23

644 74 113
                                    

 Ayhan, çok korkuyordu. Korktuğu tek şey, Hûda'nın davranışlarıydı. Davranışlarının tek sebebinin rahatsızlığının davranışlarında etkisini yeniden belli etmesi olduğunu düşünüyordu ve bu düşünce her ne kadar Hûda ile konuşmasa bile onu korkutuyor ve ne yapacağını bilemez bir şekilde onu tuhaf düşüncelerin kollarına atıveriyordu. 

 Sadece Hûda için bunca zaman çabalamıştı. Sadece Hûda için bunca zaman gayret etmişti ve geri dönüş olarak sadece Hûda'nın eski haline dönmesini görmek istemezdi. Konuşmasalar bile bunu hem Hûda'nın annesi için hem de Hûda için asla istemezdi. Ayhan'ın içerisindeki oluşan bu şüpheler, Hûda'nın hastalığıyla tekrardan mücadele etme gücünü kendisinde bulamamasında yardımcı oluyordu. 

Üniversite sınavı dönemi de tercih dönemi de geçmiş ve ne ikisi de birbirinden habersiz bir şekilde hayatlarını sürdürmeye devam etmişlerdi. Güzel zamanlar ve güzel düşüncelerle birbirlerine yaklaşan iki gencin arkadaşlığının bu şekilde bozulmasına hem Ayhan'ın babası hem de Hûda'nın Annesi anlam veremiyor ve şaşkınlıkla bu durumun bir an önce ortadan kalkmasını diliyorlardı. 

Ayhan'ın üniversite hayatı kısmi olarak başlamıştı fakat canı o kadar istemiyordu ki, derslere bir gidiyor bir gitmiyordu. İstanbul'da  hatrı sayılır bir üniversitenin Ekonometri bölümünü kazanmıştı fakat ne gittiği bölümden hoşnut ne de arkadaş çevresinden memnundu.. 

 Hûda'nın ne bölümü kazandığını bilmiyordu fakat sosyal medyadan gördüğü kadarıyla hemen bir arkadaş çevresi oluşturmuş ve sürekli tanımadığı ve yüzünü belirli sıklıklarla gördüğü insanlarla sürekli etkileşim içerisinde olduğunu görüyordu. Bu kadar çabuk adapte olmasına şaşırıyor ve tuhaf davranışlarının insanların gözüne batıp batmadığını anlayamıyordu. Tanıştıkları ilk günü hatırlıyordu da.. Bu kadar fazla ona tuhaf gelen bir davranışın bir benzerini başka bir kıza yapsaydı acaba ne gibi bir tepki alırdı? Hele bunu üniversite de yapmışsa nasıl onunla dalga geçeceklerini aklına getirdiğinde, ciddi anlamda çok kızıyordu. Kendine ya da kişilere değil sadece insanların bu kadar vurdum duymaz ve acımasız olmalarına kızıyordu. 

 Ettikleri tek sohbet uzun zaman sonra üniversite sınavının ilk oturumunun olduğu gündü. O günden sonra bir selam dahi almamıştı. Bazen Hûda'yı merak ediyor ve annesine sormak istiyordu fakat o, Ayhan'ı merak edip babasına dahi sormamıştı. Bu kadar sorumsuz ve kırıcı davrandığı yanları fark edemiyor ve sadece Ayhan'ın hatalı olduğunu düşünüyorsa, yapacak hiçbir şeyi yoktu. Belki de Hûda'nın göremediği, rahatsızlığının ört pas ettiği bir özelliğini fark etmişti; bencillik. 

Çok da uzun bir zaman önce ortaya çıkmayan arkadaşlıkları, aslında bir hata mıydı? 

Bunları konuşmadan asla bilemezdi. Bu yüzden daha fazla arkadaşının haberi olmadığı düşüncelere kapılıp, onun hakkını yiyecek şekilde davranmak istemiyordu. Bu yüzden hızla dersinin başlayacak olduğu dersliğe doğru ilerliyor bir yandan da son zamanlarda aklına takılan şarkıyı mırıldanıyordu. 

Birkaç gündür okula geliyor ve çevresinde gözlemlediği tek şey; lisenin etkisinden yalnızca 4 ay gibi bir sürede ipini koparan boğa edasıyla çıktığını düşünen bir eksik akıl ordusuyla beraber ders aldığıydı.. 

 Erkek öğrenciler, lisenin kuralcı tarafından kurtulduklarını uzamış saç ve sakallarıyla belli ederken, kızların suratındaki abartılı makyaj ve giyim tarzlarıyla bunu yapıyorlardı. Ciddi anlamda sınıfa girdiğinde kendini bir sirkteymiş gibi hissediyordu. 

 Bu, kendince takındığı egolu bir tavır asla değildi. Ayhan'ı, liseden üniversiteye yeni geçmiş olan herkes kesinlikle anlardı ve o görüntüler gözünün önüne gelirdi. 

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin