Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
22|Ay'ın Ali'si
"Abim niye geri geldi şimdi?" Hilal'e bilmiyorum der gibi omuz silktim. Ali yanımıza geldiğinde Hilal bir adım öne gelerek konuştu.
"Bir şey mi unuttun abi?" Merakla ne diyeceğini beklerken Hilal'e bakan gözleri yavaşça bana döndü.
"Bize bir müsaade etsenize." Kızların bizim aramızda gidip gelen bakışlarını görsem de dönüp bakamadım. Kızlar bir şey demeden sessizce yanımızdan gidince kapı koluna tutunup ne diyeceğini bekledim.
"Konuşalım."
Ali bunu söyledikten sonra bende artık sakinlik namına hiçbir şey yakmamıştı. Avucumda sıkmaktan canımı yaktığım kapı kolunu bırakıp gergince bizden başka kimsenin olmadığı girişe baktım.
"Şimdi mi?"
"Şimdi Ay." Dediğiyle Ali'ye baktığımda yüzündeki ciddiyet beni iyice germişti. En fazla ne olabilirdi ki? Yani ben çoktan o ne olabilirleri geçmiştim.
"Pekala arka bahçeye geçelim orada rahat rahat konuşuruz." Rahat rahat konuşmak ve ben mi? Hadi oradan!
Ali kapının önünden çekilip arka bahçeye giderken kenardaki terliklerimi aceleyle giyinip peşine takıldım. Her adımında sanki korkunç bir filmin arka fonundaki o meşhur gerilim müziği çalıyordu.
Ali bahçedeki masadan iki sandalyeyi karşılıklı olacak şekilde yerleştirip oturunca bende karşısındaki sandalyeye geçtim. Ona döndüğümde gözlerim ilk gözlerini buldu. Derin bakan bu gözlerin ruhumda baharlar yaşattığını bilse böyle bakar mıydı?
"Aysima." Derin bir nefes alarak dikleştim sesi fazla ciddiydi. "Ben düz bir adamım diyeceklerim belki canını yakacak ama bil ki senden çok benim canım yanar."
Bu konuşmanın nereye varacağını anlayarak bakışlarımı yüzünden indirdim. Yere baksam da artık göremiyordum. Yaşlar akmak için can atarken kendimi olabildiğince sıktım.
"Bizden olmaz, bunu mu söylemeye getiriyorsun?" Sesim kısık ancak kendinden emin çıkmış olsa da hala yüzüne bakıp o ifadeyi görmekten çekiniyordum.
"Bizden olur mu?" Sorusuyla küskün bir bakış atmaktan kendimi alamadım. Koyu hareleri uzun uzun yaşlarla dolu gözlerimde gezindi. "Bizden olur mu Ay?"
Gözümden akan bir yaşı hızla elimin tersiyle sildim. "Olur!"
Sırtını yaslandığı sandalyeden ayırarak öne eğilişini izledim. Güçlü elleri sandalyemin kollarını kavrayıp sandalyeyi kendine çektiğinde korkuyla sandalyeye tutundum. Şimdi aramızda bir adım kadar bir mesafe vardı ancak eğildiği için daha yakın duruyorduk.
"Ben bu eli tutarsam bırakmam." Derken elimi kavrayıp aramızdaki boşlukta görebilmem için kaldırdı. "Ben bu eli bırakmam Aysima."
Gülmek için gerilen dudaklarıma karışan tuzlu yaşları hissetsem de bu sefer hiçbir göz yaşını silmedim. Çünkü ben hayatımda ilk kez mutluluktan ağlıyordum.