın kendine ait kafesi yerle bir olmuş, huzur tüten bir eve ürkek kuş misali konuvermişti.

Gelinlik, damatlık ve düğün alışverişi yine bayram tadında geçmişti. Feyza hayatı boyunca ona alınmayanların, bir hafta içinde ona ait oluşuyla başı dönmüştü ve istemsizce değerli hissediyordu. Yüreğinde ufacık bir yer her şeyin daha güzel olacağına dair umut diye fısıldıyordu.

Zarif kabarık olmayan özüne benzer sade bir gelinliğin içinde Akın'ı beklerken başkasının hayatını yaşıyormuş gibi hissediyordu. Sonra kapı açıldı, odasını kokusuna bulayan adam şimdi tam anlamıyla genç kızın hayatını ellerinin içine alıyordu.

Kendinden emin dik duruşuyla Akın, duru güzelliği izlerken içinden küçücük, çok ürkek diye düşünüyor nasıl davranması gerektiğiyle ilgili ilk defa bocalıyordu. Ama işleri her daim yoluna koyan ve yürüten Akın olduğu için silkelenip ceylandan hallice bakan gözlere içtenlikle gülümsedi.

Güzel olduğunu söylemeyecekti çünkü genç kızın içine kapandığını ve köşe bucak kaçtığını hissediyordu. "Hazır mısın komşu kızı?" Dedikten sonra yanına dek kararlı adımlarla ilerledi. Onlar için kurulan düğün alayının sesi boğukça odanın içine doluşuyor, kulaklarında silik ezgiler bırakıyordu.

Feyza, Akın'ın düşüncelerini merak ediyordu. Onun sorusunu cevaplamak yerine "Olmuş muyum?" Diye sorarken kusursuz görünen adamın yüzüne bakamıyordu.

Bir şeylere ayak uydurmakta mecbur hissediyor anlamsızca mahçup düşüyordu. Onun olurunu almak sanki en önemli şeydi Feyza için. Başka fikir alabileceği hiç kimsesi yoktu genç kızın. Onu bencilce kimsesizleştirmişlerdi. İçinde avaz avaz bağıran yalnızsın serzenişlerine kulak tıkıyordu. Ama nereye kadar?

Akın bu soruyu pek beklemiyordu biraz düşündü, ya yine tıpkı kaplumbağa misali kabuğuna çekilirse diye birazcık gerildi. Ama o zoru başarmış biri olarak umuduna sarılmak zorundaydı.

"Peri kızı gibi olmuşsun. Gül bahçelerinin en narin çiçeği gibi küçücüksün Feyza. Biliyor musun, bazen kendime, seni bu mahzene kendimle beraber attığım için çok kızıyorum. Biz bu işin sonunda ya aklanacağız ya da..."

"Ya da?"

"Boşver yaşayarak görelim, hazırsan çıkalım mı? Muhteşem bir düğün bizi bekliyor."

Başını salladı Feyza. Diyecek bir sözü kalmamıştı. Şimdi onun olurunu almış mıydı, almamış mıydı anlayamadı. Küçücüksün demişti ve bu kızcağızın içini burktu.

Yaşları, düşünceleri hatta hayata bakış açıları bile farklı ve bambaşkaydı. Minik adımlarla kapıya yürürken ardından gelen adamın adım sesleri küçük yüreğinde tok sesler bırakıyordu.

Her yerdeydi Akın. İstemsizce ürperdi. Hem rahatsız hem de güvende hissediyordu. Aklını kaçırmış olmalıydı. Dış kapının önünde ceketi ilikli babasını görene dek adeta bir masalın içinde yürüyordu ama adımları olduğu yerde çivilendi.

Feyza bu karşılaşmanın olacağını biliyordu, içten içe hazırlanmaya çalışsa bile tökezlediğini ve bir duvara son hızla tosladığını hissetti. Sıcacık bir nefes ensesini süpürüp geçerken o ela gözlerini babasından çekemedi.

"Feyza... Seni bana teslim edecek görevi bu... İzin ver son yokuş. Olacak bitecek. Güven bana." Kulağına kelimelerle üflenen sıcacık soluk gerilmiş kaşlarını bir nebze gevşetti.

》SiRAYET《Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin