34.Hastane

45.9K 2.2K 897
                                    


34|Hastane


Hangi yöne gitsem çıkmaz sokaklara çıkıyor gibiydi yollarım. Neyi düzeltmek istesem illa bir yeri elimde kalıyordu. Böyle söyleyince insanın zoruna gidiyordu laflarım ama ben Ay'dım benim yapımda vardı bahtsızlık.

Yalan yok bu garip hallerimi severdim çünkü bana insan olduğumu hatırlatırdı hatalarım. Bir de her bocaladığım da elini uzatan sevdiklerimle çevriliydi etrafım ondan olsa gerek çok korkmazdım yanlış yapmaktan. Bu insanların içinde bir vardı ki hangi çıkmaz yola girersem gireyim karşıma çıkardı. Sanki benden önce tüm yolları dener beni yormadan doğruyu bulmam için çabalar gibiydi. Ali benim kendimden çok sevdiğim adam.

Kapalı gözlerimin ardında yüzü belirdiğinde bedenimdeki tüm sızılar bir anda uçup gitti. Abime kendime bile itiraf edemediğim deliliğimi haykırırken bir kez daha anlamıştım ben Ali için yaşıyordum. Doğrusu Ali'siz bir hayatta bilmiyordum. Gözlerimi onunla açmıştım, onun kucağında, onun kanatlarının altında büyümüştüm. Ben yirmi yıllık hayatımda onsuzluğu bile onunla atlatmıştım.

Sevmek delilikmiş sevince anladım.

Düşüncelerimden arınma umuduyla derin bir nefes almak istediğimde karnımın üstündeki ağırlık buna engel olmuştu. Birbirleri içine geçmiş kirpiklerimi güçlükle aralayarak ağırlığı görmek için başımı eğdiğim de gördüğüm yüzle gülümsedim.

Bana çevirdiği yüzünün sol tarafını karnıma gömdüğü için sadece yüzünün bir tarafındaki yorgunluğu görebiliyordum. Ali'yi rahatsız uykusundan uyandırmaya korkarak başımın altındaki yastığı biraz daha yukarı kaydırarak onu rahatça görebileceğim bir pozisyon aldım.

Gözlerim Ali'nin yorgun yüzünde gezindiğinde neden bu kadar yorgun olduğunu öğrenmek istedim. Kim benim koca çınarımı yormuştu?

Elimi kaldırarak saçlarını okşamaya başladığımda rahatsız bir uykuda olduğunu belli eden çatık kaşları düzelince ondaki etkime gülümsedim.

Hey gidi Ali Reis hey! Kim derdi seninle böyle olacağız?

Gözlerimi yabancısı olduğum hastane odasında gezdirdiğimde yatağın diğer tarafında kalan refakatçi koltuğunda rahatsız bir halde uyuyan abimi görmemle kaşlarım kendiliğinden kavislendi.

Ali kadar yorgun görünüyordu. Beyaz yüzü solgundu. Herhalde ufak bir baygınlık onları bu hale getirmemiştir!

İç çekerek Ali'ye döndüm. Onu birkaç kere koltukta uyuya kalmış halde görmüştüm. Genellikle sırt üstü uzanır bir koluyla gözlerini örterdi. Hilal ile Ayşe teyzeye yakalanırım korkusundan sadece birkaç saniye salon kapısından onun bu haline bakabilirdim.

Ona gittiğim akşam dizlerimde uyuduğu zamanda olduğu gibi dinlenmesi için yine ona liman oluyordum.

Şimdi onu bu kadar yakınımda ikinci kez izlemenin mutluluğuyla güzel yüzünü defalarca kez aklıma kazıdım.

Parmaklarımın arasından kayıp giden saçlarını okşarken yüzün nasıl yavaş yavaş sakinleşmeye başladığını an be an görmemle iç çektim.

Bir daha Ali ne derse karşı çıkmayacaktım. Karşı çıkınca olanlar pekte hoş değildi. İki koca adam perişan ve ben bir hastane odasındaydım. Kesinlikle bundan sonra Ali'yi dinleyecektim. Adamın bir bildiği var canım!

BİR GÖNÜL DAVASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin