Bu bölümü ilk bölümden, buraya kadar gelen herkese, sizlere ithaf ediyorum. Hepiniz çok değerlisiniz, sizi çok seviyorum.💜
Hep beraber kitabımızın işaretini bırakalım mı? 🎭
Şimdi son kez iyi okumalar...💜
Festival Günü
Pelin'den (@sadecebirileri 💜)
Boyalara bakarken "Bunları nasıl götüreceğim ki?" Masal ve ağabeyime takviye yapmak istemiştim ama bunları nasıl götüreceğimi düşünüyordum. Taksi çağırdığımda teker teker yerleştirmeye başlamış ardından birinin bana çarpmasıyla boyanın kapağı açalarak yere dökülmüştü.
"Ya! Önünüze bakar mısınız!" diyerek bana çarpana döndüğümde kaşlarım kalktı. "Carl?" başını yerden kaldırarak bana baktığında "Pelin?" gülümserken bana sıkıca sarılmıştı "Sen nereden çıktın?" diyerek ona sarılırken yutkunma ihtiyacı duymuştum.
Carl"Senin için geldim" dediğinde boğazımı temizleyerek ondan ayrıldım. Platoniği olduğum adam benim için mi gelmişti? Yoksa ben mi yanlış anlamıştım? "Kızım, ben bunları götürmem. Zaten arabanın içine kadar sıçradı" diyerek boya kutularını indirdiğinde "Hayır hayır amca lütfen. İki katı para veririm, arabanı yıkatmaya götürürüm. Yalvarırım, lütfen!"
Adam başını iki yana sallayarak gittiğinde "Of ya!" demiş telefonumu cebimden çıkararak Gök'ü arayacağım sırada Carl"Sorun nedir?" "Bugün resim festivali var ve ben boya götüreceğim ama sağ olsun beni kimse arabasına almıyor!"
Carl"Benim ile gel?" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Sanırım bugün kalbime inecekti, Carl"Zaten senin burada olduğunu Derin'den öğrendim. Yardımcı olayım" yutkunurken "S-sen mi?" Carl benim okulumda bir üst sınıftaydı ve ben mal gibi ona aşık olmuş, bir yıldır ne yaparsa bende onu izliyordum. Bizim ailede platoniklik genetikti sanırım...
Carl"Evet, senin ile konuşmak istiyordum zaten. Arabam orada" dediğinde yerimde zıplamak ile kafamı sürtmek arası gidip geliyordum. Boğazımı temizlerken omuzlarımı düşürdüm. "Çok iyi olur" Carl üç boyayı üst üste koyarak yürümeye başladığında arkasından ıslık çalarak "Hey maşallah, ben bunun birini zor taşıyorum" ardından aklıma onun bir erkek olduğu geldiğinde susarak boyayı aldım.
Boyaları taşırken arabaya binmiş gidiyorduk. Carl"Ne kadar var?" dediğinde gergince başımı dışarıdan alarak telefonuma baktım. "Bir saat kadar" dediğimde başını sallayarak navigasyonu kapatmış, bir yere sürmeye başlamıştı.
Kaşlarımı çatarken Carl"Önce bir konuşalım" demişti, korkuyla yutkunurken bakışlarımı kaçırdım. Ne konuşacağını biliyordum, onu sevdiğimi büyük bir ihtimal ile biliyordu ve büyük bir ihtimal ile azar yiyecektim. Ardından aklıma gelen şeyle kaşlarımı çattım.
Bana azar çekmek için mi ülke değiştirmişti?
Carl arabayı durdurduğunda konuya gireceği sırada izin vermemiş, konuşmaya başlamıştım. "Seni sevdiğim için kızabilirsin ama bunu atlatacağım, neden yüzüme vurmak için geldin ki?" dediğimde bana dönerek kaşlarını çatmıştı.
"Ne?" dediğinde batırdığımı hissederek "'Ne' derken?" Carl"Sen beni mi seviyorsun?" sıçmış mıydım sanki? Ağabeyim kesinlikle bu işte iyiydi, ben hemen ötmüştüm. Gerçi hemen dediğimde bir yıldı ama olsundu.
İnkar etmenin faydası olmayacağını anlayarak "Evet. Sen ne konuşacaktın ki?" Carl"Seni sevdiğimi" dediğinde "NE?" diyerek şokla yüzüne bakarken Carl"Seni iki yıldır seviyorum ve Türkiye'ye geldiğini öğrendiğim de yanına gelmek ve hislerimi söylemek istedim. Artık dayanamıyordum" "Ne?!" o beni iki yıldır sevdiğini mi söylüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Bilinmeyen /Yarı Texting/Tamamlandı
Chick-Lit1depresif 2gençkızedebiyatı Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Salak öğretmen diye içimden geçirdim. Gerçi öğretmen bile değildi, öğretmen bozuntusu! "Birine salak demek çok kötü...