"Herkes salona toplansın!"
Jin, gözlerini ovuşturdu. Woo Bin'in, Yoongi'nin üzerine işemesinin üzerinden günler geçmişti. Her gün birbirinden saçma geçmişti fakat onlara bu oldukça normal geliyordu.
"Zaten hepimiz salondayız, kerhaneci mırmır."
Yoongi, Jin'e gözlerini devirdi. Bir şey söylememek için kendini sıkmak zorunda kalmıştı.
"Size bir şey söylemek istedik." dedi Hoseok, alt dudağını büzerek. Yoongi de kafasını salladı umursamazca. Namjoon, kitabından kafasını kaldırıp nefesini üfledi.
"Vize haftası kafamın içini daha fazla dolduramam. Zaten yeterince Jin'le ve iğrenç beddualarıyla dolu hafızam."
Namjoon ayaklanıp salondan çıkarken, herkesin ağzı beş karış açıktaydı. Bu amk Namjoon'unun yeni hali tuhaf gelmişti hepsine. O salaklığı uçup gitmiş, korkutucu derecede tıp kazanan birine benzemişti.
"Her ne sikse..." diye söylendi, Yoongi. Sakin olmaya çalışırken patlayarak ölecekti.
"Biz bir ev tuttuk. Kısacası, buradan gideceğimizi haber vermek için topladık hepinizi."
Bir anda bir sessizlik oldu. Woo Bin minik dudaklarını büzdü, aynı Hoseok Hyung'u gibi. Kimse bir şey söylemedi, ağzını bile açamadı. Sonra salonun kapısı açıldı ve bir kafa uzandı içeriye.
"Ulan Tanrı gerçekten varmış! Sesimi duydun, sana şükürler olsun Tanrım! Sana inanmayan beynimin içine dinazor siki sokayım!"
Yoongi'nin sert bakışları bir anda Namjoon'a döndüğünde, Jin kahkaha attı. Az önce onunla ilgili tüm düşüncelerini geri aldı. Namjoon hala amk Namjoon'u idi. O değişemeyecek kadar Jin'in arkadaşıydı.
"Sonunda Jin'le baş başa kalıp her odada 88 farklı pozisyonda sikişe-"
Jin, Taehyung'un ağzına koltuğun yastığını soktu. Sonra etrafa anlamayarak bakan Woo Bin'e bakıp sırıttı.
"Taehyung ne kadar mutsuz olduğunu anlatıyor."
Woo Bin ise umursamadı hiçbirini. Ellerini yere koyup götünü dışarı çıkararak kalktı ayağa. Halıya takılıp bir yalpaladı. Jin onun düşecek olmasına hunharca gülerken Woo Bin, ona kötü bakışlar attı. Sonra Hoseok'un yanına gidip ellerini tuttu minik elleriyle.
"Gerçekten gidiyor musunuz?"
Hoseok kafasını sallarken, Woo Bin'in gözleri doldu. Onlara ne kadar alıştığını düşündü. Bu evde herkes farklı karakterdeydi. Onlar giderse, kimse kocaman kahkaha atmayacak, kimse somurtmayacaktı.
"Ama siz giderseniz, kim beni Yoongi Hyung gibi öğretmenlerime karşı koruyacak? Kim Hoseok Hyung gibi benimle oynayacak?"
Jin gözlerini devirdi. Hızla doğrulup işaret parmağını sallaya sallaya konuştu.
"Biz burada inek veya kendini beğenmiş ya da sapık mıyız?" diye sordu sinirle. Fakat Woo Bin kafasını kaşıdı ve kendinden emin bir şekilde konuştu.
"Evet."
Jin duruldu bir anda. Woo Bin'i yeni yeni anlarken, gözlerini kırpıştırdı. Kafasını kaşırken, yavaşça eski yerine döndü.
"Ha, o zaman üzülmeye devam et. Ben rahatsız etmeyeyim."
Woo Bin mutsuzca döndü önüne. Evde bir tek o üzülüyor gibiydi. Jin, artık evde korktuğu biri olmayacağı için mutluydu. Evde kedi beslemenin ne kadar zor olduğunu anlamıştı bu salak yüzünden. Tüm gün osura osura uyuyup tüm evi kokutuyordu, amk salağı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KISS NOW 2 -TAEJIN-
Fanfiction"Şimdi değil, her an öpüşme zamanı." +SOPE *Küfür ve smut sahneler içerir.* [TAMAMLANDI]