2

1.9K 150 29
                                    

Genç kız hızla babasının omzunu dürtmesiyle gözlerini araladı. Onu her sabah babası uyandırırdı fakat bu sefer daha farklı bir şekilde dürtmüştü. Neredeyse onu sarsmıştı.

"Baba ne oluyor? Omzumu ve beni rahat bırakır mısın?" dedikten sonra yavaşça yataktan kalktı ve endişe ile bakan babasına o da bakmaya başlamıştı.

"Dersinin başlamasına on dakika var. Çok üzgünüm Ayhan, cidden. Ben de uyuya kalmışım." babası Ayhan'a göre fazlasıyla kibar bir adamdı. Bu şekilde konuşmasına hiçbir zaman anlam veremeyen kızı, yıllar boyunca ona alışmıştı fakat hala anlam veremiyordu.

"Baba!" dedi stresle. Bugün ki ilk dersi disiplin manyağı olan ve diğer hocalara göre daha bakımlı ve daha genç görünen ve aslında da diğerlerine göre daha genç olan bir adamdı. Değişik bir egosu ve otoritesi vardı. Kız öğrencilerin gözdesi ve ders anlatıyorken sınıfın tümünü turlayan, turluyorkende giydiği fazla dar takım elbisesi sayesinde belli olan vücut hatlarıyla, erkeklerin bile kestiği  popoya sahip olan bir adamdı.
Tam olarak bu adamın dersine geç kalmıştı ve onu sınıfın önünde rezil kepaze edeceği anlamına geliyordu.

"O adamın dersine denk geldi değil mi?" diye sordu babası. Kızının surat ifadesinden bile anlayabiliyordu. Kızı babasına çoğu şeyini anlatırdı. Sınıftaki en aptal ruhlu insandan, en zekisine kim kiminle sevgili, kim kiminle kan davalı?
Hepsini en ince ayrıntısına kadar anlatırdı ve babasıda büyük bir zevkle dinlerdi çünkü genelde kız çocukları bunları annesine anlatırdı. Kızının anlatacağı biri olmamasını ve bunun eksikliğini duymaması adına onunla bu konuları açık açık konuşuyordu. Halinden şikayetçi kesinlikle değildi. Hatta biraz daha kadın ruhunu kızı sayesinde iyi anlayabildiğini düşünüyordu.

"Evet! Lanet olsun ki evet." dedi ve hızla dolabına ilerledi üniformalarını yatağının üzerine attı ve dağınık olan odası konusunda babasını uyarmayı unutmadı.

"Baba odama dokunma işine git sen. Ben gelir gelmez toplayacağım. Ciddiyim dokunma yoksa seninle konuşmam ve bugün de ölmemeye çalışırım." dedi şakayla karışık.

Babasının tek düşündüğü evden çıkmadan önce evinin toparlanmış şekilde olmasıydı. Her hangi bir ölüm kalım durumda cenaze için eve gelenler ne düşünebilirdi?
Babası bunu düşünüyordu ve ciddi anlamda canının çıktığını ve ona pamuğu tıkadıklarında eve gelenlerin tek düşündükleri şey bozuk nevresim ve birkaç parça kıyafetin yerde olması olmamalıydı.
"Umarım bugün ölmeyiz." dedi babası gülerek.
Belki de babasının en sevdiği özelliği espri anlayışı olabilirdi.
Hızlıca kızın odasından çıkmıştı.
Saçlarını yapmak için uğraşmayacaktı. Yanına bir toka ve tarak alacaktı. Okulda bunu halledebilirdi.
Formalarını üzerine geçirdi ve çalışma masasının üzerinde olan kitaplarını çantasına tıkıştırdı. En üstte duran geometri kitabına öğürerek bakıyordu. Sayısal derslerle pek arası olmayan Ayhan, birde o adamın dersi olduğundan ayrıca sevmiyordu.
Elinden gelse geometri kitabını açmazdı bile. Kitapların oluşması için kesilen ağaçları düşünmese çoktan o kitabı parçalara ayırmıştı bile. Zaten bu dersten pek bir beklentisi yoktu. Sadece öğretmenlerin verdiği performans ödevleriyle dersi geçebiliyor ve o performans ödevlerini yapmak için okulda ki diğer bir geometri hocasından yardım alıyordu. O adam bunun farkında olsa bile bir şey diyemiyordu sonuç olarak yasak ve yapmaması gereken bir şey yapmıyordu. Sadece adam fazla takıktı ve buna istese laf edebilirdi.
Hızla kendi odasından çıkıp kahvaltı masasında rahatça kahvaltı eden babasına baktı.
"Baba, genel müdür olduğunu bu kadar belli etmez misin?" dedikten ve babasına gerekli lafı soktuktan sonra ayakkabılarını binbir güçle giyebilmişti. Babası kahvaltı masasından çay fincanıyla ayağa kalkıp, evin çıkış kapısının önünde ayaklabısıyla cebelleşmeyi yeni bırakan kızını uyardı.
"Okula gider gitmez, ilk teneffüste kahvaltını yapmayı unutma sakın ve o saçlarının hali de ne?"

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin