32-Dem 🌹

635 64 100
                                    

İyi Bayramlar Gül Tanelerim 🌹Bayrama yeni bölümü yetiştirmek çok istedim ama olmadı 😩 üzgünüm. Keyifli okumalar diliyorum.🤭

Karanlık yorgan misali örtse de hepimizin üstünü, her birimiz kendi gecemizde, izleriz gölgelere boğulmuş gök yüzünü. Yer yer yıldızların kum taneleri gibi saçıldığı ışıltılara değer harelerimiz, bazen hilal ya da dolunay süsleyiverir gözümüzü.

Aydınlığa bakanlar ışık, karanlığa tutkunlar gökte kapkara gerilmiş bir çarşaf görürler. Gece yarısı mı yansıtır ruhunu, gün ışığı mı besler ruhunu? Söyle ey fani, gece misin gündüz mü?

Akın ve Feyza güneş tutulması anında çarpışalarda hem geceye bakarlar hem de gündüzlere döner yüzleri. Gölgeler içinde kaybolmuş iki beden, bir sokak lambalarının bir de yıldızlar ve ayın güneşten çaldıkları ışıklarla, aynı yolu tüketmeye başladılar.

Feyza, o kadar yorgun ve halsiz hissediyordu ki araba içine, sinsice sinmiş, polis beyin mis gibi ferah kokusuyla, yüzü cama dönük mayışmış bir haldeydi. Okaliptus, çam ve akasya ağaçlarının burnuna ve ciğerlerine, vur kaç yaparak bıraktığı esans içinde uykunun kollarına huzurla çekildi. Ormanın koynunda sereserpe uzanmış gibi rüzgarın esintisini bile hisseden huşu dolu bir uykuya daldı.

Akın, Bartu'yu arayarak Alp'in hastanesini ve hangi odada olduğunu öğrendiğinde, Bartu gelmesine gerek olmadığını söylemesine, izin bile vermeden telefonu gencin yüzüne kapattı. Ne sikim döndüğünü asla anlamamıştı.

Kenan denilen haysiyetsizin, ekibini niye göreve sürüklediğini bilmeliydi. Düğünü olduğunu da biliyordu üstelik. Ve neden ekibi, her şey olup bittikten sonra kendisine haber verdi, bunun da peşine düşecekti. Direksiyonu sıkı sıkı kayrayan elleri sanki Kenan'ın boğazına dolanmış idam urganı gibiydi. Çok şükür ki yakın hastanede olan Alp'i nihayet görebilecekti.

Arabayı gelişine park edip kemeri yolarcasına çıkartırken uykuya dalan Feyza'yı buldu karamel kahvesi gözleri. Hayret! Bu yola baş koyarken varını yoğunu ortaya sermişken yanında ki kızın, karısı ünvanında varlığına henüz alışamamıştı.

Hayır yadırgama değildi bu. Hala inanamıyordu. Uyandırmak istemedi, camları üstten iki parmak kadar araladı. Ve yavaşça arabadan indi, araba kapısının sesine ve kapatırken arabayı hafif sarsmasına rağmen gül güzelinde hiç hareket yoktu. Akın, onun bu haline gülümsedi. Masumdu Feyza, çok masumdu. Arabanın kapılarını kilitledi.

Arkasına baka baka hastane girişine ilerlerken uyanıp uyanmadığını hala kontrol ediyordu. Uyanırda panikler diye. Koridorlara sinmiş o alışıldık koku, Feyza'nın etkisinden çıkmasına neden oldu.

Yerleri döve döve hızlanan adımları, Alp'in açık kapısının önünde son buldu. Bütün ekibi buradaydı. Alp dışında hepsi iyiydi. Akın'ı fark eden görev arkadaşlarının bakışları, komiserlerini bulurken hepsinin yüzünde, şimdi sıçtık ifadesi okunuyordu. 

Akın, Alp'e doğru hızla yürüyüp başını hafifçe göğsüne yasladı. "Alp, beni çok korkuttun oğlum, iyi misin?" Grubun en küçüğü, yeni polis olmuş, çömez Alp bu yaralanmış halinden utandı. Beş aydır göreve ve ekibe adapte olmaya çalışıyordu ama komiseri dışındakilere henüz alışamamıştı. Utanıyordu çünkü vurulmuş olmasıyla başarısız hissediyordu.

"İyiyim komiserim. Merak etmeyin sıyırdı sadece." Geri çekilip kendisine dikkatle bakan üstüyle, yüzüne oturtmaya çalıştığı, gülümseme ile çok az bir göz teması kurabildi.

Bartu çok akıllı, zeki ve ağzı laf yapan cambazın teki olduğundan Alp'in kıvranışlarını elbette gördü. "Komiserim yalnız varya görmeliydin Alp, öyle bir gaza geldi ki adamları şak şak şak diye yere düşen karpuz gibi dağıttı. Bunun ok misali kurşunları, dans ederek hain keklikleri, kolayca avladı."

》SiRAYET《Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin