GEÇ GELDİĞİ İÇİN ÇOK ÇOK ÜZGÜNÜM. İYİ OKUMALAR :)
Boş tavanıma sessizce bakarken gelen bildirim sesiyle telefonumu elime alarak mesaja baktım. Ardından okul ile ilgili genel bilgilendirme mesajı olmasıyla göz devirerek telefonu kapattım.
"Hâlâ orada deli gibi düşünmeye devam edecek misin? Eğer deliriyorsan Gök'ün annesini çağırabilirim" diyen annemin tiz sesiyle yatakta doğruldum.
"Sıkıldım sanırım ben" annem"Böyle şanslı bir çocuğum olduğu için gurur duymalıyım sanırım(!)" dediğinde "Kesinlikle anneciğim!" diyerek gülümsedim.
"Selma Teyze'nler gelecek, hadi hazırlan" annem imayla konuştuğun da "Ayıptır sorması neden geliyorlar?" diyerek göz devirdim. Annem"Masal hazırlan kızım, bu eşofmanların ile durmayacaksın umarım" diyerek beni kaale bile almadığını belli etti. "Hiç salona bile inmeyeceğim, Masal yok dersin. Uyuyor dersin, öldü dersin. Hasta dersin, dersin bir şeyler" diyerek başıma kadar yorganımı çekmiştim.
Annem"Sen bilirsin, telefonunu alayım da ben" diyerek komidinin üzerinden telefonumu almasıyla odadan çıkması bir oldu. Oflayarak yatağıma tekme attım.
Yataktan çıkarken merdivenleri dövercesine aşağı indim. "Anne! Telefonum!" merdivenin üçüncü basamağından birden duraksadım çünkü karşımda Gök ve ailesi vardı.
"Hasstiroloji" dememle gülümsemeye çalışarak "Hoş geldiniz" beş gidin demek istesem de susarak anneme döndüm. "Anneciğim telefonumu verir misin?"
Annem"Üzerini değiştir gel kızım buraya" dediğinde öfkeyle soluyarak yanına gittim. Elimi uzattığım da telefonu vermemesiyle "İyi al sen de kalsın. Ben tabletim ile uğraşırım" diyerek merdivenleri çıkmaya başladım.
Annem"Eğer üzerini değiştirip gelmezsen iki hafta boyunca telefonunu göremezsin" demesiyle dişlerimi sıkarak "İyi halt edersin!" diye sinirle tıslarken odama çıktım ve dolabımı açtım.
Elime geçenleri giydiğim de üzerimde ki berbatlıkla oflayarak mavi kot pantolonumu ve krem kazağımı alarak giydim. Ardından küçük yıldızlar olan gümüş kolyemi takarak kıvırcık saçlarımı açık bıraktım. Şu an düzleştiremezdim.
Parfümümü sıktıktan sonra aşağı inmeye başladığım da "Bir telefon nelere kadir" diyen Berke'ye "Boş yapma" demiş salona girmiştim.
Annemin yanına oturduğum da telefonumu vermesiyle gülümseyerek elime aldım. Evet telefon bağımlısıydım, onsuz nefes dahi alamıyordum. Ne var yani?
Telefonuma gömülmem ile annem Selma Teyze'yle, babam da Gök'ün babasıyla konuşuyordu. Birden böbreğimden dürtülmem ile öfkeyle Berke'ye baktım. "Ne var Allah'ın malı?" Berke gözüyle karşıyı işaret edince o tarafa döndüm. "Masal kızım sen nasılsın?" diyen Selma Teyze'ye "İyiyim, teşekkür ederim. Siz?"
"Ben de iyiyim, Gök seni fazla yoruyor mu?" dediğinde başımı hayır anlamında salladım. "Gıcık hocalardan olduğu için sıkıntı etmiyoruz" dediğim de ona kısa bir bakış attım.
Şakaklarını ovuyordu, bizi duymamış gibiydi. Kardeşi"Ağabey? İyi misin?" demesiyle herkes ona dönmüştü. "İyiyim... Başım ağrıyor sadece" dediğinde istemsizce gerilmiştim.
Babam"İlacın var mı? Ağrı kesici ister misin?" dediğinde Gök kısa bir süre bekledi. Ardından " As-lında ç-ok iyi olur" diyerek derin bir nefes aldığın da babam"Masal kızım koş mutfakta olması gerekiyordu" dediğinde başımı sallayarak hızlıca mutfağa girdim.
Ellerim korkudan titrerken ilacı aramaya çalışıyordum. Kısa bir süre sonra Gök'ün sesini duyarak "Masal ben iyiyim, geçti..." dediğinde sesi bitkindi. Onu umursamayarak "İçeri geç, yine de ilacı iç"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Bilinmeyen /Yarı Texting/Tamamlandı
Chick-Lit1depresif 2gençkızedebiyatı Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Salak öğretmen diye içimden geçirdim. Gerçi öğretmen bile değildi, öğretmen bozuntusu! "Birine salak demek çok kötü...