Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
32|Beklemeyelim
Rahmetli dedem masallara inanın derdi. Hele ki ilk kez duyduğunuz masallara bilakis inanın çünkü anlatanın hayali, yüreğinde kalan ukdesidir o masal. Şu zamana kadar çok masal dinlemiştim kimi herkesin bildiği masallardı kimi ise dedemin dediği o ukde kalmış masallardı. Ben en çok o masalları sevdim çünkü o masalların her birinde Ali'yi düşledim. Yürek işte ukde kaldığı ne varsa en çok onu sevmeye meylediyordu. Benimde yüreğimin ukdesi Ali'ydi ona meylettim.
Dedemin bu sözleri içimde öyle derin bir yere kök salmıştı ki hiçbir zaman unutamadım. Zaten hiçbir zaman unutmakta istemedim. İnsan anısı kadardır unutursam Ay'dan geriye ne kalır ki.
Geçmişin tozlu anılarından sıyrılarak anneme döndüm. Babamla onunda bir masalı vardı. Annemin başlarda asla girmek istemediği bir masaldı. Ancak babam bir türlü yürek ukdesinden vazgeçememişti. Oysaki çok denemişti annemi unutmayı ama yürek meylettiğinden caymaz derdi babam bize bu masalı her anlattığında. Mihrimah'a meyleden yürekte geçememişti ondan. Onların masalı da böyle var olmuştu.
''Anne?'' Gözlerimin aynısı olan gözler bana döndü. Oturduğum koltuktan kalkarak annemin yamacına yerleştim. ''Babamla evlenmek istediğin zaman neler olmuştu tekrar anlatsana.''
Annem ayıkladığı yeşil fasulye kabını koltuktaki boş kenara koyduktan sonra bana çevirdi bedenini.
''Tabii anlatırım yavrum. Melih dayın bizi mutfakta basınca kıyamet kopmuştu evde. Hala şükür ederim dedenlerin Aykutlara oturmaya gittiğine mazallah babam evde olsa Aykut'un hali yamandı. Melih abime bırakmaz babam kırardı Aykut'un kolunu bacağını. Bakma rahmetli dedenin size kıyamadığına vaktinde şu sokaklarda yürüyünce gölgesi yeterdi mum etmeye. Şimdiki Ali oğlum gibiydi babam herkesin imdadına koşar, garibanın üstünden elini hiç esirgemezdi. Ama gözüne bakmaya çekinirdi insan hele tersine gelmemek için kırk takla atarlardı. Babam Aykut'u kendi evladından ayrı görmez ama bilse canımdan bezdirecek kadar her defasında yolumu kestiğini iyi sopa vururdu. Abime seviyorum yalanını söyledim ama aklımın ucundan bile geçmiyor işin evliliğe gideceği. Olayın üzerinden birkaç gün geçti abim benle babanı karşısına aldı dedi madem birbiriniz de gönlünüz var gelin isteyin Mihrimah'ı. O an başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Çektim Aykut'u bir kenara dedim gel vazgeç benden, benden sana yar olmaz gönlüm yok sende. Dinledi, düşündü, uzun uzun yüzüme baktı koca adamın karşımda gözleri doldu. Elini kalbinin üstüne koydu; şu gönül sana meyletmiş Mihrimah karşına geçene kadar bin kere caydırdım bin bir kere yine Mihrimah dedi. Madem gönlün yok sensizlikte baş göz üstüne komşu kızı bir daha gölgem bile gölgene denk düşmeyecek gönlünü ferah tut, dedi ve gitti. Günlerce yüzünü görmedim, sesini duymadım insan meğer bilmeden de alışırmış birine o gidince anladım ona, onun sevgisine alıştığımı. Tam üç hafta dile kolay üç hafta adını bile bir başkasının ağzından duymadan onsuz kaldım. Çok düşündüm yalan yok geri gelmesini, hasretime dayanamayıp bana dönmesini çok bekledim, gelmedi.''