Saat biraz geç olsa da iyi okumalar❤️ sanırım siz sabah okuyacaksınız
Gözlerimi baş ağrım ve etrafımdaki sesler ile araladığım da karşılaştığım beyaz tavan kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Normal de tavanımın rengi gökyüzü mavisiydi. Aklıma yine o gelmesiyle, göz devirerek yatakta doğruldum.Etrafı incelediğim de buranın aslında bir hastane odası olduğunu fark etmiştim. Odaya Derin girdiğin de zihnime dolan görüntüler ile kaşlarım çatılırken, "Melih'i nereden tanıyorsun?" dememle başını eğerek "Kuzenim..." şaşkın bir simayla ona bakarken başını hafifçe kaldırıp elinde tuttuğu telefonu bana uzattı. "Konuşur musun? Seni istiyor... Gök" dediğinde nefesim boğazıma düğümlenmişti.
Telefonu avucuma koyarak parmaklarım ile kavrattı ve kulağıma koydu. Bunu kendim de yapabilirdim, ne gerek vardı? Gök'ün öfkeli soluklarını duymamla kesik nefesler almaya başladım, Gök"Hiç bir şey göründüğü gibi değil bu bir, sevgilimin kim olduğunu iyi bilmen gerekirdi aksi hâlde sevgilim bile kendisi olduğunu bilmiyorken başkası sanması ayrı bir ironi bu iki, o it hâlâ senin peşinde ve kimsenin neden haberi yok bu üç, neden ben gelene kadar kendine dikkat etmeyi denemiyorsun? Yoksa işlerimi bırakıp gelmemi mi istiyorsun?!" sondaki bağırışıyla istemsizce irkilirken derin bir nefes alarak kendimi konuşmaya hazırladım.
"Gök..." başımı eğerek gözlerimi yumdum, "Ne zaman geleceksin?" diyerek omuzlarımı düşürdüm. Onu yanımda istiyordum, başka bir yerde değil. Beni kendine alıştırdıktan sonra gitmesi bencillikten başka bir şey değildi...
Gök bir an sessiz kaldı, ardından derin ama sıkıntılı bir nefes alarak "Özür dilerim... Sana bağırdığım, yanına gelemediğim ve sana şu an anlatamadığım için... Masal'ım geleceğim, söz veriyorum. Hatta hayatında ki tek gerçek olamayacak kadar güzel biri olacağım. Ama zaman gerek tamam mı? Konuşamayız
çünkü eğer konuşursak seni kırabilirim, bir yerden sonra tamamen farklı biri olabilirim. Beni anla lütfen... Geldiğim de önce o Melih'i halledecek sonra seni mutlu edeceğim ama lütfen kulaktan dolma bilgilerle bana cephe alma, ben okul bahçesinde senin yanından nasıl gittiysem hâlâ öyleyim, kim ne derse desin, ne gösterirse göstersin inanma. Bana güven, zor ama yap. Sana geldiğim de aldığım nefese kadar anlatacağım ama o zamana kadar benden gitme" dediğinde kesik bir nefes almıştım, bir damla gözyaşı yanağımdan süzülürken "Ağlama... Seni ağlatmamak için buraya geldim, senin için geldim. Lütfen..." dediğinde burnumu çekerek "Tamam, sana söz veriyorum. Kim ne derse desin, ne gösterirse göstersin inanmayacağım ama sende bana söz ver" derin bir nefes alırken "Söz veriyorum""Daha dinlemedin bile" "Olsun, benim için her şeyden önemlisin senden vazgeçemem, seni kaybedemem." kararlı sesiyle "Kendine iyi bak. İçimde kötü bir his var, bir şey olacak gibi" dediğim de gülüşünü duydum. "Ben çok çok iyiyim, bana bir şey olmaz. Sen kendine dikkat et, tamam mı? Geldiğim de seni mutlu olarak görmek istiyorum" dediğinde iç çekerek "Tamam... Görüşürüz" dediğim de "Seni sevdiğim için özür dilerim" diyerek telefonu kapattığın da kaşlarım çatılmıştı.
Gök'den... (Bir de şu suçludan dinleyelim telefon konuşmasını)
Pelin"Şey..." ona baktığım da "Ne?" dedim anlamayarak iki saattir bir şey söyleyecekti, kıvranıyordu. "Ay Derin aradı" diyerek telefonu uzattığın da kapıya kısa bir bakış attı. "Bir şey mi olmuş?" diyerek yatakta doğruldum ve telefonu alarak "Efendim"
Derin"Heyyy sesin tuhaf geliyor, önce bir sakin ol" dediğinde derin bir nefes alarak "Tamam söyle" Derin"Masal'ın yanına Melih geldi ve bayıldı" dediğinde" Ne?! Sen ne yapıyordun? Sakın bana Masal'a dokunduğunu söyleme" sessiz kalmasıyla nevresimi sıkmaya başladım.
"Şu an nasıl?" Derin"Uyandı" "Telefonu ver" Derin itiraz edeceği sırada "Telefonu ver dedim başlatma çarkına" "Tamam"
Bir kaç ses duyduğum da telefonun Masal'ın eline geçtiğini anlamıştım. Hızlıca konuşmaya başladım. "Hiç bir şey göründüğü gibi değil bu bir, sevgilimin kim olduğunu iyi bilmen gerekirdi aksi hâlde sevgilim bile kendisi olduğunu bilmiyorken başkası sanması ayrı bir ironi bu iki, o it hâlâ senin peşinde ve kimsenin neden haberi yok bu üç, neden ben gelene kadar kendine dikkat etmeyi denemiyorsun? Yoksa işlerimi bırakıp gelmemi mi istiyorsun?!" istemsizce çıkışmam ile derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım, kesik nefeslerini duyuyordum.
"Gök..." sesini duymamla bütün sinirim kaybolurken Masal derin bir nefes aldı. "Ne zaman geleceksin?" yutkunarak gözlerimi odada gezdirdim. Ardından dudaklarımı birbirine bastırarak gözüm kolumdaki seruma takılı kalırken
"Özür dilerim... Sana bağırdığım, yanına gelemediğim ve sana şu an anlatamadığım için... Masal'ım geleceğim, söz veriyorum. Hatta hayatında ki tek gerçek olamayacak kadar güzel biri olacağım. Ama zaman gerek tamam mı? Konuşamayız
çünkü eğer konuşursak seni kırabilirim, bir yerden sonra tamamen farklı biri olabilirim. Beni anla lütfen... Geldiğim de önce o Melih'i halledecek sonra seni mutlu edeceğim ama lütfen kulaktan dolma bilgilerle bana cephe alma, ben okul bahçesinde senin yanından nasıl gittiysem hâlâ öyleyim, kim ne derse desin, ne gösterirse göstersin inanma. Bana güven, zor ama yap. Sana geldiğim de aldığım nefese kadar anlatacağım ama o zamana kadar benden gitme" gözlerim dolarken dişlerimi sıkarak kendimi telkin etmeye çalıştım. Sessiz kaldığın da ağladığını anlamam uzun sürmemişti.
Sesimi yumuşak tutarak "Ağlama... Seni ağlatmamak için buraya geldim, senin için geldim. Lütfen..." yoksa bu hastane de işim ne...Burnunu çektiğini duyduğum da gülümsedim, "Tamam, sana söz veriyorum. Kim ne derse desin, ne gösterirse göstersin inanmayacağım ama sende bana söz ver" demesiyle düşünmeden "Söz veriyorum" demem onu şaşırtmış biraz bekletmişti.
"Daha dinlemedin bile" demesiyle, "Olsun, benim için her şeyden önemlisin senden vazgeçemem, seni kaybedemem." odanın kapısı açıldığın da elinde raporlarla gelen doktoruma susmasını göstermek için işaret parmağımı dudaklarıma götürdüm.
"Kendine iyi bak. İçimde kötü bir his var, bir şey olacak gibi" dediğinde dolan gözlerimden bir damla yaş süzülürken telefonu kendimden uzak tutarak boşta olan elimi ağzıma kapattım. Derin bir nefes alırken telefonu tekrar kulağıma koyarak gülmeye çalıştım.
"Ben çok çok iyiyim, bana bir şey olmaz. Sen kendine dikkat et, tamam mı? Geldiğim de seni mutlu olarak görmek istiyorum" iç çekişini duyduğum da "Tamam... Görüşürüz" demişti. "Seni sevdiğim için özür dilerim" diyerek telefonu kapatırken yatağa atarak ellerim ile yüzümü kapattım. Seni bensiz bırakacağım için, tekrar sevdiğin birinden zarar göreceğin için özür dilerim...
Gözyaşlarım çoğalırken zihnimde sesi ahenkle yankılanıyor, cümlesi güçten düşmeme neden oluyordu.
İçim de kötü bir his var, bir şey olacak gibi
Doktorun yatağıma oturduğunu hissettiğim de "Kes sesini, duymak istemiyorum. Bu ameliyata girdiğim de onu unutacağım, onu unutmak istemiyorum. Böyle olsun istemiyorum, başlamadan bitirmek istemiyorum" ellerimi tutarak "Bitmeyecek" dediğinde alayla gülerek.
"Bitecek, ameliyatı yapmazsan iyileşemeyecek, unutkanlığım başlayacak ama eğer ameliyatı yaparsan da kalıcı unutkanlığım olabilir. Anlamıyor musun ben onu kaybetmek istemiyorum!"
Doktor sessiz kaldığın da "İşe yaramayacak" diyerek Pelin'e baktım. "Ağabey yapma... Düzeleceksin" diyerek yanıma geldiğin de "Bana bir şey olursa eğer... Masal'ı ara, her şeyi anlat ve ben ameliyattan çıkarsam da çıkar çıkmaz bana Masal'ı sorun" dediğim de gözleri dolmuştu. "Ölmeyeceksin!" diyerek bana sarıldığın da "Ölmeyeceğim... Unutmayacağım..."
Doktor"Gök hazırlanman gerek" dediğinde gülümseyerek "Kız ağlama saçaklı, düzeleceğim dedim" bana daha sıkı sarılırken "Söz mü?" diyerek burnunu çekmişti. Gülümsemem donarken "Söz..."
Ameliyathaneye girdiğimiz de gerekli ilaçlar verildikten sonra, doktor"Konuşacağız tamam mı?" dediğinde "Masal'dan konuşalım mı? Onu unutmak istemiyorum" dediğim de gülerek "Konuşalım, konuşalım bakalım şu çok meşhur Masal'ını" dediğinde gülümsemiştim.
Ameliyatın bitimine yakın bilincim yavaş yavaş kapanırken "Ona onu sevdiğimi söyleyin..." dediğimi hatırlıyordum.
Gözlerimi açtığım da beyaz tavana kısa bir bakış atarak etrafıma kısa bir göz gezdirdim. Kaşlarım çatılırken kapılar açılmış doktor ve hemşireler girmişti.
Doktor"Günaydın Gök Deniz" dediğinde yüzümdeki maskeyi çıkarıyordum. Doktor"Adını biliyorsun değil mi?" diye tedirgince sorunca ona göz devirmeye çalışarak " E-evet" demiştim.
Öksürmeye başladığım da derin bir nefes almaya çalışmıştım. Doktor"Masal diye birini tanıyor musun?" dediğinde kaşlarımı çatarak "Hayır, öyle birini tanımalı mıydım? Hem doktor yeni uyandım, neden saçma sapan sorular soruyorsunuz?"
![](https://img.wattpad.com/cover/198719704-288-k106632.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Bilinmeyen /Yarı Texting/Tamamlandı
Chick-Lit1depresif 2gençkızedebiyatı Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlem başlatılacaktır. Salak öğretmen diye içimden geçirdim. Gerçi öğretmen bile değildi, öğretmen bozuntusu! "Birine salak demek çok kötü...