16 Cesaret

799 81 20
                                    

Yine eğlenceli olmayan okul günlerinden birinde, Ayhan ve Hûda kahvaltılarını yapmadan evlerinden çıkmış kantinde güzelce kahvaltılarını ediyorlardı. Sakin ve stressiz başlayan gün, tostlarını yemenin eşliğinde Ayhan'ın anlamadığı soruları Hûda'dan dinlemesiyle devam ediyordu. 

 Sakin geçmesini diledikleri ve umdukları günün ciddi anlamda bu şekilde ilerleyeceğini düşünen ikili, fazlasıyla yanılmışlardı çünkü Ayhan'ın canla başla çözdüğü soruyu dikkatle inceleyen Hûda, kısa bir süre etrafına baktığında ona doğru gelen ve bir süre onlara bela olacak olan iki erkek öğrenciyi görüyordu. 

 Ayhan'ın daldığı sorudan uzaklaşması ve onlara yaklaşanları görmesi adına, Hûda kibarca onun kolunu dürtmüştü.

"Soruyu çözüyorum görmüyor musun?" 

Hafif sitem dolu cümlesinden sonra Hûda çenesinin ucuyla onları gösterdiğinde Ayhan kalemini hızlıca atıp, sandalyesinde daha rahat bir pozisyon almıştı. Sinirlenmeyecek ve düzgünce konuşacaktı. 

 Ayhan'ın onun bacağına hızla tekme attığı erkek öğrenci yaklaşıyorken, Ayhan onları fazlasıyla dikkatle inceliyordu. Bir terslik olabileceğini fazlaca inanıyor ve zıttı herhangi bir şey olması konusunda pek de kendini avutamıyordu. Bu yüzden algılarını fazlaca açmış ve dikkatini onlara vermişti. 

Hâlâ yerlerinde oturmaya devam eden ikili, onlar karşılarına geldiğinde, suratlarındaki yapmacık gülümsemelere anlam verememişlerdi. Eli arka cebine giden erkek öğrencinin herhangi bir atak yapabilmesi ihtimaline karşın hızla ayağa kalkıp,  Hûda'nın önüne geçen Ayhan tam olarak da bunu gerçekleştirmişti. 

 Suratından kot ceketine doğru yeşil  su damlacıkları akan Ayhan, tam olarak bunun olacağını tahmin edemese de Hûda'nın başına bir şeyler geleceğini az çok tahmin edebilmişti.  Gözlerini araladığında, karşısındaki ilkokul çocuğu yaşındaki çocuğun beynine sahip olan lise öğrencisine bakmaya başlamıştı. 

 Ayhan, kesinlikle çevresindeki insanların nasıl düşündüğünü ve nasıl göründüğünü asla umursamazdı fakat Hûda daha kırılan bir yapıya sahip olduğu için bu durumun, onun başına gelmediği için mutlu olabilmişti. 

 Hûda, Ayhan'ın önüne geçmesiyle refleks olarak başını ellerinin arasına almıştı. Hemen peşinden gelen su damlacıklarının sesini duyduğunda yere bakmış ve yeşil damlacıkları görmüştü. Anladığı kadarıyla gıda boyasına su katmışlar ve üzerine dökmek için yeltenmişlerdi fakat yine ve yine Ayhan engel olmuştu. 

 Öfkeyle onların suratına bakmaya devam eden Ayhan, suratlarındaki o çirkin gülme ifadesini silmek istiyordu. Sinirleri ciddi anlamda bozulmuş ve ne yapacağını bilememişti fakat şu durumda bile bunun Hûda'nın başına gelmediği için çok seviniyordu. 

"Sen nesin? Koruyucu melek falan mı.." 

 Dalgavari konuşması Ayhan'ın sinir seviyesini üst sınırlara çıkarırken, burnundan çenesinden ceketinin üzerine doğru damlayan yeşil damlacıklara bir yenisi daha eklenmiş ve suratına çarpan su balonu ile kafasını sağa doğru çevirmişti. Şansınadır ki o su balonu patlamamış ve adeta Ayhan'ın kucağına düşmüştü. Su balonunu kavradıktan sonra, oğlanın üzerine hızlı adımlarla ilerlemeye başlamış ve tam olarak hiçbir şey yapamadan kafasında yumurta ruleti oynar gibi patlatmıştı. 

 İkisi de aynı durumda tüm bakışları üzerine çekerken aynı sinir gerginliğini o da yaşamaya başlamıştı. Ayhan gülmeye başlıyorken, o daha çok sinirlenmeye başlamıştı. Onun yanında önüne geçecek bir arkadaşı yoktu fakat Hûda'nın böyle bir arkadaşa sahip olması onu tekrardan sevindirmişti. 

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin