5.Anafor 🌹

2.2K 233 130
                                    

Yapacak bir işi olmadığı için eve gitmeye karar veren Akın mahallenin yıllardır tek küçük satış yeri olan Şen Baykal'ına girdi. Sahibi Raşit Edendi'yi çok severdi çünkü dünya malında gözü olamayan adamın çok babacan bir kalbi vardı. Etrafında kim düşkünse yardım ettiğini bildiği yaşlı adamdan olabildiğince çok alış veriş yapardı.

Bakkal Raşit Efendi her gün besmeleyle açtığı dükkanına sağ ayağıyla girer dükkana Allah'ın selamını verdi. (Selamun Aleyküm). Derler ki evine ya da iş yerine selam vererek girersen içindeki melekler alırlar selamını. Namazın içine işlediği o huzurla ve borcunu ödemenin hafifliğiyle yeni gelmiş yiyecek kolilerinin sıkı sıkıya bantlanmış şeritlerini, elindeki dükkan anahtarıyla açıp içindekileri yerleştirmeye başladı. Her paketin üzerini elindeki ıslak bezle usanmadan siliyor, ufacık dükkanını olabildiğince temiz tutuyordu.

Mahalleli bakkalı evvelden çok severdi. Zira tam üç kez veresiye defterini yakmışlığı vardı. Adamın iyi yüreğinden mi yoksa yaktığı veresiye defterlerinde mi hikmet bilinmez, mahalleli adamı yıllardır muhtar seçiyordu. Bakkal Raşit Efendi hemen üst katındaki evinin bir odasını bu yüzden muhtarlık bürosuna çevirmişti.

Veresiye defterlerini neden yaktığına gelirsek, gazete okumak en büyük hobisi olan adamcağızın birinci yakışı şu yüzdendi. Okuduğu haberde üniversiteli bir gencin hamallık yapmaya bile razı olsada, iş bulamayışından kendisini çok işlek bir köprüden akan trafiğe atıp hayatını oracıkta kaybedişini okumasıydı. Elbette bu gencin hayatından tek nefeste vazgeçmesi asla doğru değildi. Her ne yaşarsak yaşayalım dünya nefes almaya değer bir güzel bir yerdir.

Yaşlı adam canın ne kadar kıymetli olduğunu bilse de gencin bu elem dolu vesdasına içi ezildi çünkü adamın hiç çocuğu olmadı, mevlam ne eylerse o olur ya adam hiç sitem etmedi. Her şerde bir hayır saklar yaradan. Raşit Efendi haberi okuduktan sonra kendi öz oğlunu kaybetmiş gibi içi yandı ve çakmakla bir köşeden tutuşturuverdi temiz sayfaları çok az kalan veresiye defterini. Yanışını izledi, olur ya veresiye yazdıran birisi, onun yazdığı borçlar yüzünden canına kıyarsa vicdanının altında kalmaktan korkardı.

İkinci yanış mı?

Madende eşini göçük altında kaybeden Elvan üç evladıyla öksüz ve yetim kalıvermişti. Gözünün yaşı dinmeyen kadın birgün aceleyle bakkal dükkanın önünden koşturarak geçerken gördü adam. Kucağında ki son bebesi ateşlenmiş olsa gerek telaşı çoktu, diğer evlatları savrulan eteğinin ardından ağlayarak koşuyordu. Ta ki veletlerden birisinin karnı çok aç olmalı ki cips paketlerine içi giderek bakarken tökezleyip düştü.

Düşmesine değilde o yiyeceklere ulaşmadığından çok ağladı. Bakkalda müşteri bekleyen adam dizlerinin ağrısından dolayı arkalarından koşamadığı için cipsi içli içli ağlayan çocuğa veremeredi. Olayı anlayıp çözene dek çocuk uzaklaşan annesinin ardından son bir gayret koşup yetişmeye çalışırken ardına dönüp sık sık bakkal dükkanına baktı. O elem veren bakışlar veresiye defterinin ikinci kez yanışına neden oldu. Zira en çok borç Elvan Kadın'ındı.

Bebelerine aldığı süt parası dağları bulmuştu. Kıyamadı bakkal adam, onlarda benim çocuğum dedi ve anında kül ediverdi defteri. Elvan'a ve çocuklarına neler oldu okuyacağız elbet...

Defterin üçüncü yanışı da Raşit Efendi'nin karısı Neşe tarafından oldu. Bu da başka bir hikaye ya onu da okuruz elbet. Eski yapı olduğundan alçak girişi sebebiyle Akın huzur kokan küçük bakkal dükkanına hafifçe başını eğerek girdi. Selam verdiğinde gazete okuyan adam yaşlı adam gülümseyerek genç adama baktı.

》SiRAYET《Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin