28|Olaylı Çeyiz
Huzurun ete kemiğe bürüneceğini hiçbir zaman bilemezdim. Ancak huzur ete kemiğe bürünmüş Ali'nin sureti olarak karşımda duruyordu. İnsan beşerdir şaşar der büyüklerimiz benim en güzel yanılgım da bu olmuştu.
Git gelli uykumun arasında belli belirsiz gördüğüm yüzü izliyordum. Kucağında taşıdığı beni sarsmamaya özen gösterdiğini yavaş aldığı soluklarından anlayabiliyordum. Onun soluklarına ayak uyduran soluklarıma karışan kokusuyla biraz daha göğsüne sokuldum. Hareketlenmemle bana döndüğünü hissederek uykulu bakışlarımı yüzüne çevirdim.
"Şşt uyu Ay eve gidiyoruz." Kısık sesi kulaklarıma ninni gibi gelirken dediğine uyarak gözlerimi yumdum. Onun kollarının arasındayken etrafımızda dönen birkaç konuşmayı duysam da ne söylendiğini anlayamayacağım kadar uğultuluydu. Uykuya daha fazla karşı koyamadığım da hayatımdaki en güzel uykuya kucak açtım.
*
Hissettiğim aşırı sıcaktan bunaldığımı hissederek yan döndüğümde yüzüme vuran sıcak havayla gözlerimi araladım. Bulanık gözlerle karşımdaki yüze bakarken henüz nerede olduğumu algılayamıyordum.
Hilal?
Bocalayarak yataktan doğrulup geri çekildiğimde ne olduğunu anlayarak tepe taklak oldum. Odada duyulan büyük gürültü sesi duvarlarda yankı uyandırdığında ne olduğunu bile anlamadığım bir süre içerisinde açılan kapı sesiyle kapıya baktım.
Ali? Ayşe teyze?
"Aman mavişim ne oldu?" Ayşe teyzenin tabiri caiz ufak çığırışıyla öylece bir onlara bir de pikeye sarılı halde yerdeki halime baktım.
"Düştüm." Çocuk gibi çıkan sesimi ben bile güçlükle duyabiliyordum.
"Benim koynumda uyanınca korktu herhal anne." Uyandığını bile fark etmediğim Hilal'in sesini duyduğumda irkilerek ona döndüm. Dönerken göz ucuyla Ali'nin birbirine bastırdığı dudaklarını görmem utançla kızarmama yetmiş hatta artmıştı bile.
"Tövbe estağfurullah iyice ağzın bozuldu senin. Hadi kalkın sofra hazır." Ayşe teyzenin Hilal'e söylenerek gitmesinin ardından Ali'ye döndüm. Saat kaçtı da bu adam dört dörtlük hazır haldeydi. Kendime çeki düzen verme isteğiyle saçlarımı düzelttikten sonra sevdiği gibi koca bir tebessümü dudaklarıma oturttum.
"Günaydın."
"Günaydın Ay." Ah içim sıcacık oldu yahu o ne güzel Ay demek Ali! Ben hülyalı hülyalı ona dalmışken Ali sakin adımlarla odaya girip bana doğru gelmeye başladı. Her hareketine pür dikkat odaklandığımı fark ederek dudağının bir kenarı kıvrılır gibi olunca yanımızdaki Hilal'i unutup iç geçirmemek için zor duruyordum.
"Çıplak yerde oturma üşüteceksin." Sözleriyle tekrar utanç hissetsem de önüme uzattığı elini tutarak ayağa kalktım.
"Günaydın." Ha! Hilal'in imalı sesiyle hızla elimi kendime çekip arkamda bağladım.
"Günaydın." Ali arkasını dönüp gitmeden önce kardeşine karşılık vermişti. Ali'nin atmosferinden çıkınca dank etti benim bu evdeki varlığım.
"Ben burada ne arıyorum?" Telaşla Hilal'e dönüp kısık sesle haykırdığımda Hilal bezgince bir nefes alıp verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÖNÜL DAVASI
Genç Kurgu|TAMAMLANDI| Yarası kendinden güzel adam ve onun güzel Ay'ı. 02.09.2019