Aynaya baktığımda ağlamaktan kızarmanın yanında şişmiş gözlerim, kuş yuvası gibi olmuş saçlarım ve solmuş tenim ile kendime acıyarak duşa girmeyi tercih ederek banyoya doğru adımladım.
Kısa bir duş aldıktan sonra hızlıca okul formamı giyerken bugün gezi olmasını hatırlamam ile lanet okuyarak tekrar çıkardım.
Siyah kot pantolon ve üstüne kırmızı kazağımı geçirirken gözlerim arada dolup duruyordu. Telefonum titrediğinde hızlıca elime aldım. Operatörümden gelen mesajı görmemle sinirle yatağıma atarak kuruttuğum saçlarımı düzleştirdim.
Yüzümü daha düzgün hâle getirmem için makyaj yaparken, uzun zamandır bunları kullanmadığımı fark ettim.
Küçük sadece içinde bir okuma kitabı aldığım siyah sırt çantamı da takarak aşağı inerken dışarıdaki yağmuru gördüğümde odama tekrar girerek kırmızı fransız beremi alarak aşağı indim.
Siyah deri ceketimi giyerken siyah hafif kalın topuklu botlarımı da giyerek kendimi dışarı atacağım sırada annemin "Allah, Allah bu çocuğun kafasına taş mı düştü de bu yağmurda koşuyor?" dediğini duymam ile "K-kim?"
Annem"Gök, anladık beden hocasısında yani ne diye yağmur altındasın hastalanacak, yavrum aşağı inerken ona söyle de içeri girsin" dediğinde boğazımı temizleyerek "Boşver" diyerek evden çıktım.
Binadan çıkacağım sırada kulaklıklarını takmış Gök'ü gördüm, spor ayakkabılarıyla yağmura sertçe basarak koşuyordu. Dolan gözlerimi kapatıp açtıktan sonra tek kulaklığımı takarak şarkı açtım.
Binadan çıkarken inatla kapıyı biraz sert kapattım. Gök'ün yavaşladığını fark ettiğimde dişlerimi sıktım, gerizekalı hasta olacaktı.
Başını kaldırdığında dolu gözleri dolu gözlerim ile kesişti, ardından hemen gözlerini kaçırarak koşmaya devam etti.
Bende yürümeye başlarken telefonum titredi.
Gök Deniz: Şemsiye al, yağmuru sevdiğin gibi ıslanmayı sevsen de hastalanacaksın
Burukça gülümserken kendi hattından yazmasına sinir olmuştum.
Masal: Gerek yok iyi böyle
(Görüldü)Görüldüye sinirle telefonumu kapattım. Biraz daha yürürken kolumdan çekilmem ile şaşkınca arkamı döndüm, Gök sinirle "Al şunu laf dinle" diyerek şemsiyeyi açtı ve bana tuttu.
Elime şemsiyeyi aldığımda arkasını dönerek eve doğru gitmeye başladı, bir şey diyecekken vazgeçerek ağzımı kapattım.
Ne diyecektim ki? Saplantılı aşığımın beni onunla uyardığı için ona gözüme gözükme dedikten sonra hiç bir şey dememişim gibi onun gururunu yok sayarak nasıl konuşabilirdim ki?
Okula girdiğimde yavaş yavaş otobüse yerleştiklerini gördüm, bende sessizce binerken tek boş yerin Doruk'un yanı olduğumu fark etmemle otobüsten inecekken matematik hocası"Masal yerine" demesiyle öfkeyle Doruk'un yanına oturdum.
Doruk"Sen cam tarafına geç" dediğinde yerimden kalkarak cam tarafına oturdum. Ben başımı cama çevirirken bir yandan yağmurun ahenkle gökyüzünden yeryüzüne inişini izliyor, bir yandan tek kulağımda kulaklık ile kısık sesle müzik dinliyor bir yandan da susturmaya çalıştığım düşüncelerime sövüyordum.
Kesik bir nefes alırken Doruk"Konuşmamız gerek" dediğinde tekrar sustum. "Çok güzel olmuşsun" tekrar sustum. "Seni böyle görmeyeli uzun zaman oluyor" sessiz kaldım, "Masal ben her şey için özür dilerim..." dediğinde öfkeyle ayağa kalkarak "Gerçekten kimsenin yanı boş değil mi?!" diyerek otobüstekilere seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Bilinmeyen /Yarı Texting/Tamamlandı
Genç Kız Edebiyatı1depresif 2gençkızedebiyatı Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Salak öğretmen diye içimden geçirdim. Gerçi öğretmen bile değildi, öğretmen bozuntusu! "Birine salak demek çok kötü...