12. Bölüm~ İyi okumalar.
Yorgunluğu dibine kadar hissettiğim ve dünyanın en güzel uykusundan duyduğum yabancı sesle irkilerek uyandım.
"Hanımefendi, geldik" diyince önce taksi şoförüne daha sonra kucağımda bilmem kaçıncı rüyasına dalmış Yağmur'a baktım. Olayı idrak edince telaşla Yağmur'un çantasından para alıp taksi şoförüne uzattım ve Yağmur'u sürükleyerek aşağıya indirdim. Fakat fazlasıyla zorlanıyordum.
"Midem bulanıyor" zar zor konuşmasına gözlerimi devirdim.
"Bulanır tabi o kadar içmişsin ki" diyerek binanın önüne getirdim ve kapıyı açtım binaya girip kapıyı kapadım. Şimdi ışığı nasıl açacaktım. Işığı açtım diyelim en büyük sorunum olan bu merdivenlerde Yağmur'u kendi evime nasıl çıkaracaktım?Ben ışığı ararken bir anda yanan ışıkla merdivenlerde sakince oturmuş, ben ve ayakta zor duran kafasını omzuma yaslamış Yağmur'a bakan bir çift kara gözlerle karşı karşıya kaldım.
Bir bu eksikti!Kaşları çatık siniri gözlerinden okunan bir çift kara gözler demek istemiştim.
"Ateş?"
Sakin kalmaya çalışsa da asla başarılı olamadan sakince kafasını salladı.
"Eylül sus, yakalarsa bittim ben" dedi Yağmur gözleri kapalı omzumda gülerken. Ateş ona bakıp sanki mümkünmüş gibi daha çok çattı kaşlarını.
"Bittin zaten" sessizce konuşan Ateş, Yağmur'a büyük bir şok dalgası yaratmıştı. Yağmur başını omzumdan kaldırarak gözlerini açık tutmaya çalıştı.
"Abi açıklayabilirim" diyince içimdeki gülme isteğini zor durdurmuştum."Açıkla"
Yağmur bunu beklemiyor olacak ki kafasına vurdu.
"Ben içmedim Eylül içti" diyince gözlerimi büyülterek ona baktım. Bir yandan da parmağını dudağına götürmüş sus işareti yapıyordu bana."Sana yaramış galiba" diye alayla soran Ateş'in siniri çoğalıyor gibiydi. Ben ise tamamen donuk onları izliyordum. Yağmur'un yaptıklarına verdiğim tepkileri görmezden gelirsek tabii.
"Sorma abi ya su içsem yarıyor" diye ağzını kapattı. Biraz daha burada kalırsak buraya kusup her yeri batıracaktı. Ateş ayağı kalkınca merakla ona baktım.
"Düşün önüme"
Sakinliği beni şaşırtırken merdivenlere ilerliyordum ki Yağmur kolumdan tuttu.
"Niye düşelim canımız acırsa ya" ağzını yüzünü eğerek konuşup kahkaha attığında Ateş elini yumruk gözlerini kapatarak konuştu.
"Çık lan yukarıya!"
Konuşmadı, bağırdı arkadaşlar.
Yağmur yerinde sıçrayıp kafasını öne egerek Ateş'in önünden geçti ve yalpalayarak merdivenleri çıkmaya başladı. Ateş bir anda bana dönünce bende ona döndüm merakla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionKadının elleri küçük ve kırılgandı. Tıpkı kalbi gibi. Onu herkesten koruyacak birine ihtiyaç duyuyordu. Güvenebileceği, sevebileceği, babası gibi onu asla terk etmeyecek birine. Adam ise güçlü, çok güçlüydü. Kadını koruyacak kadar hemde. Ama bir o k...