Ayhan'ın, yaptığı ona göre büyük gizli saklı iş sonrasında Hûda'yı ilk kez göreceği günün sabahına uyanmışlardı. Normalde ikisi de son sınıf öğrencisi olup, üniversite sınavına hazırlandıkları için okul hayatını umursamadan çılgınlarca soru çözmeleri gerekiyordu fakat bu ikiliden sadece Ayhan bu şekildeydi. Hûda okuluna devamlı ve düzenli bir şekilde gitmeye devam ederdi. Ayhan, bu durumu çok iyi bildiğinden okula gittiğinde Hûda'yı nerede bulacağını da biliyordu.
Nerede bulacağını çok iyi biliyordu fakat nasıl bir tepkiyle karşı karşıya kalacağını hiç bilmiyordu. Bu yüzden onun yanına hiç olmadığı şekilde şüphe ile gidecekti. İçerisindeki bu şüphe onun kendisinden elma şekeri istediği günle aynı derecedeki bir şüpheydi.
Bakıldığı zaman niyetinin kötü olmadığı o kadar açıktı ki, neden bu şekilde bir tepki verdiğini bile anlamak konusunda zorlanıyordu. Babasına anlatmamıştı ve anlatmayı da düşünmüyordu. Durum sandığı kadar ciddileşirse o zaman babasına kesinlikle bu durumu açacaktı. En iyi babası bilebilirdi, nasıl duygularla Hûda'ya yardım ettiğini..
Gerçi, Hûda'nın annesi de biliyordu fakat durum o kadar rahatsız ediciydi ki tek arkadaşını kaybetmek kesinlikle istemediğinden temkinli yaklaşmayı da düşünüyordu.
Okula bir an önce gitmek istediğinden çantasına eline hangi test kitabı geliyorsa tıkıştırdıktan sonra erkenden yola koyulmuştu. Sakince yürüyerek okula gitmek istiyordu.
**
Sakince varmak istediği okuluna stresten çok kısa sürede varmıştı. Bunu kesinlikle sorun etmediğine yemin dahi edebilirdi fakat vardığında Hûda ile çok mantıklı bir şekilde konuşması gerekiyordu. Ona bu durumu tek seferde anlatmalıydı çünkü eğer kendisine böyle bir şey yapılmış olsaydı, kesinlikle güven duygusu fazlasıyla kırılmış bir hâle gelirdi.
Kocaman bir nefes alıp, ciğerlerinde onu hapsettikten sonra sıkıntıyla onu dışarı vermişti.
"Pişt! Ekürin yok."
Kulağına eğilen ses fazlaca sinir bozucu bir şekilde olduğu durumla dalgavari konuşmuştu. Kimin olduğunu anlamak adına yavaşça kafasını sağ tarafına çevirmişti. Sınıfından sadece ismini bildiği birinin Hûda hakkında 'eküri' şeklinde dalgavari konuşması onun sinirini bozmuştu. Zaten bu konu hakkında fazlaca hassas hissediyorken bir de bu şekilde üzerine komikmiş gibi gelinmesi ekstra sinirlerini geriyordu.
"Yani?" şeklinde kısa kesmeye çalıştığı muhabbetin devamında aynı sinir bozuculukta bir gülücükle devam etmesini asla beklemediğinden anlam veremeyen bir şekilde karşısındaki kıza bakmaya başlamıştı.
"Sabah sabah sen buraya sinir bozmaya falan mı geldin? Gitsene şuradan. Sanki muhabbetim varmış gibi." dedikten sonra kısık bir sesle söylenmişti.
"Hasbinallah!"
Nefesini üfledikten sonra yanından hızla yanından geçen ve okulun girişinde sırtını gördüğü Hûda'nın gerçekten onu görmezden geldiğine inanamıyordu.
"Neden bu kadar ters yapıyorsun ki? Üç senedir aynı sınıftayız." diyen ve fazlasıyla arkadaş canlı yaklaşan kızın suratına o kadar boş bakmıştı ki buradan gitmesi gerektiğini acilen anlamalıydı.
Aynı onun kadar yapmacık bir gülüş sunduğunda hızla Hûda'nın boyu gereği kocaman adımlarına yetişmek amacıyla koşturmuştu fakat çoktan gözden kaybolmuştu. Gideceği yer yine belli olduğundan fazla merak etmemişti. Asıl merak ettiği şey; sınıfında insanlar varken ona tuhaf davranır mıydı?
Bu onu gerçekten çok kötü hissettirirdi. Bunu Hûda'nın düşüneceğini bildiğinden, sırf başkaları var diye onunla ılımlı konuşmasını asla istemezdi. Tamamen kendi duygularıyla içtenliğiyle kendisiyle konuşup konuşmama durumuna karar vermeliydi. Bu onun için çok ama çok daha önemliydi. Olumsuz bir karar, samimiyetsiz bir karardan çok daha iyi olduğunu düşünüyordu. En azından kendini kandırmak gibi bir durum ortaya çıkamazdı. Bu onun içini çok fazlasıyla rahatlatırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
ChickLitGenç kız karşısındaki oğlanın nasıl bir sorunu olduğunu bilmiyordu. Yaşına göre oldukça garip davranışları onu sinirlendiriyor, bir yandan da merak içerisinde bırakıyordu. Engel olamadığı bir şekilde sürekli onunla aynı ortamları paylaşıyor ve arkad...