7.Heba 🌹

926 113 34
                                    

Akın ağır bir yumruk daha indirince Bekir zedelenen beyin nöronlarında dolaşan bir sürü yıldız saydı.

"Dokundun mu? Hangi elinle dokundun? Ne yaptın anlat ulan!"

Bekir'in sağ elini yakalayıp işaret parmağını geriye büktü. "Olanı biteni anlat yoksa kıracağım bunu!"

Fadime Hanım delirmiş gibi çığlıklarla Akın'ı geri çekmeye çalışıyor, kocası ise Akın'ın kollarını tutmaya çalışıyordu. Boşuna bir çabaydı onlarınkisi. Ferit, Bekir'i hala sıkıca tutuyor kaçamasın diye omuzlarından basıyordu.

Bekir hem omzunun kırılacak gibi olması hem Akın hırpaladıkça artan can acısıyla haykırdı. "Dokunmadım valla billa dokunamadım. Dükkanın içine kattım ama yüzümü tırmaladı, kol-unu tutuyordum. Nurten Nine kafama bastonuyla vurunca bıraktım. O da kaç-tı. Özür valla özür! Yapmayacağım bırak!"

Akın, it Bekir'e biraz daha sokuldu. "Yıllar önce ben sana ne demiştim?"

Bekir'in korkusu zirve yaptı. Hatırlamıştı. "Abi vallaha unuttum billa bak! Vurma tamam akıllandım..."

Bekir yavşağı aynı yaşta olduğu adama abi demelerle yalvarmaya devam ededursun, Akın o geriye kıvırdığı parmağa biraz daha kuvvet uygulayıp çıt demesini sağladı!

Bekir deli gibi bağırıp korkarak parmağına bakarken Akın dişlerinin arasından soludu. "Bir daha olursa... Ona yada başka bir kıza dokunmaya çalışırsan seni yaşatmam! Kaza kurşunu seni bulur. Andım olsun, seni öldürürüm."

Üst dudağını yalayıp sertçe burnundan soluyan Akın'a, korkuyla baktı Bekir. Hemen dibinde azrail gibi fısıltıyla söylenen Akın'ın mızrak uçlu tehditlerini can kulağıyla dinledi. Yutkunup kaldıktan sonra başını aşağı yukarı salladı. Dudağından, kaşından kan sızıyordu. Yüzünün çoğu yeri turp rengini almıştı.

Akın sözlerinin Bekir tarafından anlaşıldığından emin olmak istedi lakin insanları ruh büyücüsü gibi gözleriyle çözdüğünden Bekir'in ibnelik yapmaktan geri kalmayacağını anladı. Şimdilik bu kadar sevgi yeterdi, yine denerse cok başka eziyetler etmeye karar verdi. Sonra geri çekildi. Ve sahneyi Ferit'e bıraktı. Buyur senin olsun der gibi kemikleri belirgin elinin içiyle Bekir'i gösterdi.

Ferit'i şimdiye dek gelişen olaylar silsilesi fena sarsmıştı. Titreyip duran kardeşini teselli bile edemiyordu çünkü ortam müsait değildi. Önce bu pislik yuvası aileden kurtulmalıydı. Aklı deli bir hızla çalışırken sorular sormaya cevaplarını almaya karar verdi.

Kurda kuzuyu emanet eden kimdi? Anlamadığı şey şuydu; bu aile ne cesaretle buraya kız istemeye gelmişlerdi? Kardesinin gonlu yoktu iste, Bekir'in yüzüne bile bakmıyordu. Üstelik midesi bulanmış gibi yüzü yeşile çalıyordu. Feyza'nın verdiği bir yüreklendirme değildi bu.

Gözleri tırnaklarını yememek için zor duran annesi kılıklıya kaydı. Endişeden yüzü kireç beyazına dönen kadın korkmakta sonuna dek haklıydı. Sakince sordu ve gözleri hala annesindeydi. "Bugün buraya neden gelmiştiniz?"

Ferit'in ürpertici sakinliği ile Bekir'in babası yutkundu. Bu yaştan sonra dayak falan yemek istemiyordu. Karısının kolunu sıkarak onu uyardı, gidelim demek istiyordu ama kelimeleri korkudan yutmuş olsa gerek dudaklarından dışarı çıkaramıyordu.

Fadime Hanım ise Aylin Hanım'a düşmanca bakıyordu. Oğlunun bayılırcasına dayak yemesinin sebebi işte şu havalı gezen Aylin çirozunun yüzündendi. Olanlardan diğerlerinin bilgisi var mıydı merak etti. Çünkü oğlunun böyle bir bok yediğinden kendisinin haberi yoktu ve havası balon gibi sönmüştü. Ama burada olmalarının nedeni belliydi. Susmayacaktı!

》SiRAYET《Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin