27.Maruz 🌹

733 68 60
                                    

Büyüklerin kararı üzerine Feyza dini nikah kıyıldığı için artık Fatma Teyze'lerde, Akın'ın odasında kalacaktı. Akın mı? Henüz resmi nikah ve düğün olmadığı için babası tarafından evden kovulmakla hediyelenmişti.

Ömer Bey bu hayırlı işin en kısa sürede olup bitmesi için Mehmet Bey ve Ferit'i karşına almış konuşuyordu. Düğün hazırlıkları için öyle heyecanlıydı ki karşısında mezardan çıkıp gelmiş gibi oturan iki adama bıyık altı sırıtmadan edemedi.

Kul kurar, kader gülermiş ya baba, oğul Akın'ın burnundan getirme hevesindeyken olan onlara olmuştu. Oğlu Akın'ın, komşu kızının üzerinde yakalanmasını asla tasvip etmese de başından beri planlanan birliktelik bu sayede olmuştu.

Aylin Hanım ve Funda'nın da Akın'ın burnundan getirme kısmında çok daha aktif olacağını bildiğinden olayların baş döndüren hızı onu gülümsetti. Sirke satan muşmula suratlara karşı okkalı bir kahkaha patlatıvermek istiyordu lakin tuttu kendini.

Büyük oğlu Ayaz'ın on yıl kadar önce tefecilere kaptırdığı birikimi hatırlayınca üzüldü. Ne olurdu o para şu an elinde olsaydı? Ne güzel dillere destan bir düğün yapardı çocuklarına.

Ayaz'ı hatırlayınca yüreği sızladı. İlk gittiği vakitler telefonlarını açmasa da sık sık arardı büyük oğlu. O aramalar zamanla azalmış bir süre sonra da tamamen kesilmişti. Akın'la hala görüşüyor olmalarına şükretti. En azından iyi olduğunu biliyordu.

Düğün için gerekli olan şeyleri iki baba uzun uzun konuştular, alınacaklar ve davetiye listesi hazırladılar. Aylin Hanım ve Fatma Hanım araları bozuk olduğundan her şeyi düşünmek iki babaya ve Ferit'e kalmıştı. Fatma Hanım tabii ki el altından eşine olabildiğince destek oluyordu.

Feyza yabancı bir ev, başkasına ait bir odada Fatma Teyze'sinin giydirdiği elbise ile öylece dikilip kalmıştı. Odaya sinen Akın'ın temiz kokusu onu hazırlıksız yakalamış etrafını sinsice birden sarıvermişti. Minik bir masa üzerinde laptop pencerenin hemen önüne yerleşmişti. Gri tül perdeler balkon kapısı açık olduğundan nazlı nazlı dans ediyordu.

Duvara yanaştırılmış çift kişilik yatağın üzerine lacivert örtüler ve tek bir yastık eşlik ediyordu. Tüllerle uygun olsun diye tek kişilik gri bir koltuk balkona yakın konuşlanmıştı. Yine lacivert halı ile odada gri lacivert uyumu hemen yakalanmıştı. Kendi odası buranın yarısı kadar ancaydı. Bu oda ortak bahçeye değil arka bahçeye bakıyordu.

Üzerine üzerine gelen eşyalar ve sinsi koku Feyza'ya hepsi birden çok fazla geldi. Telaşla balkona yürürken ayakları birbirine dolandı. Yüzünü yalayıp geçen tüle bile o koku sinmişti.

Korktu Feyza her şeye sirayet eden o koku, orada olmadığı halde Akın'ın enerjisi ile dolup taşan oda kızcağızın yüreğini telaşla hızlandırdı. Konuşmak çok kolaydı fakat anı yaşamak üstelik yanında bile değilken bu kadar onun alanında olmak korkuttu.

Birini sevememiş, bu yaşına dek birinin eli eline değmemişti. Abisinin ve annesinin korkusuna doğru düzgün teklif bile almamıştı. Kimseye de yeşil ışık yakmamıştı. Bir erkekle rahat bir iletişim kurmak onun için zordu.

Ablasının itirafından sonra köşe bucak kaçtığı adam hayatının ortasına bomba gibi düşmüştü. Ait olmadığı ve asla olmaması gereken yerde hatta o kişinin evindeydi.

Balkonda ki yine tek kişilik plastik sandalyeye çöküp kalırken verdiği kararın uygulama kısmında ne kadar zorlanacağı ilk kez çarptı yüzüne.

Küçük masaya kollarının üstüne başını koyduğunda ağlayarak biraz olsun rahatlamak istedi, her şey çok yavan geliyordu. Ağlayamadı. Annesine en çok bu yüzden kırgındı. Göz yaşlarının acımasız katili annesiydi. Sakın sesini çıkarma baban duymasın laflarını duyup durması ve hunharca eziyet görmesi sebep alışılmış çaresizlik Feyza'nın ruhuna işlemişti.

》SiRAYET《Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin