42|Final
Her insanın geleceğe dair umutları vardır. Bilirdim en umursamazı bile gizli gizli bir şeyin hayalini kurmuştur. Çünkü her insanın içinde bir umut vardır. Nefes aldıkça da o umut hep içimizde olmaya devam edecekti. İnsanın mayasıdır umut, onsuz olunmaz.
''Aysima hocam.'' Tüm dalgınlığım toz bulutu gibi dağıldığında omuzumun üstünden bana doğru gelen kadına baktım. Yanıma geldiğinde tamamen ona dönmüştüm. ''Nasılsınız?''
''İyiyim Ela hanım siz nasılsınız?'' Karşımdaki kadın yüzündeki geniş gülümsemesini kaybetmeden elinden tuttuğu oğluna baktı.
''Bizimkiyle ne kadar iyi olunursa o kadar iyiyiz hocam. Mehmet demin söyledi izne ayrılıyormuşsunuz bende sizi görmüşken veda etmek istedim her şey için sağ olun hocam.'' Gülümsememe daha da genişlerken kocaman açtığı gözleriyle bana bakan çocuğun saçlarını okşadım.
Mehmet en hareketli öğrencimdi. Çoğu zaman bu aktifliği beni zorlasa da akıllı çocuktu kendini sevdirmesini iyi biliyordu.
''Ne demek görevim hem Mehmet'in öğretmeni olduğum içinde çok mutlu oldum her çocuğum kıymetli aynı Mehmet gibi her biri birer pırlanta.''
''Sağ olun hocam biz daha fazla tutmayalım sizi rabbim hayırlısıyla evladınızı kucağınıza almayı nasip etsin.'' Ela hanımın dediğiyle elim şişkin karnıma gittiğinde içim huzurla doldu.
''Amin. Hoşça kalın.''
''Sizde hocam.'' Annesinin elini tutmuş giden çocuğun elini kaldırıp el sallamasıyla bende salladım. Özleyecektim küçük afacanı.
Çoktan boşalan sınıfa göz gezdirdim. İki yıla aşkındır burada öğretmenlik yapıyordum çok güzel anılar biriktirmiştim. Ama şimdi kendi çocuklarıma bakmak için bir süreliğine ara veriyordum.
Karan ve Aybars. Benim gelmeleri için günler saydığım miniklerim. Bu miniklerin ismini koyduğumuzdan beri deli gibi onları bekliyordum. Karan'ın da Aybars'ın da babalarına benzemesini istiyordum. Ufak Alilerin olduğu bir yuvamız olsa hiç fena olmazdı.
Elimin altında hissettiğim darbe ile güldüm. Şimdiden belliydi Önder amcalarına ve Yavuz dayılarına çektikleri. Annem bunu ilk dile getirdiğinde Önder abi keyiften dört köşe olmuştu. Her konusu açıldığında da Ali'nin üstüne gitmeyi de artık bir gelenek haline getirmişti. Doğrusu benim için benzemelerinin bir sorunu yoktu Ali'yle uğraşırken kendime yandaşlar edinmek güzel bile sayılırdı.
''Ay.'' Duyduğum sesle karnımdaki bakışlarımı kapıda bekleyen adama çevirdim. Bakışlarının altında temkinli adımlarla ona gitmemi izlerken onun bu korumacı hallerini bile ayrı sevdiğimi fark ettim.
''Erkencisin yoksa akşamki kız isteme stresi mi var üstünde?'' Beni kendine çekerek dudaklarını anlıma bastırdı.
''Kız isteme stresini seni istediğim akşam yaşamıştım. Erken geldim çünkü seni özledim.'' Gözlerime değilde ruhuma bakar gibi bakmasıyla yanağını okşadım. Avucumun içine batan sakalları tenime tatlı sızılar bırakıyordu.
''Bizde seni özledik.'' Gözleri aramızdaki karnıma düştüğünde dudaklarını kaplayan şefkatli gülüşüne bir kez daha aşık oldum. Çok güzel bir baba olacaktı her şeyi ayrı babalığı ayrı güzel olacaktı. Bir insanın gözleri her şeyi görmeniz için yeterdi. Ve Ali'nin gözleri yetiyordu onun ne kadar güzel bir adam olduğunu anlamama.
''Yine zorladılar mı seni?''
''Yok bugün sakindiler acaba sana benzeme kararı mı aldılar?'' Ali'nin dediklerimle derin bir iç çekmesi bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÖNÜL DAVASI
Подростковая литература|TAMAMLANDI| Yarası kendinden güzel adam ve onun güzel Ay'ı. 02.09.2019