Ayhan ve Hûda aileleriyle beraber güzel bir mezuniyet gecesi geçirdikten sonra ertesi günde fotoğraflarına bakıyorlardı. En güzellerinden seçip, duvarlarındaki yerini kesinleştireceklerdi fakat sorun şuydu ki güzel denilebilecek fotoğrafları kesinlikle yoktu.
Hûda'nın evinde, Hûda'nın bilgisayarından fotoğrafları inceleyen ikili her yeni bir fotoğrafta sergiledikleri yüz ifadelerine gülüyorlardı.
"Böyle olmayacak, hiç doğru düzgün fotoğra..." dediğinde cümlesi yarımda kalmıştı çünkü ekranda gördüğü fotoğrafla ifadesini gizleyememişti.
"Oha." dedi, ilk cümlesini tamamlayamadan kenara atarak.
Fotoğrafta topuklu ayakkabısından ötürü, tam olarak ayakta duramayan ve Hûda'nın omzuna hafifçe elini koymuş bir Ayhan ve yanında elleri takım elbisesinin cebine yerleştirilmiş bir Hûda vardı. Suratlarında ki içten gülümseme yayılmış ve Ayhan'ın keyifsizliği yeterince kapanmıştı.
"Tepkinden anladığım kadarıyla, bu fotoğraf yeterince güzel olmuş."
"Fark etmeden poz vermişiz gibi olmuş ve harika cidden." dedikten sonra hızla onaylar anlamda kafasını sallamıştı. Ayhan bir yandan da fotoğraflara yüzündeki gülümseme düşmeden bakamıyordu. Yeterince fotoğraf seçtikten sonra rahatlıkla arkalarına yaslanmışlardı.
Test kitapları bir yanda duruyorken, bıkkınlıkla dışarı verilen bir nefesle Hûda irkilmişti. Sol tarafındaki bulunan sandalyede rahatsızlıkla kımıldanan Ayhan, Huda'ya hiç iyi bir enerji vermemişti.
Bilgisayarı kapattıktan sonra, kafasını sağ tarafa çevirip ona uzunca ve ilgiyle bakmıştı. Son zamanlarda onu kendinden daha fazla önemsiyor ve ne düşündüğünü daha çok umursuyordu. Üniversite sınavı yüzünden yeterince stresli ve gergin bir ortam oluşuyordu. Hûda üzerindeki heyecanı ve stres her arttığında ders çalışmaya oturuyor ve kendinden emin oluncaya kadar çalışıyordu. Ayhan ise senenin başlarında önemsemediği sınavı artık, sadece Hûda için önemsemek gibi bir şey yapmıyordu. Çalıştığı için ve fazlaca emek gösterdiği için artık neler olacağı konusundaki bu belirsizlik onu çok daha fazla heyecanlandırıyor ve geriyordu. Bu üzerindeki huzursuzluğu en iyi anlayacak kişi Hûda olduğundan, hiçbir şeyi gizleme çabasına girmiyordu.
Matematik kitabına bıkkınlıkla bakıp iç çeken Ayhan'ı gördüğünde o kitabı alıp, yakma isteğini derhal aklından çıkarıp şefkatle sordu.
"Sen iyi misin? Bir sorun olmadığına emin misin?"
"Yine o bildiğin heyecan ve panik duygusu.."
Hûda bu tarzda başlayan her konuşmanın varacağı yeri az çok tahmin ettiğinden, kendini yine motivasyon dolu bir konuşma yapmaya hazırlamıştı.
"Ben de seninle aynı durumdayım ve aynı zamanda rakibiz de fakat gördüğün üzere ben heyecanlanmıyorum. En azından heyecanlansam ve en azından minicik bir şüphem olsa dahi bunu sana yansıtmamaya çalışıyorum çünkü ikimizden biri daha kötü bir durumdaysa, diğerimiz onu toparlamalı. O yüzden her seferinde bu konuyu aklına getirip, yüzünü asıp durma lütfen. Sınav günü geldiğinde ne yapmayı düşünüyorsun?"
Ayhan bıkkınlıkla omuzlarını düşürmüştü çünkü her seferinde bu konu açıldığında baba gibi ona nasihat ediyor ve akıl veriyordu. Bu herkesin isteyeceği bir arkadaş özelliğiydi fakat böyle konuştuğunda Hûda'nın artık sıkıldığını ve yorulduğunu düşünüyordu. Oysaki asla bir kötü niyet taşımayan Hûda, sadece onların iyiliğini istiyordu.
"Çok özür dilerim. Kafanı sanırım çok dolduruyorum değil mi?" dedikten sonra avucunun içini destek almak amacıyla çenesine yapıştırmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
ChickLitGenç kız karşısındaki oğlanın nasıl bir sorunu olduğunu bilmiyordu. Yaşına göre oldukça garip davranışları onu sinirlendiriyor, bir yandan da merak içerisinde bırakıyordu. Engel olamadığı bir şekilde sürekli onunla aynı ortamları paylaşıyor ve arkad...