20.Bölüm

69 18 44
                                    

&Zirey'den Bir Kesit&
Eve giden yolda bir yanım eksik şekilde dönmek kadar acı veren bir şey olmadığına inanmaya başladım.Baran ve Volkan 'ı bir gün parmaklıklar arkasında dayak yemiş şekilde göreceksin deseler güler geçerdim.Ama bugün gülüp geçeceğim olay gerçekleşmiş beni perişan etmişti.Önce ogullarimla görüşmeme izin vermeyen ve bana hakaretler eden adam bir anda benden özür dileyip ,oğlumla görüştürmesi ve kırık bir burunla bunu yapması olasılıklar dahilinde bile değildi.Ben salak değildim bu işte Onun yani Çakıl'ın olduğunu düşündüm ama onun çok kibar biri olduğunu düşürsek ve bugüne kadar her şeye gülen ,sakin bir kişiliğe sahip olduğunu düşünürsek,düşüncelerim asılsız çıkıyordu.Nezarethaneden ayrıldığımızda O polis ile onun konuşmasına kulak misafiri olmuştum.Ya ogullarimi mahkemeye kadar orada bırakacak ya da şikayeti geri çektirip onları kurtaracaktım.İkinci yol daha cazipti.Ben de gereken her şeyi yapacaktım.

Köydeki evime vardığımızda kapıyı açtım.Emniyet kemerini takmadığım için hemen dışarı çıktım.Aslında daha yarım saat önce emniyet kemerinin önemini tartışmıştık.Ama içimdeki bir his oğullarım güvensizken benim güvende olmamı sorguluyordu.

Dışarıya çıktığımda evimin kapısının sonuna dek açık olduğunu gördüm.Onu kapatmaya bile gücüm kaldığını düşünmüyordum.Geri dönüp Umut'u kucakladım.Küçük oğlum acımı paylaşır gibi gözlerime bakıyordu.Onu bağrıma basıp ağlamaya çalıştım.Yalnızca çalıştım çünkü gözyaşlarım kurumuş gibi akmıyordu.Bunu bir kez daha yaşamıştım.Asım'ın ölümünde..

Yukarı çıkıp Umut'u tekerlekli sandalyesine bıraktım.Babam ve Azze de arkamdan gelmişti.Babam kendini hemen mindere bıraktı.Yaşlı bünyesine yaşadıklarımız zor geliyordu.Azze de Umut'un tekerlekli sandelyesine tutunmuş bana bakıyordu.
-Azze, Umut'a yemek yedir .Sen de yemeğini ye.
-Biz tokuz
Ne demek tokuz? Sabahtan belli bir şey yememişlerdi."Annecim yemek yemediniz nasıl toksunuz?" Diye sordum.
-Çakıl Doktor bize simit ve meyve suyu aldı.
Deyince kendime küfür ettim.Ben bile çocuklarımın acıktığını unutmuşken o unutmamıştı.Ve ben bir de o adama "Baba olmadığın için bilmezsin demiştim.".Bir sey demeden solona koştuğumda gözüme solonda asılı olan çerçeve çarptı.Azze ,Umut ,Baran ve Volkan'ın bir sene önce çektikleri fotoğraftı bu.Elime alıp daha dikkatli incelemeye başladım.Kızım Azze siyah kot ceket ve onunla takım olan siyah etek giymişti.Ceketin altına da pembe badi giymişti.Hemen yanında Azze 'nin arkasından kulak yapan Volkan vardı.Ve gözlerini  şaşı yapmış ,dilini dışarı çıkarmıştı.Onun yanında tekerlekli sandalyesinde oturan bu yaşından bir yaş daha küçük hâliyle gülümseyerek poz veren Umut'um vardı.Umut'un yanındaki duvara belini dayamış ve bir ayağı da duvarda olup yan şekilde duran Baran'ım vardı.Yine çok huysuz çıkmıştı.
Ben yine bu fotoğraf karesini yaşamak istiyordum.Ben oğullarımı kardeşlerinin yanına istiyordum .Ben oğullarımı istiyordumm.

Kapıdan fırladığım gibi koşmaya başladım.Ne olursa olsun ogullarımı  çıkaracaktım.Bakkalın önünden geçiyorken Reşat ve Karısı Çicek bana "Kız doktora naptın da  kapından ayrılmaz oldu." Diye sataştılar.Önce dinlemeyip gitmeye karar vermişken dedikleri ile onlara doğru gidip "Siz ne biçim konusuyorsunuz bilip bilmeden haa,Siz beni tartışacağınıza kendinize bakın." "Ne diyorsun sen bee ne varmış bizde " dediğinde Çicek kendi kaşınmıştı."Söyledin mi Reşat'a bakkalın oğlu Fehmi'yi sevdiğini ,sürekli onun dükkanına gidip dükkanı kapattırdığını." Dediğimde ikisi de donmuş yüzüme bakiyordu.Reşat sinirlenmiş Çiçek'e vuracağı zaman elini tutup geri savurdum."Çicek'in kabahatini öğrendin  ama kendi kabahatini unuttun .Kahveye gidiyorum diye imam nikahlı evlendiğin kadının yanına gittiğini söyledin  mi?" Dediğimde ikisinin de yüzünde hem herkese duyuracağım korkusu hem de utançlık görüntüsü oluşmuştu.Sinirlendiklerini de yok saymamak gerekir.
"Ben bunları gözümle gördüm,kulağımla da duydum da söylüyorum.Ama siz görmediğiniz kulaktan doldurma şeylere kendinizi inandırıp bana bir şey söyleyemezsiniz."deyip yanlarından ayrıldım.Şimdiki istikametim Erkut denilen adam kılıklının eviydi.Evlerinin önüne geldiğimde Kapıyı sert bir şekilde üç kez yumrukladım.Hatice kapıyı açtığında "Nerede o cibiliyetsiz?" Diye sordum.Hatice bana mahcup mahcup bakıyordu.Erkut'dan korkuyordu ama beni de kaybetmek istemiyordu.Bense ona hâlâ bakıyor bir cevap bekliyordum.Gülten de kapıya geldi"evde yok Zirey onu bulmak için sanayiye ,dükkanına git."dediğinde şaşırmıştım.Çünkü bir nevi Hatice'yi seçim yapmaktan kurtarmıştı.Normalde kuması olarak Hatice'yi hiç sevmezdi.Hatice de şaşırmış olmalıydı ki Gülten'e bakıyordu şaşkınlıkla.Sonra bana dönüp"Özür dilerim Zirey .Ben böyle olsun istemezdim.Ben Erkut'a söyledim ama beni dinlemedi." Dediğinde elini avuçlarımın içine alıp "Sen af dileme ben sana kızmıyorum." Deyip oradan uzaklaştım.Sanayi köyün dışındaydı ama gidemeyeceğim kadar uzak değildi.Toprak yoldan asfalta çıktığımda karşıdan gelen Yüksel'i gördüm.Traktörle bahçe sulamadan geliyordu.Yanıma geldiğinde durdu.

AŞK ENGEL TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin