2.6

7.7K 405 67
                                    

Kitabıma ilgi ile yaklaşan ve yorum ile oylarını eksik etmeyen güzel okuyucum
CLONOMANIA 'ya ❤️✨
İyi okumalar 📚

Derin bir nefes alarak gözlerimi kapattım, biraz daha kendimi iyi hissettiğimde gözlerimi yavaşça açtım ama otobüsten inmedim.

Gözlerimi kapatırken çalan Sancak'ın şarkısı ile gülümseyerek bir süre ruhumu inzivaya çektim.

Uzun bir süre sonra otobüsün dolmaya başladığını hissetsem de gözlerimi açmadım. Birisi omzuma dokunduğunda ses çıkarmadım, terkar dokunduğunda yine ses çıkarmamışken en son ağrıyan gözlerimi yavaşça açtım.

Kulaklığımı çıkarırken "Burası benim yerim ama istersen yanıma oturabilirsin" dediğinde bu tantanayı bunun için mi yaptığını düşündüm, hem ben yanı boş olan var mı dediğimde neden konuşmamıştı?

"Madem yanın boştu, neden bağırdığımda ses vermedin?" dediğimde, şaşırarak "Bağırdın mı? Kulaklığım vardı, duymadım" dediğinde başımı iki yana sallayarak "Gök'ün boynunda uyanmak zorunda olmazdım" diye ağzımın içinde homurdandım.

"Anlamadım" dediğinde omuz silkerek yanına oturdum. Kulaklıklarımı takarken gözlerimi kapattım. Uyumak istiyordum, bir süre sonra uyku beni kendine esir alırken saçlarım ile oynayan ve birinin omzuna başımı koyduklarını hissettim ama ağladığım için yanan ve batan gözlerim açılmıyordu, umursamamaya çalışarak uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda arabanın durduğunu fark etmem uzun sürmedi ve bir dakika! Ben bu çocuğun neden omzundayım? Ben bunun belasını şeytan vermeden veririm! Başımın üstündeki başı hissetmem ile öfkeyle başımı kaldırdım.

Çocuk korkuyla sıçrarken ayağa kalktım. Kolumdan tutmasıyla "Bana sakın dokunma!" diyerek tısladım, botlarımı ayağına basarak ezmem ile acıyla arabada küfür etmesiyle bir kaç göz bize döndü.

Çocuğu bu sefer inceleyerek baktığımda Doruk'un arkadaşlarından olduğunu fark ettim. Doruk senin ağzına...!

Umursamadan bugünün daha ne kadar berbat geçebileceğini düşünmeye başladım. Doruk'un yanına giderek sırt çantamı ve içinden kitabımı aldım.

Kitap okumak daha iyi olacaktı, telefonuma, baktığında şarjının bitmesiyle sinirle çantama fırlatarak mecbur Doruk'un yanına oturdum.

Doruk ağzını açacağı sırada "Aptal sen ve arkadaşlarından bıktım artık Doruk, şu lanet kafes gibi otobüsten çıkalım bak o zaman ben sana ne yapacağım" dedim kitaba bakarak, kaldığım yerden ayracı çıkararak onu koyacak yer koymamam ile sinirden delirmek üzereydim.

Sinirli olduğum için sakince düşünemiyor, çözüm odaklı olmak yerine sorun odaklı oluyordum. "Masal, yavrum artık bir dur. Bugün sana ne oldu?" diyen Matematikçiye Doruk gülerek "Kudurdu hocam ondandır"

Öfkeyle "Sen sesini kes, yemin ediyorum boğarım seni, o kafanın içinde hâlâ olduğuna inandığım ve küflenmeye yüz tutmuş beynini çalıştır, dediklerimi algıla. Yoksa seni öldürür, beynini kullanamadığın için  senin gibi cahilleri hayattan silmek istediğimi söyleyerek işin içinden kurtulurum!"

Doruk gülerek" Güzel laf ama bugün hayatında hiç olmadığı kadar benimle konuştuğun için dediklerinin bir önemi yok" dediğinde kendimi boğmak istedim, belki ölürdüm de uğraşmazdım.

Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalışırken ayağımı titretmeden duramıyordum, sakinleşmek için hep yapardım, "Sallama şu ayağını" ve hep de bu lafı işitirdim.

Lanet Bilinmeyen /Yarı Texting/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin