34.Bölüm (Karakol Köşeleri)

55 15 36
                                    

&Afra'dan bir kesit&

Polis aracı karakolun önünde durduğunda arkada oturan  iki polis memuru ve ben arabadan indik.İki koluma giren memurlarla birlikte içeriye girdik.

Önce beni  komiserin odasına bıraktılar.Beni  bıraktıktan sonra kapının önüne çıkan polislerin kapıyı kapatmasıyla ayağa kalktım. Odada gezinmeye başladım. Yan tarafta duran çeşitli ödüllerin hepsini teker teker inceledim. Hepsi de Melih Balkar adlı şahısa aitti. Amaan!iyi ki ödül almışsın bu ne böyle gösteriş gibi. Baştaki deri koltuğa oturup iyice yayıldım. Rahat edemeyince bu sefer ayaklarımı önümdeki masaya uzattım. Sıkılınca masanın gözünü açıp incelemeye başladım. Bir gözlük, bir ipek mendil , bir fotoğraf çerçevesi vardı. Gözlük orjinaldi oooo hemen alıp taktım. Yan çekmecedeki aynayı alıp kendime baktım. Ooo yakıyorum haa !Her şey de yakışıyor bana da Allah var.

Masanın üzerindeki kola ve tost  gözüme iliştiğinde karnımdan guuuuuurrr diye ses geldi. Hiç düşünmeden büyük bir aceleyle elime alıp mideye indirmeye başladım. 5 dakikada biten tost beni doyurmamıştı ki! Hâlâ gurlayan karnımla aşağıdaki dolapları karıştırmaya başladım.

Sağ taraftaki dolap kağıt ,kalem, ataç gibi saçma sapan şeylerle doluydu. Yere saçılan kağıtları avuçlayıp dolaba tıktım. Sol taraftakine yöneldim ama bir türlü açamıyordum. Ayağımla destek vererek açmaya çalıştım olmadı ,tepik attım yine olmadı,Masanın üzerindeki isim yazılı kalemi tüm gücümle ancak aralayabildiğim dolabın arasına sıkıştırdım. Kalemi yiterek aralamaya çalıştım ama kalem fırlayarak pencereye uçtu. Allah'tan perde kapalıydı da aşağı uçmamıştı Melih Beyciğimizin (!) Sevgili kalemi.

Ben uçmamıştı demiştim değil mi ?Uçmadı ama bembeyaz perdeyi karaya boyadı. Mürekkebi açılmıştı. Hihhhh! Napacaktım şimdi ben?

Kapının açılmasıyla hemen boyanan yerin önüne durdum."Size su getirmiştim." Diyen polis memuruna "Koy sen oraya koy .Ben alırım." Demiştim. Bana bir şey saklıyormuşum gibi şüpheyle baktığında " aaaa!ne bakıyorsun öyle bir şey saklıyormuşum gibi senin işin yok mu kardeş hadi sen git hadi." Demiştim.

Ardına baka baka çıkan adamla rahat bir nefes aldım. Adamın getirdiği su şişesini alıp mürekkebin döküldüğü yere döktüm. Çamaşır çitiler gibi çitilediğim perdenin son hâliyle şok geçirdim. Resmen sıvamıştım her yere. Bu lekeyi benimle  saklamayı bırak  fil getirsem saklayamazdım. Midemden gelen gurrrrrrr sesiyle perdeyi bırakıp tekrar dolaba yöneldim. Nasıl açacaktım ben bunu yaa ?

Gözüm ödüllere iliştiğinde en ağır olanı seçip aldım. Dolabın kilidinin üzerine elimdeki ödülle vurmaya başladım. Bir daha kaldırıp vurduğumda ikiye ayrılan ödül ve " Sen Naptınn?" Diye gelen sesle ayvayı yediğimi anladım.

Kapıya doğru baktığımda odasında göz gezdiren adamı gördüm en sonunda gözleri yarısı elimde yarısı yerde olan ödülü buldu.

Kendimi korumak adına " Malzemeden çalmışlar hemen kırılıverdi ." Demiştim.

Gözlerinin dehşetle açıldığını görünce baktığı yere baktım.P erde' ye bakıyordu. Hemen " Kir tutmaz diyorlar külliyen yalan gayet de tutuyor hatta öyle tutuyor ki bir daha kiri bırakmıyor. Burdaki tek sağlam mal aha bu dolap valla açılmıyor paran tek buna helal ." Deyip sevimli olmaya çalışıyordum.

" Sen ...sen benim odamı savaş meydanına çevirmişsin. " diye deyim yerindeyse anırmıştı. Benim odam dedi benim dedi o zaman bu adam Melih olmalıydı.

Masaya bakınca " Sen benim kalemi mi kırdınnn? Kolam ...sen benim kolamdan mı içtin?" Diye sinirle sorduğunda  "Iyyyy !senin kolanı niye içim açılmamıştı ondan içtim .Açılmış olsa hayatta içmem ıyyy senin ağzının değdiğine öğhhh! Kusacam şimdi." Demiştim.

AŞK ENGEL TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin