Feyza'nın giydiği uzun pudra rengi elbisenin o düşüş anında Akın'ın kovadan kurtulmaya çalışmasıyla, etek kısmı baldırlarının üzerlerine kadar açıldı.
Bu da yetmezmiş gibi giye giye eskiyen elbisenin bağrındaki 3 düğme kopup hiçliğe karışıverdi.
Akın'ın ağırlığıyla pestile dönen Feyza'nın sırtı kalçası düşmenin şiddetiyle ve üzerindeki ağır yükle sızım sızım sızlıyordu. Başının arkasından kavrayan el sayesinde şükür ki kafasını çarpmamıştı. Gözleri kapalı genç adamın pazularından sıkıca tutarken olayın vahametini henüz daha anlayamamıştı.
Feyza bilseydi o delice erik sevdasının başına bu işleri açacağını bırak ağzına sürmeyi bir daha o meyveyi düşünmezdi bile. Böyleydi Feyza işte ya bir şeyi çok seviyor ya da hiç sevmiyordu.
Ağzının içinde çiğnemeye fırsat bile bulamadığı çekirdekleri bile oluşmamış buğday tanelerinden biraz büyükçe bir kaç erik öylece dilinin üstünde kalakalmıştı.
Hareket edemiyor, bir türlü ana dönemiyordu. "Lan!" Diye duyduğu gür ve hiddetli ses onu en güzel eyleminden alıkoyarken ödünü koparmış uzandığı minik tatlı eriğe ulaşamadan boşluğa basıvermişti.
Akın'ın, Feyza'nın bacaklarının arasındaki uzun bacakları, boynuna gömülmüş yüzünün aldığı kordan nefesler bile kızın şoktan dolayı beynine uyarı sinyalleri gönderemiyordu. Feyza şoktaydı.
Akın mı?
O garibimde bir seslenişle bu duruma düşeceklerini asla düşünememişti.
Bir ayağına takılı kalmış teneke kova ile şaşkınlıktan uzanıp kaldığı kızın üzerinden hemen kalkmak aklına gelmemişti. Minicik kızın üzerinde bütün heybetiyle uzanıyordu.
Ama yine de sağ duyusunu ilk kazanan o oldu ve hemen ellerinden destek alarak göğsünü kızın üzerinden onu daha fazla ezmeden hafifçe kaldırdı. Fakat lanet kova yüzünden tek ayağından kuvvet alamadı.
Çevikliğini kullanıp yana yatmak heyecandan aklına gelemedi. Hala eteği açılmış bacaklarının arasındaydı. Aslında elini ayağına dolaştıran Feyza ve etkisiydi ama Akın bunu henüz tam olarak kabullenememişti.
Akın kollarından destekle göğsünü kaldırırken önce hafif çimlenmiş sakallarının kızın boynuna sürüldüğünün yanağını da süpürüp geçtiğinin farkında değildi. İşte o hain sakallar Feyza'nın uyarı çanlarını çalan detaydı.
Hızla ve şokla açılan ela rengi gözler hemen yüzünün iki karış üzerindeki kahve gözlere tutundu. Küçük dudakları anlamsız bir kaç kelimeyi seslice çıkaramadı. İkisi de nefes nefese bir birine bir an bakakaldılar.
Akın kızın iyi olup olmadığına bakarken hala kovayı tekmeleyip çıkarmaya çalışıyordu. "İyi misin Feyza?" Sesini kaybolduğu yerden buluşup konuşurken bir eli yavaşça kızın yanağına tutundu. Feyza'nın ağzı balık gibi açılıp kapanıyor ama kelimeler çıkmıyordu.
Akın endişlendi, Feyza'nın dudaklarının kenarlarına yapışmış saçlarını tek eliyle çekti. Tek elinin ve tek ayağının üzerinde duruyor alt bedenleri ayağında ki kovadan kurtulmaya çalıştığı için kıza sürünüp duruyordu. Akıl tutulması yaşayan Akın'ın kollarına yapışmış minicik eller onu sımsıkı tutuyordu.
Genç adam hasar tespiti için Feyza'nın yüzünden boynuna oradan biraz aşağılara indiğinde o alev bakışlar kızın düz sade sütyenini de maalesef görmüştü.
Aptal gibi teneke su kovasıyla uğraşmayı bırakıp hızla kendini yana atakerken gözleri istemsizce daha aşağılara açılan eteğe kaydı. Kendine hızlı bir azar çekip en seri şekilde kumaşı tuttuğu gibi genç kızın ayak bileklerine denk bir daha bakmadan indirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
》SiRAYET《
RomansPolis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne kadar... Bahçesindeki ağaçtan erik çalan kızı fark ettiğinde kızı korkutmak istemedi fakat her şey bir anda oldu. Tam kucağ...