Merhaba! Bu satırları yazarken ekrana düşen bir kaç damla gözyaşını yok sayarak ilk bölümü tekrar attım. Kitabımı yanlışlıkla sildim ve ve tekrar başarabilir miyim, bilmiyorum. Ama başarmayı istiyorum.❤
*
1. Bölüm ~ İyi okumalar.
Okumaya başladığınız tarih >
Yorulmuşum.
Yıllardır kendimi insanlara anlatmaya çalışıyorum. Biri beni anlasın diye çok çırpındım. İstedim ki birileri de desin ki 'ben ne yaptım da bu kız bu hale geldi'. Demediler!
Şaşırdınız mı, sanmıyorum. Siz benden uzaklaşırken benim sizin arkanızdan gelmemi bekliyorsunuz hep. Bakın, ben yoruldum. Sandığınızdan daha büyük dağlar aştım, koca koca yangınlardan sadece yaralı olarak çıktım. Ben size gelemeyecek kadar ölüyüm artık..Aslında bir ablam varken bile kimsesiz olduğumu hissediyor, bu yokluğu yaşıyordum.
Nasıl olduğuna gelirsek, ya da gelmeyelim çünkü benim o konulara defalarca girip de yara bere almadan çıkmışlığım yoktu, olamazdı da."Kız Eylül hala uyuyor musun? Kalk da bir çay koy." diye kaba bir sesle bana emirler yağdırmaya başladığında gözlerimi devirerek odamdan çıktım.
"Madem kalktın abla koysana, eline mi yapışacak sanki" söylenerek mutfağa girdiğimde yine şaşmayan banelleşmiş olan görüntüye gözlerimi devirerek baktım. Yine bir elinde zehir diğer elinde telefon dünya yansa umrumda olmaz havasındaydı.
"Küçüksün sen, ablana hizmet etmek senin hakkın." dediğiyle kafamı sallarken histerik bir şekilde gülmeyi de unutmamıştım. İşine gelince ablam olduğunu kabul ediyordu. Çok konuşmak istiyordum içim öyle dolmuştu ki ona karşı ama susacaktım, annemin hatrı için susacaktım. Onun toprağının mis kokusu uğruna bu işkenceye katlanacaktım.
Ben küçüklüğümü yapıp hizmet ederim abla sana peki ya sen, sen büyüklüğünü yapıp bana abla olabilecek misin, kol kanat gerebilecek misin? Hiç sanmıyorum.
Ama senin ablalığının sıcaklığını da hissetmek benim hakkımdı.Büyük bir kupaya koyduğum demli çayı usulca önüne koydum. Daha sonra buzdolabından çıkardığım kahvaltılıkları küçük masaya dizdiğimde son eksik ekmek kalmıştı. Kapının kolunda asılı olan ekmek poşetini alıp bayat ekmekleri çıkardım, dilimleyip onun önüne de koydum.
Biliyordum yemeyecekti o kahvaltı yapmazdı çay ve sigara içerdi hep bazen de kahve. Bünyesi bunu nasıl kaldırabiliyordu bilmiyordum ama her ne kadar ablamla aramdaki bağ can ciğer olacak kadar olmasa da ablamdı işte. Gözümün önünde günden güne eriyip gitmesi benimde sol tarafımı sızım sızım sızlatıyordu."Bugün işlerim var geç geleceğim" dediğine kopardığım ekmeği bırakıp yüzüne baktım. Korkuyu bedenimin her zerresinde yavaş yavaş hissederken bu evden çıkmaması gerektiğini kendime hatırlattım.
Ne gibi bir işi olabilirdi ki arkadaşı dahi yoktu iş güç desen daha evde arkasını toplamaktan aciz bir insandan bahsediyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionKadının elleri küçük ve kırılgandı. Tıpkı kalbi gibi. Onu herkesten koruyacak birine ihtiyaç duyuyordu. Güvenebileceği, sevebileceği, babası gibi onu asla terk etmeyecek birine. Adam ise güçlü, çok güçlüydü. Kadını koruyacak kadar hemde. Ama bir o k...