Akın gözlerine araba farı kaçmış tavşan gibi kalakaldı önce sonra ise hemen ardında dikilen kızın önünde rezil olmak asla istemezdi. İçeride artistik yapmıştı o kadar boşa gitmesindi. Karizması çizilmesin diye hemencecik kapıyı ardından çekiverdi.
Bir elinde terlik hınçla ayağını yere pıt pıt vuran annesinin süsecek boğa gibi bakmasıyla yutkundu. Çok atik ve çevik bir şekilde bu işten sıyrılabilirdi. Evet yapabilirdi. Yapmalıydı.
Gaza gelip uzun bacaklarıyla leylekten hallice seke seke annesinin yanından hızla sıyrıldı. Dış kapıya ulaştığında sırıtıyordu. Fakat uzun sürmedi, sıkı kalçalarına kurşun gibi isabet eden anne terliği ile keklik gibi avlandı.
"Akın! Bir daha sözümü filler gibi ezersen, kulaklarını delip seni tavana asacağım!" Diyen annesine cevap bile veremedi. Haklıydı. Kapıyı açıp hışımla dışarı çıkarken totosunu ovuştura ovuştura yürüdü.
Feyza şaşkınlıktan açılıp kalmış gözleriyle öylece kapıya kilitlenmişken Akın diye bir çığırtıyla yerinde zıpladı.
Sessiz sakin melek gibi bir kadının neden çileden çıktığını merak eden bir telaşla odadan çıktığında, Fatma Teyze'sinin tek ayağında terlikle hoplaya hoplaya dış kapının arkasındaki terliğe ulaşmasını şaşkınlıkla izledi.
En son oğlunun kulaklarını delip asacağını söylüyordu. Ciddi miydi? Sonra kadının hiçbir şey olmamış gibi kıkırdayışlarını görünce içine su serpildi.
"Feyza çocuğum uyandırdım mi seni? Ah yavrum, deli oğlan uğraşıyor benimle... Korkutmadım ya evladım?"
"Yok. Sadece bir şey oldu sandım. Ama çok kızgın bağırdın ya şimdi niye gülüyorsun? Onu anlayamadım..."
"Korkma yavrum henüz delirmedim, oğlumla böyle uğraşmak hoşuma gidiyor işte. Bakma sen bana... Ayaz da yok ya çilemi çekiyor oğluşum."
Kocaman adama oğluşum diyen kadınla Feyza bıyık altı sırıtmadan edemedi. "Oğluşun seni çok seviyor Fatma Teyze o da gülüyordur şimdi üzülme sen. Sordum diye gücenmedin ya ilk kez görüyorum bu hallerinizi ondan yadırgadım."
İki kadın oradan buradan şuradan hasbihal ederlerken Akın oğlumuz ne yapıyormuş, okuyalım o halde...
Akın, yollarını gözleyen bir adet Funda olmasaydı terliğin verdiği acıya değdiğini düşünüyordu. Komşu kızını ardında balık gibi açılıp kapanan bir ağızla bıraktığından yüzünde asılı kalan tebessüm, Funda ile bıçak keskinliğinde solup gitti.
Hiç yüzüne bakmadan sıyrılıp gitmek istedi ama inatla yürüdüğü her yön Funda tarafından kesildi. Haset taşıyan sesini duyduğunda bıkkınlıkla soludu. Yine başlıyoruz derken olabildiğince sakin kalmaya ant içti.
"Neden o?"Akın bir sürü cevap verebilirdi fakat karşısındaki kız utanma nedir bilmiyordu, anlamayacaktı. Yürüyüp geçmeye çalışınca yine önüne geçildi. Üstelik Akın'ın özel alanına taciz eden cinsten bir yakınlık içeriyordu.
Akın'ın sırtından aşağı rahatsız bir his yılan gibi kıvrıla kıvrıla süzülüp gitti. Hızla geri çekildi. Hiç biri görür diye de korkusu yoktu Funda'nın ki öyle bir gözü kararmışlıkla dikilmişti karşışına. Asla ona karşı hiçbir şey hissetmediğini defalarca Funda'ya söylemesine rağmen inatla ve yüzsüzlükle hala konuşuyordu, utanmadan sıkılmadan. Hiç tepki vermeyecekti. Çünkü işe yaramıyordu.
"O seni asla benim gibi sevmeyecek! İlk fırsatta arkasına bile bakmadan seni bırakıp gidecek!"
Acı bir gülümseme, Funda'nın dudaklarında çığlık çığlığa asılı kalırken yüzüne bile bakmayan adamın kendini yok sayışlarını uzun uzun izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
》SiRAYET《
RomancePolis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne kadar... Bahçesindeki ağaçtan erik çalan kızı fark ettiğinde kızı korkutmak istemedi fakat her şey bir anda oldu. Tam kucağ...