1.2

9.3K 431 96
                                    

Birden kolumdan çekilerek duvara yapıştırılmamla öfkeyle soluyarak karşımdaki kişiye baktım. Tam, tahmin ettiğim gibi Doruk'tu.

"Hayırdır köpekçik havladın havladın ısıramadığın için mi bu öfke?" dedim öfkeme rağmen alayla, Doruk"Masal bak bana karşı gelme, canını yakarım" "Senden korktuğumu mu sanıyorsun? Beni bu hale getiren sensin ve ben senden nefret ediyorum" dememle afalladı.

Kaşlarım düzelirken Doruk"Beni sevmiyorsun?" diye dalgınca sorduğunda kahkaha atmaya başladım. Kollarımı bıraktığında oluşan boşluk ile yana kayarak biraz daha uzaklaştırdım kendimi, "Seni sevmiyorum, bunu düşünmeyi kes artık. Ben seni hiç sevmedim. Sal beni, rahat bırak" diyerek bahçeye çıkarken Sude kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Ne yaptın sen?!" demesiyle elimi öfkeyle ondan kurtararak öfkeden dolmuş gözlerim ile "Ne yapmışım? Yıllardır senin için Doruk'a sustum ben! Bana her ne yaptıysa beni bastırmasına izin verdim ama Sude" ona doğru bir adım atarak "Artık yeter, sende siktir git hayatımdan, platonik olduğun Doruk'un yanına git! Senin için ben Doruk'a seni seviyorum demiştim ya! Sırf sen üzülme diye, sen ne dediysen tamam dedim ama bundan sonra beni kullanmana izin vermeyeceğim. Defol hayatımdan" diyerek okulun arka normalde yasak olan bahçesine gittim. Sırtımı duvara yaslayarak öfkeden titreyen bedenimi aşağı kaydırdım.

Buraya doğru gelen ayak seslerini duyabiliyordum, büyük bir ihtimalle Sude'ye bağırırken okuldaki ayaklı gazeteler herkese yetiştirmiş beni görmeye gelmişlerdi, sonuçta okulun asosyali bugün tek arkadaşına bağırmıştı.

Yüzümü dizlerime koyarak saçlarımın yüzümü kapatmasını sağladım. Hızlıca kulaklarımı takarak sakinleşmeye çalıştım.

Telefonuma bildirim geldiğinde bakmak istemesemde ısrarla titrediği için baktım.

A: Ağlama yalvarırım

A: Yanına gelemiyorum diye bana acı çektirme

A: Lütfen ağlama...

A: Gözyaşların kadar o kişileri ağlatırım yalvarırım.

Burnumu çekerek kaşlarımı çattım. Konuşmaları rahatsız ediciydi.

Masal : Kendine gel, saf aşık gibi konuşma

A: Ağlarken bile mantıklı cümle kurmak zorunda mısın? Sana burada ne diyorum sen ne diyorsun?

Masal: Saf aşık modundan çıkacak mısın? Cidden bana aşık olduğunu sanacağım

A: Olamaz mı?

Kaşlarımı çatarak

Masal: Olamaz

A: Neden?

Masal: Çünkü aşk, sevgi diye bir şey yoktur

A: Nasıl bu kadar eminsin?

Masal: Öyle işte

A: Birini mi seviyorsun? Ya da sevdin?

Yüreğime çöken ağırlık ile gözyaşlarım sessizce yanaklarımdan süzüldü.

A : Ağlama...

Mesajla beraber daha çok ağlamaya başladım. Birinin omzuma dokunmasıyla başımı kaldırdım, Gök elinde çikolata ile bana masumca bakıyordu.

Burnumu çekerek "Ne oldu?" dediğimde yanıma oturarak dizlerini uzattı. "Önce ağla eğer ağlaman durmazsa" diyerek önce elindeki çikolatayı elime vererek ardından da telefonunu çıkardı ve sırt çantasını da kucağıma bıraktı.

Ben ona anlamsızca bakarken sözünü devam ettirerek "Bunlar acil durum için ama önce ağlayarak rahatlayabilirsin" dediğinde çantasına baktım. Peçete ve bir sürü çikolata ile sütler vardı. İstemsizce sıcak bir tebessüm esir aldı dudaklarımı, ona baktım, "Teşekkür ederim" elimdekileri ona vererek "Ama gerek yok" dediğimde "Bence var" dedi ve geri kucağıma koydu.

Gözlerimi kaçırarak "İnsanların beni ağlarken görmesinden nefret ederim" dediğimde "Ben insan değilim merak etme" dediğinde ona döndüm, aklıma anonim ile konuştuğum şeyler gelirken Gök yutkunarak burukça gülümsedi ve"İnsan üstü varlığım, bu yüzden sıkıntı etmene gerek yok" demesiyle omuzlarımı düşürerek karşıya baktım, hala bir kulağımda kulaklık duruyordu.

