Keyifli akşamlar💜💙
Iyi okumalar⚘🙉
.
.Anlamadığım bir sinir ve şaşkınlıkla onlara bakmaya devam ediyordum. Böyle kütük gibi birinin bir de sevgilisi mi vardı?
"Haseul, derhal git burdan."
Sert bir dille uyarı verircesine kıza çıkışırken hemen arkasından oylece olanları izliyordum. Adının Haseul olduğunu öğrendiğim kız kısa bir bakışla ve sinir bozucu şekilde yüzümü incelerken gözlerimi devirerek kollarımı önüme bağladım. Bu kız hiç haber okumuyor muydu? Sevgili olarak biliyordu bizi tüm dünya, hangi yüzle ve burayı nasıl bilerek gelmişti?
"Jungkook-"
"Haseul git dedim." bu sefer daha gür çıkan sesiyle ister istemez yerimde irkilmiştim. Pekâlâ, kız lafta anlamıyordu ayrıca Jungkook'ta bu durumdan memnun değildi. Ve ben de öyle. Bu kızı hiç gözüm tutmuyordu. Eğer ters bir hareket yaparsam benim zararıma olacağının düşüncesi canımı daha çok sıkıyordu.
Elimi Jungkook'un omzuna koyarak yüzüme son derece sinir bozan bir gülümseme yerleştirdim.
"Ah, Haneul bence gitsen iyi olur."
"Haseul." dedi beni düzelterek. Sinirini yatıştırmak istercesine elini sıkarken gözlerimi yüzünden devirerek arkasında duran bedenimi Jungkook'un yanına aldım. "Isminle ilgilenmiyorum canım. Hiç haber izlemiyorsun heralde."
Anlamsız gözlerle ikimize bakıp dururken sinirlenmemek adına omzunda olan elimi sıkarak kısa bir bakış attım ona.
"Ne haberi? Jungkook?"
Sırıtan yüzünden ayırmadığım bakışlarımla ona bakmayı sürdürürken başını hafifçe bana çevirerek adeta gözlerinden okunan 'bunun hesabını soracağım.' cümlesiyle gözlerimi devirdim. Evet, bu çocuğun kesinlikle psikolojik sorunları vardı.
"Jungkook'un mutluluktan dili tutuldu heralde ben sana söyleyeyim..." dedim yapmacık bir gülümsemeyle. "Biz sevgiliyiz." Bunu söylerken bile midemin kasılmasına engel olamıyordum. Cümle bile ne kadar uyumsuz olduğumuzu bas bas bağırıyordu.
"Ne? Jungkook ne diyor bu?"
"Bu değil. Lalisa Manoban."
Elimi onun omzundan çekerek aralarından geçip koridora çıktığımda yapmacık gülüşümü yüzümden eksiltmeden "sevgilim..." dedim kelimeyi bastıra bastıra. "Konuşmayı mümkünse kısa kes. Seni bekliyorum."
Ne kadar memnun olduğu gözlerinden belli oluyordu. Aptal. Şu çirkin manzaraya daha fazla katlanmamak için nelere katlanıyordum ya. Hayır bu kız bunun gibi kalasa nasıl bakmış anlamıyorum. Her yakışıklı bulduğuna üşüşüyor muydu böyle?
Zevksiz şey.
Sinirle önüme dönerek koridorda yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Sinirliydim çünkü nerde olduğumu ben bile bilmezken boya kutusundan çıkmış kız burayı bilerek gelmişti. Hala olanları da sindirebilmiş değildim. Aklıma geldikçe geri dönüp Jungkook'u parçalayasım geliyordu.
Oraya geleceğimi biliyordu, kesinlikle biliyordu. Kafayı sıyırmama artık ramak kaldı ya, resmen ölüyordum. Ayrıca beni öldürmek isteyen biri tarafından kurtularak hayatta kalıyordum. Bunları nasıl unutabileceğimi bilmiyorum. Hala nefesim düzene oturmamıştı. Arada bir kesik kesik alıyordum nefesimi ve bazen yürüyen adımlarımı bile durdurmak zorunda kalıyordum.
Peki tüm gece boyunca babam nerdeydi? Hayır merak ettiğimden değil gittiği yerde canı çıkmış olsa umrumda olmazdı artık. O söylediği çirkin cümlelerden sonra onu asla affetmeyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Make Me |liskook| [Tamamlandı]
Ficção Adolescente"Benim bir karakutum var görmek ister misin?" "Aslında sen bir karakutusun sevgilim,ve ben zihnindeki çarkların dönerken çıkardıkları o sesi seviyorum.."