12|Onu sevdim
İnsanın kendine en büyük yanlışı bile bile acıya yürümektir. Ben o acıya yanacağımı bile bile yürüdüm. Onun acısı bile güzeldi. Bende açtığı tüm yaralar ondan olduğu için bile severdim.
Yarası kendinden güzel adamdı.
Ali yaraları bile güzelleştiren o adamdı. O öyle güzelken kalbim nasıl sevmezdi, yazık olurdu. Hem bana hem kalbime yazık olurdu. Onu sevmemek yokoluştu.
Ancak onu sevdiğim onca zaman içinde ilk kez canım çekilircesine acıyordu. Nurdan olayı bile bu kadar korkutucu değildi. Çünkü sevmediğini biliyordum, sevmediğine kendimi inandırmıştım. Ancak şimdi hiçbir inanış bu gerçeği değiştiremezdi. Ali sevmişti hemde öyle çok sevmişti ki onun için sevdiği adını bile terk etmişti. Ali, Karan'ı bir kadının gömülü olduğu kaburgalarının ardındaki o yere gömmüştü.
Ne yazık! Halbuki ben ona Karan demeyi çok severdim. Ancak Ali onu bile benden almıştı. Sevmeye küs gönlüyle kendini bana küstürmeye niyetlenmiş gibiydi.
Ah be adam! Ne vardı ki sevecek? Biliyorum bunu duysan gülerdin. Ben bile sevecek onca neden bulmuşken o nasıl bulmazdı?
Sızlayan gözlerle uzağımda kalan bedene baktım. Ordaydı sesimi duyacak kadar yakınımda acımı hissedemeyecek kadar uzağımdaydı. O göğüs kafesimle kalbim arasındaki mesafe kadar uzaktı bana. Yutkunmaya gayret göstererek bakışlarımı yere indirdim. Buruk bir acıyla toprağı saklayan yeşilliklere baktım. Kimi ezilmiş, eğilmişti; benim gibi.
"Neyin var? Biz aşk kuşu gibi gelirsin diye umarken sen yastasın." Sesin sahibine dönmeyi es geçerek ayağa kalktım. Şuan arkamda cevap bekleyen kızlara rağmen bayır aşağı yürümeye başladım. Çünkü illaki konuşturacaklardı ve ben ağzımı açtığım an hüngür hüngür ağlayacaktım. Peşi sıra adımlarımıza eşlik eden ıssızlıkla durdum. Epey yürümüştük. Gözlerim kimsenin olmadığına emin olmak ister gibi birkaç kez etrafta gezindi. Kimse yoktu. Şimdi güçlü durmama gerekte yok.
Olduğum yere yığılırcasına düştüm. Kızlardan yükselen şaşkınlık dolu nidaları acı haykırışım bastırdı.
"Canım acıyor. Onun olduğu yer çok acıyor." Dilime dolanan acı kelimeler yüreğimde buruk bir sızı yarattı. Karışımda beliren Hilal yüzümü avuçları arasına hapsetti.
"Korkutuyorsun bizi ne oldu? Abim, abim mi bir şey yaptı?" Hilal'in telaşlı sesi ve yüzümde gezinen parmakları tanıdığım o soğukkanlı Hilal'den çok uzaktı.
"Abin bana ne yapabilir ki Hilal?" Sağ elimi yumruk yaparak sol göğsüme vurdum. "Burası yaptı, bana her şeyi burası yaptı. Ali'nin ne suçu var her şeyi kendime ben yaptım. Ama bu kadar acı çok fazla. Onun olduğu yer yangın yeri bunca acıya rağmen önünde yine siper oluyorum. Onun teni sızlamasın diye ben cayır cayır yanıyorum. Ama en kötüsü bundan onun haberi bile yok."
"Kuzum sen iyi değilsin hadi anlat rahatlarsın. Seni bu hale getiren şey ne anlat, anlat ki o zehiri kusasın." Elif'in sözlerinin tesirini artıran parmakları usulca saçlarımın arasında süzülüyordu.
"Sevmiş! Bir kadını öyle çok sevmiş ki adından geçmiş. Kendinden çok sevmiş Hilal, abin öyle çok sevmiş ki delicesine, delirircesine. Sevgisine aşık olacağım kadar çok sevmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÖNÜL DAVASI
Teen Fiction|TAMAMLANDI| Yarası kendinden güzel adam ve onun güzel Ay'ı. 02.09.2019