Gök'ün kucağıma koyduğu telefon aklıma gelerek "Neden telefonu koydun?" Gök"Şarkı dinlersek tekrar ağlayabilirsin diye vinelar ya da komik videolar izleriz dedim. Belki dizilerin parodilerini bile izleyebiliriz" dediğinde kesik bir nefes alarak "Beni neden bu kadar düşünüyorsun?"

Sesim titremeye başlamıştı, burnumu çekmemle birden burnum sıkıştırıldı. Gök"Sümüklü Medusa" diyerek t-shirtüne burnumu sildi. Gözlerim şokla büyürken dolu oldukları için yanaklarımdan bir kaç damla gözyaşı dökülmüştü.

"Yaa bu iğrençti" diyerek gülmeye başladım ve utançla yüzümü kapattım. Gök"Kime göre neye göre kıvırcık?" dediğinde "Bana göre" Gök"Bence çikolata, süte ve telefona gerek kalmadı" dediğinde onu onayladım.

Gök" Ama bu yemeyeceğimiz anlamına gelmiyor" bir çikolata alarak yemeye başladığında kafamı kaldırarak ona baktım.

Gözleriyle çikolataları işaret ettiğinde içinden muzlu süt alarak önce karıştırdım ve sonra içmeye başladım. Arada iç çekişlerim olsa da yavaş yavaş kendime geliyordum.

Gök"Mevlana ne demiş biliyor musun?" hayır anlamında başımı salladım" Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için, temizlik yaparmış." dediğinde ses çıkarmadım.

Gök" Masal sorunun ne bilmiyorum ama her zaman yanında olurum, tamam mı?" dediğinde yaşlı gözlerimi kapatarak" Buna gerek yok, sonuçta sen benim komşum ve her ne kadar itiraz etsemde hoca bozuntumsun" dediğimde güldüğünü duydum. "Olsun sen bil, eğer başın sıkışırsa buradayım. Her zaman" dediğinde

"Emin olamam... Bunun rahatlığını hiç bir zaman hissedemem. Yarın olmayacaksın belki, belki bir saat sonra bile olmayacaksın. İnsanlar bencildir, bu yüzden güvenemem" gözlerim tekrar dolarken kaşlarımı çattım. Sulugöz gibi hep ağlıyordum, gözlerimi kapatarak başımı duvara yasladım.

Kulaklığım çekildiğinde Gök"Anlatırsan rahatlayacağını biliyor musun?" "İnsanlara? Dert anlatmak?" alayla gülerek" Ben almayayım sağol, henüz o kadar delirmedim" dediğimde Gök"İnsanlara olan güvensizliğin ne? Şahsen şu an sen bir mermere güvenerek çok büyük bir hata yapıyorsun. Yarına hasta olacağız" dediğinde yüzümü buruşturarak

"İnsanlara güvenmek için bir sebep göster, sana anlatayım derdimi" dediğimde "Her insan aynı değildir, yargısız infaz yapma" dediğinde "Bu bir sebep değil, herkes bunu söyler ama işin kötü yanı bu insan. Güvenilecek bir yanı bile yok"

Gök "Haklısın... Ama güvenmeden de mutlu olamazsın ki, insan bir şeye güvenme inanma ihtiyacı duyar" dediğinde gözlerimi kaçırarak sütümü içtim. "Ben hayvanlara, müziklere, doğaya güvenerek o ihtiyacımı karşılıyorum"

Gök"Bana güvenebilirsin" dediğinde "Sende bir insansın, üstelik erkeksin" dedim erkek kelimesini bastırarak, Gök"Erkeğim diye güvenemez misin?" dedi şaşkınca,

" Erkeklere güvenilmez" dediğimde Gök"Sebep?" "Erkekler şerefsizdir. Nokta" dediğimde Gök"Bu şeref meselesi değil mi?" dediğinde onaylamamı bekliyordu, başımı salladığımda "Bak şeref meselesi erkek kız değil, bu yüzden erkeklere kesin kanı koyma çünkü şeref yoksunu kadınlarda var. Öyleleri var diye bende sana güvenmeyeyim mi?"

Sana güvenmeyeyim mi?

Zihnimdeki kelimeler yankılanırken yutkunarak "kimseye güvenme" dedim sesimi düz tutmaya çalışarak Gök"O zaman sana güvenebilirim" dediğinde ona dönerek "Kimseye güvenmeden ne anlıyorsun?"

Gök"Kimseye güvenmememi anlıyorum" "E o zaman ne diye bana güveniyorsun?" Gök"Kimseye güvenmeyeceğim, sana güvenebilirim" dediğinde kaşlarımı çatarak yüzünü inceledim, Gök gözlerini devirerek "Masal sen zeki birisin anlamış olman gerekirdi" dediğinde "Anlamamazlıktan geleceğim" diyerek önüme baktım.

Lanet Bilinmeyen /Yarı Texting/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin